Ýstanbul seçimlerinin bir an önce neticelenmesini istemeyen yoktur herhalde. Ama nasýl? 31 Mart’tan 1 Nisan’a devreden þüpheleri, belgeleri ve itirazlarý görmezden gelip “aman n’apalým, baksanýza ‘maztabamý verin diye tutturuyor, verelim gitsin” diyerek mi neticelenecek? Yoksa “býrakýn hukukun gereði yapýlsýn ve gerçek ortaya çýksýn” deyip sabýrla bekleyerek mi? Ýtiraz edilen sandýklardaki iddialar üzerinden atlanýr þeyler mi?
Sadece Büyükçekmece’de 3 bin 92 seçmen resmen buharlaþtýrýlmýþ. Kayýtlarý silinmiþ, aslýnda seçme haklarý çalýnmýþ. 24 Haziran’dan 31 Mart’a ilçedeki seçmen sayýsý 11 bin 954 eksilirken yerlerine 14 bin 264 yeni seçmen “taþýnmýþ”.
Kayýttan düþürülen 11 bin 954 seçmenin en az bin 500’ünün AK Parti üyesi olmasý yapýlan iþlemin “hata” deðil “kasti” olduðunun bir iþareti. Ýlçeye “taþýnmýþ” görünen 14 bin 264 seçmenin ise usulsüz eklendiði tespitli. “Sahte” seçmenler boþ arsalara, ahýrlara, týr garajlarýna, inþaatlara kaydedildiði tespitli iken bu iþin adýný koymak gerekiyor.
Bilhassa Büyükçekmece’deki usulsüzlükler, hýrsýzlýklar Ekrem Ýmamoðlu lehine yapýlmýþ. Manipülasyonda mahir pis bir el, hem vatandaþýn oyunu çalmýþ, hem sandýða duyulan güveni sarsmak istemiþ.
Bu iþte ihmali olanlardan hesabý sorulmalý elbette ama önce hýrsýzý bulalým. Çalýnaný sahibine iade edelim -ki sandýðýn namusu kurtulsun.
Bu saatten sonra mesele seçim kazanýp kaybetmek deðil artýk. Mesele, vatandaþýn en çok güvendiði ve her türlü melaneti, darbeciyi, vesayetçiyi alaþaðý etmek için kullandýðý sandýðý korumak olmalý.
Yýllarca sandýktan çýkan Erdoðan’ý ve AK Parti’yi deðersizleþtirmek yahut üzerinde vesayet kurarak iktidara ortak olmak isteyenlerin ezberi, “demokrasi sandýktan ibaret deðildir” kliþesi bugün ibret verici biçimde boþa düþüyor. Zira bunu diyen çevreler bugünlerde -el çabukluðu marifet- bir “sandýk” güzellemesi yapmakta. Üstelik seçim kaybederken yaþanan yýkým ve çýkarýlan gürültüye raðmen bugün hem iddialý hem de içlerine ruh girmiþcesine donuklar?
Ýþler niye bu kadar uzuyor peki?
Kiminle konuþsanýz seçim hukukuna sözü getiriyor. Var olan mekanizmanýn iþlemekte olduðunu, daha önce bir ilçede ne kadar sandýk varsa o kadar sandýk kurulunca sayýlan oylarýn þimdi sayýlý sayýda olan ama bir elin parmaklarýný geçmeyen kurullarca sayýldýðý için insanüstü çabaya raðmen zaman aldýðýný anlatýyor.
Yapacak bir þey yok. Çalýnan “þey” halkýn iradesi olunca haliyle iþler hassaslaþýyor, titizlik istiyor.
Nitekim AK Parti seçimlerin yenilenmesi için olaðanüstü itiraza hazýrlanýyor. 15 gündür susan Binali Yýldýrým bakýþýný dün net ifade etti: “Oylarýmýz sandýkta iç edilmiþtir, seçim baþlý baþýna murdar olmuþtur.”
Seçimin yenilenmesi halinde denkleme giren aktörler faktörler sonucu nasýl etkiler, ayrýca deðerlendirmek gerek ama þu an için þu tespiti yapmak yeterli.
Usulsüzlük, kaydýrma, maddi hata, geçersiz sayýlan oylar gibi nedenlerle itiraz edilen ve saðlamasý yapýlan sandýklardan çýkan sonuçlara göre 16 günde 17 bin oy gerçek sahibine iade edilmiþ. Binali Yýldýrým’ýn çalýnan oylarý dönünce aradaki 29 binlik fark 12 bine geriledi ve aslýnda kalaný da þüpheli hale geldi.
Türkiye’nin enerjisini içeriye deðil dýþarýda kendine yönelmiþ olan tehdit ve baskýlara karþý harcamasý, oraya odaklanmasý gerekirken dikkat daðýtan, ister istemez ayrýþtýran ve zafiyet görüntüsü veren bu haller yararýmýza deðil. Hukukun neticelendireceði süreci sükûnetle beklemek ve sonuca itimat etmek gerekir.
Birileri öne itiyor ve Ekrem Ýmamoðlu kendince yeni bir seçim kampanyasý yürütüyor ama danýþmanlarý onu Muharrem Ýnce akýbeti konusunda neden uyarmýyor? Karþý blok adayý beyhude yere terliyor. Üstelik boyunu aþan konularda verdiði içeriksiz beyanlar sadece cehaletini sergilemekle kalmýyor, balonunu lüzumsuz yere þiþirerek onu hazin sona yaklaþtýrýyor.