1915’ten 15 Temmuz’a hep ayný yalanlar

Batý’nýn bizlere boyun eðdirmek için kullandýðý “Ermeni meselesi” her yýl 24 Nisan’da tekrar hatýrlanýr! Bir yýl boyunca istedikleri gibi ‘cici çocuk’ olmuþsak 24 Nisan’ý “Büyük felâket” deyip geçiþtirirler, þâyet ‘yaramaz çocuk’ olmuþsak “Soykýrým deriz” diye tehdit ederler. Geçmiþlerine bakýldýðýnda iþgal, soykýrým, katliam, tecavüzden baþka bir þey olmayanlarýn “Soykýrým” tehdidine içimizdeki kriptolar ve “Yabancýlaþmýþ adamlar” da destek veriyor. 

Osmanlý zamaný “Millet-i sadýka” olarak vasýflandýrýlmýþ Ermeniler’in Rusya ve Batýlý devletler tarafýndan kýþkýrtýlmasý neticesi meydana gelen ayaklanmalar ve Ermeni çetelerin yaptýklarý katliam ve tecavüzlerin konuþulmasý gerekirken, yapmadýðýmýz soykýrýmý yapmadýðýmýzý ispatlamaya çalýþmak gibi bir garabetin içindeyiz. Nasýl ki 15 Temmuz Anadolu’yu iþgal teþebbüsünde yer alan unsurlar o gece emellerine ulaþsalardý “Zafer kazandýk” diyecekken baþarýlý olamayýnca “Tiyatro” diyorlarsa, 1910’larda Ermenileri ayaklandýranlar da “Zafer kazandýk” diyemeyince “Soykýrým” dediler! 

Dikkat ederseniz “soykýrým” diyen de “tiyatro” diyen de ayný bataklýðýn mahsulü. Dedesinin dökülen kanýný, ninesinin namusunun hesabýný sormasý gerekenler bugün hem “soykýrým” hem de “tiyatro” korosunda yer almak için birbirlerini eziyorlar! Hafýzalarýyla birlikte þereflerini de kaybetmiþ bu unsurlar nasýl bu hâle getirildi. Mütefekkir Salih Mirzabeyoðlu’nun ifâdesiyle, “Nerede o dað gibi insanlar / Nasýl doðdu bu fareler”. 

Evet, “nasýl doðdu bu fareler”?     

Bu sualin cevabýný, 24 Nisan günü düzenlenen “Arþivlerimizin Geliþimi, Vizyonu ve Tarih Araþtýrmalarýna Katkýsý Sempozyumu”nda, "Hafýzasý olmayan milletler nereden geldiklerini, bugün nerede durduklarýný ve nereye gideceklerini bilemezler. Güçlü bir arþiv geleneði ayný zamanda güçlü bir devlet geçmiþinin ifadesidir” diyen Baþkan Erdoðan’ýn konuþmasýnda bulabiliriz. Mezkûr konuþmanýn tamamýný köþemde yayýmlamam imkânsýz ama sizlerin internette bulup okumanýz mümkün. Günlük hengâmeye kurban gitmemesi gereken, âdeta bir tarih muhasebesini de içeren konuþmadan satýrbaþlarý: 

"Osmanlý Türkçesine savaþ açanlarýn amacý bugünkü alfabemizi ve Türkçemizi savunmak asla deðildir. Bilakis asýl gaye, milletimizin mazisiyle olan baðlarýný tümden kesmektir. Sadece Osmanlý deðil Cumhuriyet tarihini hakkýyla çalýþmak için de Osmanlý Türkçesini bilmek elzemdir, gereklidir. 

Osmanlý'yý reddeden, Selçuklu'yu görmezden gelen, Ýslâm medeniyetine tümden düþman kesilen, Türk tarihini daracýk bir kovuða hapsetmek isteyen kýsýr bir anlayýþ türetilmiþtir. Yeni nesillerin kafasýnda sanki milletimizin tarihi 1919'da baþlýyor, daha öncesi bize ait deðil gibi bir yaklaþým nakþedilmeye çalýþýlmýþtýr. Evlatlarýmýz kendilerine okul kitaplarýnda anlatýlan tarih ile babalarýndan, dedelerinden, çevrelerindeki arif ve âlim büyüklerinden tevarüs ettikleri bilgiler arasýnda þaþýrýp kalmýþlardýr. 

Son asýrlarda insanlarýn yaþadýðý büyük kýyýmlarýn ve acýlarýn sorumlusu veya kýþkýrtýcýsý bugün insan haklarý ve özgürlükler havarisi maskesi takanlardýr. 

Doðu Anadolu Bölgemizdeki Müslüman ahaliyi kadýn, çocuk, ihtiyar demeden katleden Ermeni çetelerini ve onlara destek verenlerin tehciri böyle bir dönemde yapýlabilecek en makul davranýþtýr. Tehcir baþka bir þey katliam baþka bir þey kimi aldatýyorsunuz. Buradan yine haykýrýyorum, ekranlarý baþýnda izleyenler ve tüm dünya þunu bilmeli: Biz arþivleri sonuna kadar açtýk.” 

“Soykýrým” ve “tiyatro” korosunda yer almak için birbirlerini ezenlerin de arþivleri bir açýldýðýnda þaþýracaðýmýzý hiç sanmýyorum. Sadece mâlumu ilâm olur!..