Dün, yanlýþ saymadýysam, 167 arkadaþýmýz sütunlarýndan 2013’ün nasýl geçeceðini herkesin anlayabileceði bir dille îzâh etdi. O bakýmdan benim de burada ayný konuyu bir kere daha ele almam gereksiz. Diyorum ki en iyisi baþka bir konuyu ele alayým ve meselâ “yýl”ýn nasýl geçeceðini anlatmak yerine “günlerimiz”in nasýl geçeceðini anlatayým:
çözülen bir yün yumaðý
akýp giden günlerimiz
mezar taþlarýndan suskun
telâþsýz sessiz sitemsiz
savrulan yapraklar gibi
akýp giden günlerimiz
cenâze törenlerinde
telâþsýz sessiz sitemsiz
bir suçluyu aklar gibi
akýp giden günlerimiz
sanki bir sýr saklar gibi
telâþsýz sessiz sitemsiz
doðmayan þafaklar gibi
akýp giden günlerimiz
haksýz ittifaklar gibi
akýp giden günlerimiz
bir kitaba baþlar gibi
koþarken yavaþlar gibi
düþen arkadaþlar gibi
akýp giden günlerimiz
Ve günler usul usul akýp giderken sizler de isterseniz belli belirsiz “köþeyi dönenlerin þarkýsý”ný mýrýldanabilirsiniz:
yürekleriniz sýzlar mý
güneþ körse ve gök saðýr
içinizi ýþýtanlar
alacalý yýldýzlar mý
kimliði belirsizler mi
mermi sýkan üstünüze
bâzen canýnýz ister mi
hüzünlenmek aðýr aðýr
bir tutam tuz kattýnýz mý
tek bir yoksulun aþýna
hiç sevgi yarattýnýz mý
dinsin diye bunca kahýr
bir gün el uzattýnýz mý
bir insana karþýlýksýz
hiç güzellik tattýnýz mý
kadeh kadeh satýr satýr
dönün dönün köþeleri
aydýnlýktan karanlýða
bu yýl uðursuzun ama
gün doðmadan neler doða
Biraz mahzun ve mükedder bir köþe yazýsý oldu gâlibâ.
Ne dersiniz?