2003’ün hafriyatı bunlar

Son ana kadar iptal değilse de ertelenme ihtimali var gözüyle bakıldı ama Barzani tüm diplomatik girişimlere ve yaptırım tehditlerine rağmen referandum kararından vazgeçmedi.

İlk akla gelen doğal olarak "ABD gerçekten bu referanduma karşı mı" sorusu oldu. Görünüşte onaylamadı, hatta kınadı ama 650 Özel Güvenlik mensubu askeriyle referandumun güvenliğini de sağladı. 2003 işgalinden sonra bölgede etkin olan bazı isimlerin de yer aldığı özel toplantılar yapıldı. ABD'den gelen son açıklamalar ise Barzani'ye karşı hayata geçirilen yaptırımları eleştiren mahiyette.

Farklı olacağını düşünen yoktu zaten, 2003'te bölgeye atılan dinamitin hafriyatı bunlar. IKBY'nin federasyon ve bağımsızlık arası silahlı gücü olan özel bir anayasal statü kazanmasında da ABD ön ayak olmuştu. En uygun zamanı fırsata çevirme stratejisiyle davrandı Barzani. "Geç miydi, erken miydi" tartışması daha çok ABD için bir anlam ifade ediyordu. O da telafi edilebilir bir şeydi ve daha çok İran'ın Irak Merkezi Yönetimi üzerinde etkisinin artması endişesiyle dile getirilen bir çekince olarak kaldı. Zaten İran-ABD ilişkilerinde de malum "Trump style" ile Pentagon ve CIA'nin tavrının farklılaştığını biliyoruz. Ne de olsa her metrekaresi ABD'ye açık üs olan bir ülkenin doğum sancıları bunlar.

***

YPG'ye gönderilen bin 500 tır silah var bir de. Onlar da Barzani'nin güvenliği için seferber edilebilir pekala. Zaten PKK-YPG, sözde karşı olduğu referandumun ardından "IKYB'ye yapılacak herhangi bir müdahaleye karşı duracağız" açıklaması yaptı. İsrail, hava savunma desteği sözü vermiş durumda.

En son Esed'in Dışişleri Bakanı Velid Muallim de konuştu: "Kürtler sınırlarımız dahilinde bir öz yönetim istiyor. Bu mesele müzakere edilebilir ve tartışılabilir" dedi. Esed'i devrilmekten kurtaran ilk onlardı zaten. Esed, ülkenin kuzeyini çatışmasız şekilde bunlara bıraktığında verilmişti o söz muhtemelen. Suriye muhalefetinden ayrılan ve PKK'nın bir konu olarak hareket eden YPG de sözünde durdu ve 2013'den bu yana Esed'i Suriye'de ayakta tutacak tüm adımları attı. DEAŞ-YPG savaşı tiyatrosu en çok Esed'e yaradı.

***

Siyasi sınırlar ile oynamak için savaş gerekir. Bu işler öyle kuru referandumla olmaz. Irak'ın işgali olmasaydı bugün IKYB diye bir yerden bahsediyor olmayacaktık. Suriye iç savaşı da YPG'ye tanınmak istenen statüye hizmet ediyor. Gün gelir "Kürt ulusal konseyi" imkansız gözüyle bakılan bir hayal olmaktan çıkar ve Suriye ve Irak'taki parçaları birbirine yapıştıran bir "siyasal iradeye" dönüştürülür. Savaşın dinamitlediği milliyetçi rüzgar bölgeyi kasıp kavursun yeter ki.

IKYB'de, içine Türkiye'nin belli bölgelerini de alan "büyük Kürdistan" haritaları ve İsrail bayraklarıyla seçim referandum yapılabiliyorsa PKK ve Barzani arasındaki ihtilaflar da giderilebilir. Zaten Kandil ve YPG ile mücadele konusunda Barzani'den gördüğümüz destek ne ki?

"Barzani Türkiye'ye her zaman iyi davrandı"  teziyle teenni tavsiye edenler, "Şimdi de İran'la mı yakınlaşıyoruz" diyenler, daha düne kadar İbadi ile olan kavga gürültümüzü hatırlatanlar da var kuşkusuz. Olur böyle şeyler. Suriye'yi düşünün; vekalet savaşı verenler, Suriye'nin bir yerinde bir aktörle başka yerinde tam da onun muarızı olan diğer aktörle paslaşıyor.

Türkiye de diyor ki "Barzani'nin yaptığı, İsrail'in desteklediği, PKK'nın sevindiği bir referandumu tanımıyorum, nokta."

Planlar bu kadar eskiyken, tezgah bu kadar büyükken Türkiye nasıl ve nereye kadar engel olabilir; bu ayrıca tartışılabilecek bir konu...