2014 sonrasý yeni Türkiye

Seçim sonrasýnda gözler Türkiye’nin yeni siyasi mimarisinin nasýl þekilleneceðine çevrildi. Baþbakan Recep Tayyip Erdoðan, neresinden bakarsanýz bakýn seçimlerin galibi ve siyasetin yeni mimarisinde en büyük rol yine ona verildi.

Kuþkusuz yeni dönemler, ayný zamanda yeni aktörlerin önünün açýlmasý demektir. Baþbakan Erdoðan, bürokrasiden siyasete kadar geniþ bir alanda böyle bir deðiþim hamlesi yapacak mý? Bu durumu sadece kabine deðiþikliði üzerinden okumak yanýltýcý olur. Çünkü seçim öncesinde ortaya çýkan manzara ve Erdoðan’ýn verdiði mesajlar, bu yönde daha köklü bir hamlenin olacaðý beklentisini hayli yükseltmiþ durumda.

Aktör deðiþiminin yaný sýra, dýþ politikadan ekonomiye kadar belki de çok radikal bazý hamlelerin olacaðýný da öngörmek mümkün. Memleketimiz okur yazarlarý arasýnda pek fazla itibar görmese de, ABD ve Rusya arasýnda giderek artan bilek güreþinin, galiba en fazla ilgilendirdiði bölgede yaþýyoruz.

Rusya, son yýllarda gerek eski Sovyet coðrafyasýnda, gerekse en azýndan geçmiþte zihin kodlarýna dokunduðu ülkelerde hayli ciddi kazanýmlar elde etti. Ukrayna-Kýrým hattýnda yaþananlardan Suriye’ye kadar geniþ bir alanda kararlý adýmlar attý. Beklentilerin aksine de bu alanlarda varlýðýný ve gücünü koruyacak gibi görünüyor.

***

Soru þu aslýnda: Türkiye, ABD ve Rusya’nýn bu yeni güç kavgasýnda nerede duracak. Bu duruþ, ayný zamanda dýþ politikanýn yeni kodlarýný þekillendirecek.

Yakýn tarih, Türkiye’nin bu iki büyük güç arasýndaki çatýþma ya da rekabette oynadýðý role dair pekçok ipucu verebilir. Ancak bugünü farklý kýlan Ankara’nýn terazideki aðýrlýðýnýn geçmiþle kýyaslanmayacak ölçüde fazla olmasý.

Amerikan yönetiminden seçim sonrasý gelen ‘Biz Türkiye ile her konuda anlaþmak zorunda deðiliz, ama pek çok ortaklýðýmýz’ var mealindeki açýklamayla, Erdoðan’ý seçim sonrasýnda ilk tebrik eden liderin Putin olmasý üzerinde durmaya deðer.

Türkiye artýk edilgen bir denge unsuru olarak deðil, etkin bir denge ortaðý olarak sahnede yer alacak. Ýçerideki bunca hengameye, gürültüye ve de operasyona raðmen Tayyip Erdoðan’ýn siyaseti düzenleme konusunda seçmenden bir kez daha vize almasýnýn asýl nedeni bu.

Burada iç dengelere takýlýp kalmayan, bölgeyi, hatta belli sorunlar ve baþlýklar üzerinden küresel ölçeði dikkate alan her bakýþ açýsý, Türkiye’nin müzakere sürecini devam ettirebilmesinin olmazsa olmaz olduðunu görecektir.

Nitekim seçim sürecinde bir parça yolsuzluk iddialarýnýn gerisinde kalsa bile, Erdoðan’ýn Kürtlere gizli vaatlerde bulunduðuna dair propaganda hayli yaygýndý. Ancak týpký 12 Eylül 2010 referandumunda ve týpký 12 Haziran 2011 genel seçimlerinde olduðu gibi millet müzakere sürecinde yola devam edilmesi yönünde bir kez daha desteðini ifade etti.

Ancak bu desteðin kendi içinde bazý endiþeler taþýdýðýný, MHP’nin ciddi oylar aldýðý ya da kazandýðý bazý bölgelerde görebilmek mümkün. Adana ve Mersin çok önemli iki örnek olarak incelenmeli. 

***

Türkiye’nin siyaseten kararlý olmasý ve ayný zamanda yönetmesi gereken sorunlarýna daha pek çok baþlýk eklenebilir. Ancak müzakere konusuna özel bir baþlýk açmamýzýn nedeni, burada alýnacak sonuçlarýn Türkiye’nin bölgedeki gücünü kat kat artýracaðýný öngörmemiz.

Siyasi sýnýrlarýmýzda yaþayan Kürtlerin, yerel seçimlerde aldýðý sonuçlarý ‘haritalar’ üzerinden okuyanlarýn, nedense siyasi sýnýrlarýmýzýn hemen ötesine bakmak bir türlü akýllarýna gelmiyor.

Oysa tarih, oysa coðrafya bize baþka bir gelecekten, siyasi sýnýrlarýmýzý aþan bir etkinlik alanýndan bahsediyor. Bunu görmemek için bunca inat niye!