1995’ten 2016’ya Beyaz...

1995 senesiydi, Beyaz diye bir adam konuşulmaya başlamıştı radyo camiasında. O zamanlar adı Radyo Kulüp olan şimdiki Radyo D’nin iki yayın yönetmeninden biriydim. Duyduk ki Beyaz bulunduğu yerde mutsuz hatta Eskişehir’e dönmeyi düşünüyor. Ortak bir arkadaşımızdan  rica ettik, bizi Beyaz ile buluşturdu, transfer teklifimizi ilettik.

Arada radyo genel müdürü değişti vesaire oldu ama sonuçta  Beyaz Radyo Kulüpte çalıştı. Gece 22.00-24.00 arası yayın yapardı, sonra 18.00-20.00 arasına alındı yayını. Daha bir sürü detay anlatabilirim ama detayların önemi yok, sadece çok eski arkadaş olduğumuzu anlatmak için yazdım bu kısmı. Bir kere NTV’deki programına konuk olmuştum sonra son 10 yılda ara sıra karşılaştık da.

24 Tv’de program yaparken ben onu konuk etmek istedim, arada ve aracılarda bir diyalog kopukluğu olmuş.

Canım sıkıldı, “sen değiştin mi?” diye uzun bir mektup yazıp evinin kapısına bıraktım, o gece saat 00:30’da aradı, “Ben değişmedim, ne olur öyle düşünme diye”, konuşunca anladık ve tatlıya bağladık. 5 gündür izliyorum Beyaz’a dair tüm tartışmaları. Yazmak için daha bekleyecektim ama CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu da Beyaz’a çakınca dayanamadım doğrusu.

***

Kılıçdaroğlu “Kardeşim neden özür diliyorsun, yürek yok mu sende?” diye sormuş... Süper soru ama özür ve yürek kelimesi olan başka sorular geliyor geliyor akla.

Mesela biri çıksa “Millet neden sizin 500 lira daha fazla olan asgari ücret vaadinize inanmayıp da daha düşük bir rakam öneren partiye oy verdi?Aynı sene, bir değil iki defa, seçmen size güvenmedi, umut olamadınız, neden özür dileyip, istifa etmiyorsunuz? ” dese.

Mesela bir başkası”Rahmetli Ecevit, 12 Mart Hükümetine bakan verdiği için İsmet Paşa’ya karşı çıktı, genel sekreterliği bıraktı, Anadolu yollarına düştü, sonra genel başkan ve iktidar oldu. Siz neden genel başkan koltuğundan kalkamıyorsunuz, hiç yürek yok mu sizde?”diye sorsa verilecek cevap var mı?

***

Gelelim işin diğer kısmına... Beyaz, hayatı boyunca babası ve babasının mesleğiyle gurur duydu. Yayın saatini beklediği çok geceler sohbet ettik, gayet iyi bilirim o gururunu... Şöyle bir hava estiriliyor: Bölgede süren operasyonu destekleyenler “çocuklar ölsün” diyor, operasyona karşı çıkanlar da “çocuklar ölmesin”‘ mi diyor? Yaratılan bu algı, PKK’nın ekmeğine yağ sürmektir.

Hendeklerin kapatılmasını ve tek bir çocuğun burnunun bile kanamamasını isteme hakkı yok mu insanların?.. Beyaz, Kanal D ana haber bültenine çıkıp, “özür dilerim, çocuklar ölebilir” falan demedi, farkında olan var mı?

Şehit haberleri geldiği zaman radyoda da televizyonda da defalarca yayınını iptal etmiş bir adamdır Beyaz.

Çocukları görmezden de gelmez asla. Radyoda kitap kampanyaları yapıp Güneydoğu’daki bir sürü okula binlerce kitap topladık biz.

Çoğunu da ben teslim ettim o kitapların. Beyaz, o çocuklara kitap toplarken, bugün Beyaz’a çakarak barış güvercini rolüne soyunanların çoğu ya ortada yoktu ya da dönemin ruhu gereği meseleye daha militarist gözlerle bakıyorlardı. Bilmem anlatabildim mi?