17 Aralýk: Amerika bizi karýþtýrýyor mu?

ABD’nin Ankara Büyükelçisi Francis Riccardione’nin, 17.Ocak.2014 Cuma günü, kabinenin yeni ismi Avrupa Birliði Bakaný ve Baþmüzakereci Mevlüt Çavuþoðlu’nu makamýnda ziyaret etmesi, bir soru etrafýnda yoðunlaþan sis bulutunun daðýlmasýna neden oldu. Siyasi tarihimize 17 Aralýk Operasyonu olarak geçen giriþimden sonra kamuoyuna hakim olan genel kaný, bu operasyondaki “dýþ güç katkýsýnýn” Washington’dan kaynaklandýðý yönündeydi. Önce, Dýþiþleri Bakaný Davutoðlu, Amerikalý mevkidaþý Kerry ile Paris’te buluþtu, ikilinin bu konuyu enine boyuna ele aldýklarý düzenledikleri ortak basýn toplantýsýnda belli oldu, devamýnda altýný çizdiðim ziyaret geldi. Ortaya çýkan tablo, Amerikan yönetiminin, Türkiye gibi kilit bir müttefikinde siyasi istikrarsýzlýk yaratabilecek bir giriþimin içinde olmadýðý iþaretlerini veriyor, o zaman, operasyonun dýþ baðlantýsýnda nasýl bir yapýlanma var?..

Obama ve Erdoðan...

Baþbakan Erdoðan, 16 Mayýs 2013 akþamý, Beyazsaray’da bir akþam yemeði yedi. Beyazsaray’da akþam yemeði, Amerikan protokol uygulamasýnýn “zirvesi” olarak kabul edilir, bir konuða bir Baþkan’ýn gösterebileceði “resmi” misafirperverliðin en üst noktasýdýr. Bir sonrasý, “þahsi dostluða” girer, adresi Camp David’de ailelerin de katýlýmýyla gerçekleþen bir haftasonu tatilidir. Mesela, merhum Turgut Özal,“Baba” Bush’un konuðu olarak 1991 yýlýnda Camp David’de aðýrlanmýþ Türk-Amerikan Stratejik Ortaklýðý’nýn zemini orada atýlmýþtýr.

Bir devlet adamýnýn Beyazsaray’daki akþam yemeðine katýlmasýný engelleyici tek kriter vardýr, o devlet adamýnýn dünya görüþü, siyasi çizgisi, yönetim ilkeleri deðil, anti-semitik (Yahudi düþmaný) olup olmadýðý önemlidir. Hakkýnda bu konuda en ufak bir þüphe olan bir devlet adamý o akþam yemeðine davet edilmez.

Erdoðan’a o yemekte, Ýsrail’in varlýklarýndan hiç hoþlanmadýðýný açýkça ifade ettiði, Dýþiþleri Bakaný Ahmet Davutoðlu ve MÝT Müsteþarý Hakan Fidan eþlik etti. Yemek fotoðrafý Yahudi lobisi açýsýndan “hüsran”dý... Özellikle, Hakan Fidan’ýn “Ýran yanlýsý, güvenilmez istihbarat elemaný” olarak ilan edilmeye çalýþýldýðý bir dönemde o masaya oturmasý da anlamlýydý...

Aslýnda, o yemek, Türkiye’nin meþru siyasi yapýlanmasý ile uðraþmayý hedeflemiþ bir lobiye “bu iþlerle uðraþmaktan vaz geç” yönünde bir mesajdý, ama devamýnda Türkiye, biri sokakta diðeri yargý-siyaset hattýnda iki büyük çalkantý yaþadý.

Düþmanlarý ortak...

Soðukkanlý analiz etmek durumundayýz: Erdoðan-Obama ikilisinin ayný güçle mücadele ettiðini görüyoruz. Obama, izlediði Filistin ve Ýran politikalarý nedeniyle, Amerikan siyasi sisteminin çekirdeðine yerleþmiþ Yahudi lobisi ve müttefikleri neo-conlarla mücadele ediyor. Ayný ekip, Erdoðan’ý, Ortadoðu politikasý nedeniyle hedef alýyor. Erdoðan ve Obama, bu noktada, düþman deðil “doðal müttefik” olacak konumdalar.  

O zaman, oynanan oyunun perde arkasýndaki “sinsi güç” kim? Ýsrail? Eli kolu uzun bir ülke, yaþanýlan her olay, onu, “doðal sanýk” olarak gösteriyor ama Ýsrail’in tek baþýna gücü, Türkiye gibi bir devi sarsmak için yeterli deðildir.

Bu nedenle, hükümetin, yeni Londra Büyükelçiliði’ne kýdemli bir dýþiþleri üyesi olan ve son olarak MÝT Müsteþar Yardýmcýlýðý görevini sürdüren Abdurrahman Bilgiç’i atamasýný çok önemsiyorum. Bilgiç, diplomasideki yeteneklerini, istihbarat dünyasýndan saðladýðý birikimlerle birleþtirerek, Ortadoðu’da hangi taþý kaldýrsanýz altýndan çýkan bir gücün stratejik hedeflerini ve planlamalarýný çok iyi okuyacak ve Ankara’yý bilgilendirecektir. Bilgiç’le birlikte, Milli Güvenlik Kurulu eski Genel Sekreteri Serdar Kýlýç’ýn da Washington Büyükelçiliði’ne atanmasý bir tesadüf olarak görülebilir mi, hayýr! “Devlet” kendisine dönük lobi faaliyetleri ve stratejik planlamalardan risk gördüðü iki baþkente iki dikkat çekici atama yapmýþtýr.

Erdoðan Obama’yý nasýl rahatlatýr?

Filistin’de rahatlatýr. Obama bunu biliyor, Netanyahu’ya o telefonu boþuna açtýrmadý. Tavsiyem, AK Parti’nin, Ýsrail demokrasisinin sol/liberal kanadýndaki çaðdaþ siyasi yapýlanmalarla kurumsal iliþkisini geliþtirmekte cesur davranmasýdýr. Amerika’daki “anti-siyonist” liberal Yahudi yapýlanmalarý da iliþki kurulmasý için önemli merkezlerdir. Ýsrail ve küresel Yahudi yapýlanmasý Netanyahu-Lieberman ikilisinden ibaret deðil, bu yapýnýn içinde Filistin sorununun iki devletli formül üzerinden çözülmesini destekleyen isim ve kurumlar da var, Ýsrail’de þu anda saðcý/ýrkçý akýmlarýn sesi daha gür çýkýyor, o kadar.

Eðer biri, sizin arka bahçenize pervasýzca giriyorsa, yapacaðýnýz tek þey, varlýðýnýzý onun arka bahçesinde göstermektir, o kadar.

Hükümete “internet” tavsiyesi...

Biliyorum, “devlet”, ülkenin siyasi meþruiyetine, iç istikrarýna ve ulusal ekonomisine bir saldýrý gerçekleþtirildiðini düþünerek hareket ediyor, önlemler alýyor. Fakat bu süreçte, dikkat edilmesi gereken ana nokta, “küresel dengelerin” de korunmasý olmalý. Mesela, Türkiye’nin kendi HSYK’sýný yapýlandýrmasýnýn (çünkü o yapýlandýrma da anayasa çerçevesinde demokratik hukuk devleti ilkeleri doðrultusunda þekillenecektir) Avrupa Birliði’nin ilgi alanýna girdiðini düþünmüyorum, ama, internet üzerinde atýlacak bir takým kýsýtlayýcý adýmlarýn “hassas” olduðunu söylüyorum.  Ýnternet özgürlüðü, ülkelerin demokrasi kalitesinin bir numaralý kriteri olarak kabul ediliyor ve bu özgürlük üzerinde yaþanabilecek en küçük bir tartýþma ciddi sorunlar doðmasýna neden oluyor. Ýnternet’in, yürütmenin deðil, hukukun teminatý altýnda olmasý çok önemli. Aman dikkat!.. Bu alanda  getirilebilecek bir uygulamanýn bedeli, geliþtirmeye çalýþtýðýmýz demokrasimizin küresel algýsý açýsýndan  aðýr olabilir...