Ahmet Davutoðlu’nun baþbakan olacaðýnýn kesinleþmesiyle birlikte hayatý, eðitimi, ailesi, yazýlarý, en çok da 2001 yýlýnda yayýnlanan ‘Stratejik Derinlik’ kitabý ilgi odaðý haline geldi. ‘Stratejik Derinlik’ adeta bir Davutoðlu’nu anlama kýlavuzuna dönüþtürüldü. Piyasada olmasýna raðmen gazetelerde özetleri yayýnlandý.
Kitap, Davutoðlu’nun zihin haritasýnýn ipuçlarýný yakalamak, Türkiye’yi nerede görmek istediðini anlamak açýsýndan önemli. Ayrýca akademik deðeri de var. Þimdiden jeopolitik düþüncenin klasikleri arasýnda yer almaya aday. Davutoðlu adý eminim ki ileride Kjellén, Ratzel, Mackinder, Haushofer, Brzezinski, Huntington gibi alanýn ünlü düþünürleriyle birlikte anýlacaktýr.
***
Ancak 2001’de yazýlan bir kitaba bakýp 2014’te Davutoðlu’nun kuracaðý yeni hükümetin dýþ politikasýnýn ne olacaðý konusunda kestirimde bulunmak, Davutoðlu’nun yapacaklarýný yazdýklarý üstünden öngörmek imkansýz. 1990’larýn dünyasýna ve Türkiye’sine göre yazýlmýþ bir kitaptan hareketle bugün sorunlara çözüm üretilmesi beklenemez.
Unutmayalým ki “Stratejik Derinlik” Türkiye için hazýrlanmýþ bir vizyon belgesiydi. Akademisyen Davutoðlu Türkiye’yi nerede görmek istediðini bu kitabýyla bizlere anlattý. Günün þartlarýna ve kendi eðilimlerine uygun tavsiyelerde bulundu. Geçmiþi, Türkiye’nin tarihiyle yaþadýðý ve belki de yaþamak zorunda olduðu duygusal kopuþu eleþtirdi. Reddi miras yerine barýþma önerdi.
Ama Stratejik Derinlik Türkiye’nin her derdine dava olacak bir yol haritasý deðildi. Koþullar deðiþtiðinde Türkiye’nin nasýl bir siyaset izlemesi gerektiði orada yazýlmamýþtý. Coðrafya, tarih ve aidiyet “deðiþmezleri” üstünden yapýlan bir zaman okumasý ve anlamlandýrmasýydý. Dünya politikasýndaki binlerce deðiþkenden sadece bir kaçý üstünden Türkiye’ye bir gelecek vizyonu çizilmiþtiu.
Akademisyen Davutoðlu soyutlamayla dünya ve Türkiye siyasetini anlaþýlýr, anlatýlabilir kýldý. Önce danýþman, ardýnda da bakan olarak siyasi vizyonu doðrultusunda Türkiye’yi yönlendirme imkaný buldu. Kabul edelim ki, vizyonu ve dünya siyasetindeki deðiþimlerin yardýmýyla Türkiye’yi eskisinden daha etkili bir konuma taþýdý.
Fakat asýl belirleyici olan vizyonu kadar gayreti, benim de pek çok kez þahit olduðum bitmek tükenmez enerjisi ve tabii ki dýþ politikasýndan sorumlu olduðu ülkenin ekonomik performansýydý. Türkiye yakaladýðý siyasi istikrar ve uyguladýðý kemer sýkma politikalarýyla kýrýlgan ekonomisini rayýna oturmamýþ olsaydý, dünya siyasetinde bu denli aðýrlýðý olan bir ülke haline gelemezdi.
Davutoðlu hep tarihi bilen, seven ve tarihten dersler çýkartan biri oldu. Tatillerinde bile tarihin peþinde koþtu. Bugünü anlatýrken uzun erimli, geçmiþin mirasýný vurgulayan bir üslup seçti. Kitabý sevdi, en yoðun yurtdýþý ziyaretlerinde kitapçý dükkanlarý için vakit ayýrdý. Ama benim tanýdýðým Davutoðlu geçmiþte ya da kitaplarda deðil gerçek hayatta yaþayan bir insandý.
Vizyonu vardý, fakat hayalci deðildi. Ayaklarý yeren basan politikalar üretmeye çalýþtý. Dünya siyasetindeki dalgalanmalarý dikkate aldý. Krizleri þartlar el verdiðince iyi yönetti. Gürcistan krizi sýrasýnda raftan eski bir fikri alýp sorunun Türkiye’yi olumsuz etkilememesi için gayret gösterdi. Kýrým’ýn Rusya tarafýndan ilhaký sýrasýnda tüm baskýlara direnmeyi bildi. Türkiye’yi Suriye savaþýna sokmadý.
Bu yazýnýn sýnýrlarýna sýðmayacak çok þey yaptý. Türkiye’nin tarihiyle barýþmasý için atýlan adýmlardan Kýbrýs sorununun çözümüne verilen desteðe kadar pek çok konuda inisiyatif alýnmasýný saðladý. Hepsinden önemlisi de Türkiye’nin kendine ve dünyaya bakýþýný deðiþtirecek yeni kavramlar ortaya attý. Kuruluþ döneminin zamanýn þartlarýna uygun mantýðýndan büyük ölçüde kurtulmamýzý saðladý.
***
Ben Baþbakan Davutoðlu’nun, 2001 yýlýnda yazdýðý kitaptan çok siyasi performansýyla anlatýlmasý ve anlaþýlmasý gerektiðine inanýyorum. O kitapta çizdiði vizyon mutlaka tercihlerini anlamamýza yardýmcý olur. Ama her vizyon gibi o da bir gelecek projeksiyonudur, var olan gerçeklerle örtüþmez. IÞÝD sorununa, Kürt sorununa, Kýbrýs sorununa, Amerika ve Rusya’nýn sürekli deðiþen siyasi tercihlerinin yarattýðý küresel dalgalanmalara çözüm üretmez.
Türkiye’nin þimdiki ihtiyacý pragmatizmdir, sorunlarýna çözüm üretilmesidir. Bölgesinde etkin olabilmek için öncelikle o bölgenin istikrarý için çalýþmalý, kendini mümkün olduðu kadar sorunlar üstü tutmalýdýr. Zaten artýk aidiyet üstünden siyaset üretmek giderek anlamsýz ve imkansýz hale gelmektedir. Aidiyetler parçalanmýþ, çýkarlar farklýlaþmýþ, sorunlarýn yönetimi zorlaþmýþtýr. Dostluk ve düþmanlýk çizgileri arasýndaki keskin hatlar ortadan kalkmýþtýr...