3 - 4 yýl önce Batý baþkentlerinde ve Ortadoðu’da Türkiye parmakla gösterilen bir ülkeydi. Kumandasý baþkalarýnýn elinde hareket eden Kemalist kadrolar gitmiþ yerine Türkiye’nin dönüþtürücü gücü olan geniþ muhafazakar çevreden yetiþmiþ yerli aktörler gelmiþ ve Türkiye artýk demokrasisi ve refah düzeyi ile sýnýf atlamýþtý. Üstelik hem demokrasisini hem de refah düzeyini birlikte daha da yükseltme istidadý taþýyordu.
Gezi eylemlerinin baþladýðý Mayýs-Haziran 2013’te ekonomik göstergeler son yýllarýn en üst seviyesine çýkmýþtý.
Tam da o tarih, bütün göstergelerin yukarý doðru zorladýðý o tarih, Türkiye için yeni bir dönemin baþlangýcý oldu. O günden bugüne Türkiye adeta bir konsorsiyum tarafýndan el birliði ile bütün direnmeye, oyunu bozmaya dönük tüm çabalara raðmen adým adým bir kaosun içine çekilmeye çalýþýlýyor.
Gezi ile birlikte Türkiye’de kendine özellikle Alevi kesimden taban devþiren illegal sol örgütler harekete geçirildi. Esed’e karþý yürütülen Suriye isyanýnda Esed yanýnda saf tutan bazý kesimler içeride mezhebi fay hatlarýný tahrik etmeye dönük bir rol üstlendi. Suriye iç savaþýnda PYD ve DAEÞ’in denkleme girmesi ise hem Suriye’deki isyanýn iç savaþa dönüþmesine hem de Esed’i hedef alan isyan hareketinin Türkiye’yi hedef alan yeni aktörler üretmesiyle Türkiye’ye dönük bir aþaðý çekme operasyonunun aracý haline getirildi.
DAEÞ ve PYD’nin sözde mücadelesiyle sahnelenen bir “Kürt ulus bilinci” yeþertme projesine giderek “AK Parti’nin DAEÞ’e destek verdiði” yalaný eþlik etmeye baþladý. Türkiye karþýtý tüm çevreler, Ýngiltere, Ýran, ABD, Almanya basýnýn etkili yayýn organlarý bu tezviratý Türkiye analizlerinin peþin argümaný haline getirdiler.
7 Þubat krizi ile geleceðini haber veren Paralel Darbe Giriþimi ise 17-25 Aralýk operasyonlarýna devletin hýzlý tepki vermesi neticesinde akim kaldý. Ancak devletin en kýlcal damarlarýna kadar sýzmýþ, devletin gücünü kullanma imkaný ile hareket eden bu yapýyý hukuk devleti nosyonunun içinde kalarak birden ve tümüyle çökertmek mümkün olmadýðýndan bu süreçte Paralel Yapý içeride ve dýþarýda Türkiye aleyhine yoðun bir casusluk faaliyeti ve algý operasyonu yürüttü.
“Türkiye’nin DAEÞ’e yardým ettiði ve hükümet edenlerin Lahey’de yargýlanmasý gerektiði” tezinin baþ taþýyýcýsý olarak üzerlerine düþen ihanet görevini hakkýyla yerine getirdiler.
2013’te, tam da bu kaos planýnýn adým adým devreye sokulduðu süreçte Türkiye en önemli sorununu nihai olarak çözmek için kararlý bir adým atmýþ ve Abdullah Öcalan’ýn “silah miadýný doldurmuþtur” sözleriyle, devletin de PKK’nýn sýnýr dýþýna çekilme þartýyla ilan ettiði Çözüm Sürecini baþlatmýþtý.
Çözüm Süreci, bu büyük tuzaðý bozabilecek önemli bir hamle olabilecekken Suriye denkleminin seferber edildiði “Kürt uluslaþma hayali” ile birlikte adeta PKK’nýn mühimmat depolamasýna ve meþruiyet devþirme iþine yaradý. PYD PKK’yý büyütme ve meþrulaþtýrma aracý olarak iþ gördü.
HDP’ye barajý geçirtmek için neredeyse MHP’nin bile iþe koþulduðu bir sürecin sonunda PKK çözüm sürecinin bittiðini ilan etti.
Suruç’tan sonra giderek þiddeti artan PKK saldýrýlarýný son üç yýlý gözümüzün önüne getirerek okuyabilirsek bunun Türkiye karþýtý büyük operasyon bir ayaðý olduðunu da anlayabiliriz. HDP’li yöneticilerin DBP’li belediye baþkanlarýnýn iç savaþ çaðrýsý yapabilecek kadar ileri gidebilmelerinin baþka bir izahý yok.
Buna dur demenin, ülkeyi darbe ve iç savaþ mekaniðinin harekete geçtiði görüntüsü veren geliþmelerden korumanýn ise ancak CHP ve MHP’nin de safýný belli etmesiyle, siyasetin karar vericiliðinde bütün partilerin farkýndalýkla ve birlikte hareket etmesiyle mümkün olabileceði ortada.
Yoksa sandýkta alt edilemeyen AK Parti ve Erdoðan’dan PKK aracýlýðýyla kurtulma amacý taþýyan bir muhalefet görüntüsü meþru siyasi zeminin dýþýna çýkmak olur. Ama her þeyden önemlisi memlekete yazýk etmek, ölen þehitlerin kanýyla dalga geçmek olur.
Bu amansýz akýna dur demek için, PKK’ya olan haklý öfkenin Türkiye’nin eþit vatandaþý olan Kürtlerin ve Türklerin birbirine düþmesine zemin olmamasý için tüm siyasi partilerin sorumlulukla hareket etmesi gerekiyor.