Her seçim öncesi ‘þimdiye kadarki en önemli seçim’ denir ama, 2014 seçimleri gerçekten de öyle gibi görünüyor. 2015’in de belirleyicisi. Ben de bu duruma iletiþim penceresinden bakayým diyorum. Günlük hayatýmýzýn her safhasýnda siyasal mesajlar alýyoruz. Bunu, hayatýnýn bir parçasý haline getirenler olduðu gibi, daha pasif konumlarda bulunanlar da var. Eskilerin, komünist ve faþistlerin ‘propaganda’ dediði þey bu. Kanunlarýmýzda bu kavram halen var. Siyasal mesajlarla, pazarlamada kullanýlan mesajlarýn bazý benzerliklerinden dolayý, þimdilerde literatür titizliðini fazla dikkate almadan siyasal pazarlama terimini kullanýverirler. Bu terimin kullanýldýðý nadir ülkelerden biri de Türkiye’dir. Olay þu, en küçük gruptan, yüz milyonlarý bulan büyük topluluklara kadar insanlarý yönlendirmeyi planlayanlar, mesajlarýyla onlarý etkilemeye çalýþýr. Hedef bellidir. Mevcut kitleyi korumak ve iliþkiyi daha saðlam hale getirmek, yakýn olaný tavlamak, kritik olaný kararsýzý lehine çevirmek ve karþýtý stabil/zararsýz hale getirmek. Þimdi, biraz geriye gidelim ve geçmiþte ne olmuþ, akýlda kalanlara bir bakalým. 1991’in puslu ‘ seçmenin kimi seçeceðiz, siyasilerin kendimizi nasýl seçtireceðiz’ ortamýnda SHP ve Erdal Ýnönü ve Fransýz piyanist þantör reklamcý Jacgues Seguela iþbirliðiyle ‘limon sýkmalý’ kampanya; ‘Çað Atlamak’ kavramýyla ANAP ve Özal; ‘Adil Düzen’ ile RP ve Erbakan; ‘2 anahtar vaadi ve 500 gün denklemiyle’ DYP; ‘Ak Güvercin’ ile DSP ve Ecevit, ‘Þimdi Deðilse Ne Zaman’ ile MHP. 1950 seçimlerindeki ‘Yeter! Söz Milletindir! Demokrat Parti’ afiþi ve kampanyasý ise siyasal iletiþim tarihimizin en yaratýcý kampanyasýdýr bana göre, zira hâlâ devam ediyor, enkarne olmuþ hali ile ‘Herþey Türkiye Ýçin ve Durmak Yok Yola Devam’ þeklinde ilerliyor. Mesaj þu ki, ‘Dur, geçemezsin, gerçek otorite (millet) ve þartlar (gidiþat) devam etmene artýk izin vermiyor’ idi. Þimdi ise yeni bir zaman. Siyasal iletiþimi kurgularken, yeni medyanýn argümanlarýný iyi kullanan bir adým öne çýkar. Zira, yeni medya ile bireylerin seçimi, topluluðun seçimi haline gelebiliyor. Toplumsal algýyý oluþturmak ve yönetmek artýk yeni medyanýn iþi. Önemseyelim, Obama ‘twitter’ ile ikinci defa koltukta. Dolayýsýyla, seçmen analizleri oy verme potansiyelinin tespiti ile sýnýrlý kalmamalý, oy verme davranýþýný belirleyen yapýlar (toplumsal ve sosyal medya) derinlikli incelenmeli. Farklýlýk gösterebilen ‘siyasal gündem, medya gündemi ve milletin gündemi’ önemli, bir de þimdi sosyal medya gündemi. Bu denklemi çözen ve stratejisini buna göre belirleyen kazanýr. Yerelde ise her aday konumlandýrmasýný, parti kimliði ile birlikte deðerlendirmeli, þehrini/ilçesini ‘marka’ perspektifinde ele almalý ve buna göre çalýþmalý. Vizyon, hayal gücü, iþ, enerji ve sürekli performans formülüne uyan kazanýr. Bir de, yurt dýþýnda yaþayan vatandaþlarýmýz da (genel seçim ve referendumda oy kullanacak) stratejide mutlaka hesaba katýlmalý. Viyana’da bir miting nasýl yapýlýr, düþünen kazanýr. E-miting mi desek?
Ey ruh; geldiysen...
Öncelikle, olimpiyat ruhuna liderlik eden Sayýn Bakan Suat Kýlýç’a ve ekibine teþekkür etmek istiyorum, gerek sunumlarla ve gerekse lobi faaliyetleri ile büyük bir baþarýya imza attýklarý için. Baþarý. Belki kaybettik, ama kazandýðýmýz þeyler çok. Biz bu ruhu çoktan yakaladýðýmýzý gösterdik. Ýþte ‘tesisleþme’ hareketi, iþte gençlik ve spor ülkesi. Hangi dönemde bu kadar tesise imza atýldý ve organizasyon yeteneðimizi gösterdik? Þimdi ise þampiyonlar bu tesislerde yetiþecek. Bakanlýk bu konuda üzerine düþeni yapýyor, beden eðitim öðretmenleri ve tesislerdeki hocalara artýk büyük iþ düþüyor. Bir iþ de, hükümetin ve devletin ‘uluslararasý lobiciliðe’ ve ‘e-lobiye’ daha çok önem vermesi. Kalemine hayýrlý þeyler yazmayý haram edenlerin, mide aðrýsý 2014 seçimleri olanýn yeni argümaný ise komik, ‘Gençlik ve Spor Bayramý’ný kaldýrdýnýz, spor ülkesi olamadýk bak, olimpiyatlarý alamadýk yaþasýn!’ Gezinin ‘astral seyahatçileri’ne sözümüz, ey ruh geldiysen kapýyý arkandan kapat ve çýk, suni barikatlarýnla daha fazla zarar verme. Zira, olimpiyat ruhu devam ediyor.
