Türkiye’nin birçok siyasi aktörü, birçok siyasi konusu, birçok sosyal meselesi, birçok meraký vardýr ama 30 Mart akþamýndan beri konuþtuðumuz netice itibariyle Erdoðan’dýr. Ya Erdoðan’ý konuþuyoruz ya da Erdoðan’sýz konuþamýyoruz. Gündemi böylesine yoðun ve aralýksýz kuþatan, tartýþma alanlarýný ipotek altýna alan baþka bir lider olmadý. Erdoðan’ý farklý kýlan þey sadece konuþulur olmayý baþarmak deðil ayný zamanda konuþulmaya deðer olmaktýr.
Nasýl oluyor? Doðal ve yenilikçi bir yöntemle...
1915 Ermeni tehciri 100 yýl sonra bu ülkenin lideri tarafýndan tarihe bir özürle geçiyor ve dünyaya bir empati ilaný olarak duyuruluyor.
Yapmasa ne olurdu?
Erdoðan... Ýstese ve siyaseten iþine yarayaný veya daha garantili olaný tercih etse, inkara sarýlýp þoven bir dil kullanabilir miydi? Kullanýrdý.
Mustafa Kemal’den beri yapýlana tabi olsa siyasi risk almak yerine baþýný kuma gömse kimse kendisine bir þey diyebilir miydi? Diyemezdi.
Veya, zaten Türkiye’nin aleyhine kesinleþmiþ soykýrým kanaatiyle “ortak acý”dan ve “adil hafýza” yla yüzleþmek yerine siyasi pazarlýða giriþmiþ olsaydý, baþý aðrýr mýydý? Aðrýmazdý..
Garantili olaný deðil cesaret isteyeni tercih ederek, hem kendisini, hem partisini ve hem de Türkiye’yi ayrýcalýklý kýlan yola girdi. Tabularla savaþan, gerçeklerle yüzleþen yola...
Acý denilen þey her þeyden önce onu çekenin, onu yaþayanýn ve tarihi o hatýrayla geçirenlerin acýsýdýr. Ermeniler, bu topraklarda acýyý yaþadýlar. Erdoðan, “Ermenilerin yaþadýklarýný anlamak insanlýk vazifesidir” diyerek ve taziye ileterek doðru olaný yapmýþtýr. Komplekssiz, kaygýsýz ve takýntýsýz bir tavýrdýr. O dönemde yaþanan acýlarýn hepsine insan olarak borcumuz vardýr. Ermeni çetelerinin katlettiði Türklerin acýsý nasýl unutulmaz ve derinse, tehcirin yok ettiði Ermenilerin acýsý da öyledir.
Ama bir acýyý anlamak için baþkasýnýn acýsýnýn siyasetini þart koþmak insani deðil politik bir tavýrdýr. Türkiye Baþbakaný önceki gün iþte o tabuyu yýktý, geçti. Cesaretin siyasetine deðerli bir halka daha ekledi...
Bir ülkenin kalitesi artýyor
Ne kadar deðerli ve cesur bir adým attýðý diasporanýn bu beklenmedik adým karþýsýndaki þaþkýnlýðýndan da anlaþýlýyor. 10 yýl, 20 yýl önceki pozisyonlarýndan baþka bir yere geçemediler. Haksýz da deðiller. Zira, alýþtýklarý, ezberledikleri ve kolaylarýna gelen Türkiye hep öyle bir Türkiye’ydi. Ýnkarcý, duyarsýz ve empatiden uzak, içe kapalý bir Türkiye. Umuyoruz ki zaman geçtikçe, Ermeni toplumu içindeki makul sesler daha da güçlenecek ve Ankara’nýn yeni yaklaþýmý oralarda da karþýlýk bulacaktýr. Bu karþýlýk sadece Ermeni cemaatlerine deðil Türkiye’nin temposu bir süredir düþen deðiþim öyküsüne yansýyacaktýr. Baþbakan Erdoðan, ezberlerle mücadele verdikçe kiþisel siyasal kariyerini güçlendirirken, Türkiye’nin özgüvenini ve moralini de artýrýyor. Herkesin bir parçasý olduðu ve dolayýsýyla herkesin sorumlu olduðu konularda barajlarýn yýkýlmasý topyekün kaliteyi artýrýyor.