16 Temmuz 2016'da, dışarıdan bakışla Türkiye

15 Temmuz 2016'daki işgal ve darbe girişimini, milletimizin aziz fedakârlığıyla ters yüz edip püskürtmüştük. Dünyada tankların, keskin nişancıların, helikopterlerin, jetlerin gölgesinde ölüm pahasına verilen bir başka ülke mücadelesi yok. Türkiye ve milletimiz, darbecilere geçit vermedi ve tankları çıktıkları yere geri gönderdi.

8 yıl aradan sonra, FETÖ terörü halen Türkiye'nin aleyhine çalışıyor, Türkiye'deki etkisinden kurtulmuş olsak da, yabancı ülkelerde konuşlanan elebaşları hala ülkemize kara çalmakla meşgul... 8 yıl önce darbenin yaşandığı günlerde acaba Türkiye'deki yabancı misyon şefleri, diplomatlar, büyükelçiler, konsoloslar milletçe verdiğimiz o büyük varoluş direnişini nasıl görmüşlerdi. Dış dünya, 15 Temmuz'a nasıl bakmıştı, nasıl görmüştü o kanlı darbeyi... Bu soru etrafında gezinmek, dünyadaki Türkiye aleyhindeki bakış açısı hakkında da bilgi veriyor bizlere.

Henüz 2017 yılında "15 ülkenin gözüyle 15 Temmuz" adlı belgeseli çekmek üzere farklı Avrupa, Asya ve Afrika ülkelerine giden belgesel yapım ekibi mesela, gittikleri pek çok ülkede insanların kendileriyle 15 Temmuz hakkında konuşmak istemediklerini anlatmış... Bir röportajlarında 15 Temmuz ve yabancı medya ilişkisini sorgulamaları dikkat çekici:

Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi'nde 4 ülke medyası ele alınmış, o dönemde basılan 100 adet haber ve makaleyi incelemiş öğrenciler.16 Temmuz 2016 gününde yabancı basında çıkan makale ve haberler. ABD-Almanya-İngiltere ve Fransa'daki medyalar ne yazık ki sınıfta kalmışlar. Darbenin ertesi günü yayımlanan 100 haber ve makale arasında 15 Temmuz Darbe girişimine darbe diyen, demokrasi karşıtı diyen haber ve makale sayısının sadece 1 adet olması, ne kadar çarpıcı ve çıplak bir gerçeklik!

TBMM bombalanmış, Boğaziçi Köprüsü savaş meydanına dönmüş, jetler, helikopterler, tanklarla, halka savaş açılmış ve Türkiye'den sinek uçsa nabız tutan yabancı medya kör, sağır ve dilsizi oynuyor... Çok çarpıcı!

Bu arada, darbe püskürtüldükten sonra, Türkiye'deki diplomatik çevrelerle yapılan mülakatlar da bir o kadar anlamlı... Venezuela'nın Ankara'daki Büyükelçisi Jose Gregorio Bracho Reyes, Güney Afrika'nın Ankara'daki Büyükelçisi Pule Malefane, Burundi Büyükelçisi Joel Nkurabagaya, Afganistan Büyükelçisi Amanullah Ceyhun ve Pakistan Büyükelçisi Süheyl Mahmud, 15 Temmuz'da bizim yaşadığımız dehşeti paylaşarak konuşmuşlar mesela...

Venezuela Büyükelçisi Jose Gregorio Bracho Reyes, darbe girişimine 15 Temmuz 2016 gecesi Ankara'da yakalandığını ve çok tedirgin olduğunu, korktuğunu, bir iç savaş çıkabileceğini düşündüğünü söylemiş...

Türk halkının o geceki asil duruşundan sitayişle bahseden Venezüellalı diplomat, kendi yaşadıklarıyla bağlantılandırarak da olayı yorumlamış, hatırlayanlar olacaktır, 2002'de Venezüellalı lider Hugo Chavez darbeciler tarafından kaçırılmış, akabinde Chavez'i görev başında isteyen halk, meydanları doldurmuştu.

"Faşizan darbecilerin işi çok kolay değil artık. Çünkü dünya halkları, kendilerini nasıl savunacaklarını çok iyi biliyor. Ellerinde hem demokratik iradeleri hem de demokrasi anlayışları var..." demiş... Venezüella 15 Temmuz 2016 gecesi yaşanan darbe girişimine tepki veren ilk ülke olmuş zaten...

Güney Afrika Büyükelçisi Malefane, FETÖ terör örgütüne mensup hainlerin Milletin Meclisi'ni bombalamış olmasının şok ediciliğinden bahsetmiş: "Türklerin demokrasilerini korumak için verdikleri mücadeleyi ayakta alkışlıyoruz" diyor, "O silahsız ve sivil insanlar, o gece kendi ülkelerini korumak için sokağa çıktılar. O insanlar, demokrasi yoluyla cumhurbaşkanını seçtiler. Birkaç kişi tarafından bunun bozulması kabul edilmez bir şeydir" ifadelerini kullanmış... Güney Afrika Cumhuriyeti de 15 Temmuz darbe girişimi karşısında Türkiye Cumhuriyeti ve Türk halkıyla beraber olduğunu açıklayan ilk ülkeler arasındaymış...

Burundi'nin Büyükelçisi Joel Nkurabagaya, darbe girişiminin olduğu gece Türkiye için dua ediyorduk demiş... Türkiye'nin düşmanı, Burundi'nin de düşmanıdır diye eklemiş...

Pekâlâ... Türkiye'deki kahir ekseriyet diplomatlar bizzat 15 Temmuz'un şahidiyken, dünyada ana akım medyayı kuran, yönlendiren çevreler, ABD ve Avrupa medyaları niçin yeterince açıkça Türkiye demokrasisinin yanında yer almamıştı?

Sadece bu sonuca bakarak bile aslında 15 Temmuz 2016 darbe ve işgal girişiminin uluslararası jeopolitik arka planını okumak imkânı vardır.