17/25 Aralýk: Sadece FETÖ mü?

17/25 Aralýk süreci için en baþýndan itibaren hep þunu dedik: Emniyet-yargý marifetiyle gerçekleþtirilmiþ yolsuzluk susturuculu hükümet darbesi. 

Fail bizim açýmýzdan belliydi: FETÖ. 

FETÖ’nün emniyet ve yargý içindeki tetikçileri harekete geçerek dönemin Baþbakaný Recep Tayyip Erdoðan’ý devirmek istediler. 

Hedefteki kiþi Erdoðan’dý. 

“Erdoðansýz AK Parti” olsun isteniyordu. 

17 Aralýk operasyonuna ilk sert tepkiyi katýldýðým televizyon programýnda (CNN Türk) vermiþtim. Karþýmda da þimdi yurtdýþýnda olan FETÖ’nün medya baronlarýndan biri vardý. Sonraki günler de bu mücadeleyi daha aktif ve sistematik bir biçimde vermeye devam ettik. 

Lakin o tarihte AK Parti içinde uzunca bir süre suskunluða bürünen etkili ve yetkili pozisyondaki zevatýn varlýðý düþündürücüydü. FETÖ dershanelerinin kapatýlmasý sürecinden baþlayarak ayný zevatýn AK Parti lideri Erdoðan’ý nasýl yalnýz býraktýklarý bizzat Erdoðan’ýn dilinden açýklanan bir gerçeklikti. Yalnýz býrakmanýn dýþýnda ayak direyen, hatta açýktan ve gizliden muhalefet ederek Erdoðan’ý boþa çýkartmayý amaçlayan politikalarýn 17/25 Aralýk sürecinde kuvveden fiile dönüþtüðüne tanýk olduk. O yüzden 17/25 Aralýk sürecini sadece FETÖ üzerinden tartýþmanýn pek bir anlamlý olmadýðý kanaatindeyim. 

***

Hafýzamýzý yoklayalým lütfen. 

Dönemin Baþbakaný Erdoðan “Yolsuzluk susturuculu darbe giriþimi” derken dönemin AK Partili Cumhurbaþkaný Gül ise “Yargý yolsuzluk iddialarýnýn üstüne sonuna kadar gitmeli!” diyordu. FETÖ’nün medyadaki bilumum tetikçileri/elemanlarý da tek bir aðýzdan yargýnýn yolsuzluk iddialarýnýn üstüne sonuna kadar gitmesi gerektiðini söyleyip duruyorlardý. Hatta þu an cezaevinde olan akademisyen kökenli bir FETÖ’cü yazar büyük bir iþtahla “yargýnýn buz gibi keskin kýlýcý” karþýsýnda herkesin boyun eðmesi gerektiðini hatýrlatýyordu. 

10 Aðustos 2014’te yapýlan seçimde Erdoðan Cumhurbaþkaný oldu. 

Lakin “yolsuzluk tapeleri” üzerinden siyaset yapan Kýlýçdaroðlu CHP’si ve FETÖ medyasý rüzgârýyla “Yüce Divan” operasyonu bu kez TBMM çatýsý altýnda gündeme taþýndý. AK Parti içinde de en üst perdeden “Yolsuzluk yapan babamýzýn oðlu olsa kolunu kopartýrýz!” laflarý tedavüle sokulmaya baþlandý. Dedikleri þuydu: “Madem yolsuzluk iddialarý asýlsýz deniliyor. O zaman Yüce Divan’a gidip aklanýp gelsinler.” 

Ýþin hakikatinin farklý olduðunu o tarihte söyleyen birkaç kiþiden biriydim. 

Sabah gazetesine verdiðim demeçte aynen þunu diyordum: “Yüce Divan, FETÖ’nün 17/25 Aralýk operasyonunun son hamlesidir. Asýl hedef Erdoðan’dýr. Yüce Divan üzerinden Cumhurbaþkaný Erdoðan’a çekilmek istenen operasyonu boþa çýkartmalýyýz.” 

Lafý uzatmadan TBMM çatýsý altýnda yapýlan “Yüce Divan” oylamasýna geliyorum þimdi. 

O geceyi asla unutamam. 

Gizli oylamanýn ilk etabý açýklandýðýnda partimizdeki fireler o kadar çoktu ki öfkeden yerimizde duramaz hale geldik. Muhalefetin alkýþlý sevinci karþýsýnda öfkemiz doruk yapmýþtý. 

Ben o ilk oylamadan sonra baðlandýðým A Haber’de “Ýçimizdeki hainler!” diye baþlayan sert tepkiler vermiþtim. 

Þamil Tayyar kardeþim Beyaz TV’ye baðlanýp ayný minvalde aðýr eleþtirilerde bulunmuþtu. 

Metin Külünk öfkesinden yerinde duramýyordu. 

Bunun bedelini de o birileri bize ödetmeye kalkýþtý ama muvaffak olamadý. Saðolsun Reis’in himayesi her þeye baskýn çýktý. 

Ne mi anlatmaya çalýþýyorum? 

17/25 Aralýk’ýn yýldönümünde içimden geçenleri içimizdeki gerçeklik çerçevesinde aktarayým istedim ki resmin bütünü doðru anlaþýlsýn diye. 

Ortada Erdoðan liderliðine yönelmiþ bir darbe giriþimi suçu varsa elbette bu suça hangi saikle olursa olsun destek veren herkes bir biçimde suçludur. O dönemde siyasi söyleminin odaðýna yalnýzca “yolsuzlukla mücadele”yi oturtan herkes bir biçimde özeleþtirisini vermek zorundadýr. 

FETÖ için en kritik kavga dönemlerinde hiçbir þey söylemeyen ve 17/25 Aralýk sürecinde FETÖ operasyonlarýna adeta çanak tutan içimizdekiler için hiçbir þey demeyecek miyiz? 

Peki, o zaman soruyorum: Liderimiz Erdoðan “Ýçimizdeki alçaklar!” derken kimi kastediyordu?