2001’de yaşananlar neydi?

Bugün “her detayı” sorgulayanlar ve “Türkiye’de neler oluyor” diyenler, 2001 yılında “neler olduğunu” ve en önemlisi nelere “bilerek”, bilmeyerek alet olduklarını, hangi suça iştirak edip, kimlere yol verdiklerini sorguluyorlar mı? Veya vicdan muhasebesi yapıp acaba sonra konuşmayı deniyorlar mı?

Sevgili dostlar, “2001 krizi” diye algılanan süreç, “Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve kurumlarına içeriden-dışarıdan diz çöktürme” süreci olup, “dönemin iktidar sahipleri” başta olmak üzere birçok şahıs ve kurumun, isteyerek-istemeyerek suça iştirak etmeleri ile başlamış ve sonuçlanmıştır! Daha açık yazayım; Türkiye “iç-dış YERLEŞİK DÜZEN” tarafından her anlamda çarpılıp, budanıp, boyunduruk altına alınmış ve “refleks göstermesi” gerekenler ağzı açık yaşananları seyretmişler hatta suça baştan itibaren bazıları iştirak etmişlerdir...

Bu noktada yaşananları bir daha hatırlayalım;

1- 1999 yılının 6. Ayından itibaren Türkiye, tarihinin en büyük para-sermaye piyasaları “manipülasyonuna” muhatap olmuş ve “AB-IMF” algılaması altında İMKB 100 endeksi 1999-6. Ayından başlayarak 2000-17 Ocak sabahına kadar “dolar bazında” 9 katına kadar şişirilmiştir...

2-Bu giriş yaşanırken MB ve Siyasi Otorite “ne olduğunu” idrak edemeyerek veya etmesine rağmen “sessiz-tepkisiz” kalarak “şişirme” operasyonuna iştirak etmiştir...

3- 2000 yılı Ocak ayında Sermaye Piyasaları “EN NOKTASINA” değerken, 17 Ocak sabahı “İÇ-DIŞ Yerleşik Düzen’in” BOŞALTMA operasyonu başlamış ve bu süreç 2001-18 Şubat sabahına kadar devam etmiştir...

4- 2000-17 Ocak ile 2001-18 Şubat arasında İMKB endeksi dolar bazında 1999 seviyesine dönüp neredeyse “9 kat değer” kaybederken, Türkiye 10 milyar dolar cari açık vererek Cumhuriyet Tarihi rekorunu kırmıştır...

5- Bu satış ve Türkiye’yi BOŞALTMA sürecinde, sermaye piyasası takası 15,3 milyar dolardan 3 milyar dolara inmiş, hazine bonosu takası da 13 ayda yarıdan fazla erimiştir...

6- EN ÖNEMLİSİ; Türkiye’den BU BÜYÜK ÇIKIŞ-BÜYÜK SOYGUN olurken; MB ve SİYASİ OTORİTE “sessiz-tepkisiz-eylemsiz” kalarak SUÇA iştirak etmiş ve DOLAR kurunu “dalgalanmaya bırakmayarak” sabit-lineer tutarak SOYGUNCULARA İSTEDİĞİ KURDAN DOLAR vermiştir!

7- Bu “fonlama” Cumhuriyet tarihinin en büyük MALİ SUÇU ve EN BÜYÜK CEHALETİ veya eylemsizlik yoluyla YOL açışıdır! Kaç liradan dolar alacağını bilen yerli-yabancı hırsızlar, Merkez Bankası nezaretinde Türkiye’nin varlıklarını “şişirme-söndürme” operasyonları ile kendi ceplerine transfer ederek Dünya tarihine geçecek BÜYÜK SOYGUN’u gerçekleştirmişlerdir...

8- Soygun sonrası 2001-21 Şubat öncesi bildikleri dolar kurundan (600,000’lerden) dolara geçenler, “Anayasa atıldı algılaması” ile birlikte İKİNCİ DOLAR SOYGUNU’na geçmişler ve Siyasi Otorite-Merkez Bankası nezaretinde İKİNCİL SOYGUN dalgasına başlamışlardır... 600,000’lerden aldıkları dolarları 1,350,000 üstünden satarak ANA SOYGUN tamamlanmıştır!

9- İşin “finansal kısmı” bitince “Siyasi Manipülasyon” başlamış ve “BİZ Milliyetçiyiz” diyenlerin sessiz bakışları altında TÜRKİYE’nin altın anahtarı “muhtar bile seçilmemiş” Kemal Derwish’e teslim edilmiştir!

10- Derwish efendi, “Milli Bakışlar” eşliğinde 15 günde 15 yasa çıkartmış ve malesef kendisine direnen tek isim olan Enis Öksüz’ün de kellesini “kopartarak” almıştır! Enis Öksüz, “Türk Miletinin” KÜRESEL EMPERYAL DÜZEN’e verdiği ilk “siyasi-finansal” manipülasyon şehidi olarak tarihe geçmiştir!

Sevgili dostlar, 2001 süreci, 1960’dan da, 1980’den de, 28 Şubat’tan da “DAHA AĞIR VE DAHA KAPSAMLI” bir BİTİRME darbesi olup, İÇ-DIŞ-YERLEŞİK-İKTİDAR odakları tarafından da “bilerek-bilmeyerek” desteklenmiş ve bazı kesimler tarafından da sessiz kalınarak destek olunmuştur! 2000-2001 dönemi Türkiye’nin en ağır “mali-siyasi-sosyolojik” suçlarını içerir ve maalesef bugüne kadar da ne olduğu, neden, nasıl olduğu araştırılmamış ve anlaşılamamıştır!

Sonuç: 2000-2002 arasındaki KARANLIK DÖNEM tam olarak aydınlanmadan Türkiye “Aydınlanma” sürecini tamamlayamaz! 1994 krizini, 2001’i tam olarak anlayamazsak, “Gezi olayları ile başlayan ve 17-25 Aralık adımları” ile devam eden darbe sürecini de iyi analiz edemeyiz... Hatta hatta Derwish’in nasıl gönderildiğini idrak edemezsek, “çatı aday birden nereden çıktı” sorusuna bile cevap veremeyiz... Bakmasını bilenler için her şey çok açık!