2013: Ülkemiz için umut yılı

Yıla nasıl girerseniz öyle de bitiriyorsunuz. 2012 ülkemiz için umutların az, risklerin çok olduğu bir yıldı daha ilk gününden itibaren; risklerin ağır bastığı umutların yeşermediği bir yıl olarak da sona erdi. Bu yıl ise tersi bir durum söz konusu.

Hiç değilse benim baktığım pencereden bu böyle...

2013 yılında, ‘Kürt sorunu’ konusunda gerekli adımların atılacağı, bu sayede yeni bir anayasaya kavuşma fırsatı yakalayabileceğimiz umudum var. Etrafımızdaki sürdürülemez savaşların bitip Türkiye’ye dost rejimlerin ortaya çıktığı bir zeminde yeniden ‘komşularla sıfır sorun’ ilkeli politik çizgiye dönüleceği umudum da...

Bir de ekonomi düzgün giderse...

Türkiye coğrafyasına sahip bir ülkenin vatandaşı daha başka ne isteyebilir ki? 

‘Kürt sorunu’ giderek birkaç insanın çözüm üretebileceği bir biçim aldı. Bir halkın kendi kimliğine ve diline sahip çıkması ile yönetenlerin günümüze uymayan uygulamalardan vazgeçip hak ve özgürlüklerin önünü açma iradesi denk düştü. Hep dillendirilip bir türlü gerçekleştirilemeyen ‘yerinden yönetim’ de devreye girerse haklı itirazlar büyük çapta cevaplandırılmış olacak...

Yeni anayasa farklılıkları görmezden gelip herkese tek bir ‘kimlik’ biçme kıskançlığından kurtularak yazılabilir bundan böyle. Yazılabilirse, kimlikleri en sağlam güvenceye kavuşmuş sayabiliriz.

Silâhın değil siyasetin sonuç getirdiğinin görülmesi gerekiyor. Bu yüzden, çözüme gidilen süreçte BDP’nin tek bir milletvekilinin Meclis dışında, tek bir yerel yöneticisinin de hapiste bulunmaması şart... BDP’liler de, çözüme önayak olarak, siyasetin sesini silâhların sesine baskın kılmalı.

Neden olmasın?

“Avustralya” deniyormuş silâhlarını gömüp veya teslim edip dağdan ineceklerden topluma karışmakta zorlanacakların gidebileceği adres olarak...  Avustralya veya Avusturya fark etmez, önemli olan nereye gittikleri değil çünkü onların, nasıl gittikleri... Silâhlarını bırakarak gittikleri taktirde Avrupa’da bir yere de gidebilirler, Güney Amerika’ya da...

Herkesin özlemi olan ‘silâhların sustuğu Türkiye’ manzarası ocağına ateş düşmüş ailelerin bile gelişmeye olumlu yaklaşmalarını sağlayacaktır. Bunu kolaylaştırmak için muhalefet de sürecin içerisinde faal görevler üstlenmelidir.

Başbakan Tayyip Erdoğan’ın yılın son haftasında bölgeden verdiği mesajlar ile muhalefet partilerinin tavrı bu umuda sahip olmamı kolaylaştırıyor.

Esad ve ailesi fertleri için Venezuela veya Rusya sığınma hakkı tanıyacakmış... Daha fazla kan dökülmesin yeter ki, yeniden Londra’ya bile dönebilirler. Baas rejiminin yerini alacak hükümet, temel ilkeler etrafında birleşmiş ve Suriye’yi hak ettiği yere taşıma iddialı çok-renkli bir yönetimi mümkün kılabilir. Türkiye Arap Dünyası için ilham kaynağı olsa da, birebir uygulanacak bir ‘model’ teşkil edemiyor; ancak Esad-sonrası Suriye o ‘model’ ihtiyacını fazlasıyla karşılayabilir.

Köklü bir sorununu çözme ve anayasasını yeniden yazma başarısı göstermiş, ‘komşularıyla sıfır sorun’ ilkesini canlandırmış, çevresine güven ihraç eden, her ülkenin kendisinden emin olduğu bir Türkiye’nin yılı olabilir 2013... İtimat edin, olabilir.

Bunu sağlayacak kadroları tarih de hayırla yâd edecektir.