2014’te PKK nedir?

Seküler ulus devlet uygulamalarý; Türk modernleþmesinin ve devletin uygulamalarýnýn yalnýzca akýl almaz maðduriyetler, kan ve gözyaþý ortaya çýkarmasýna neden olmadý. Ayný zamanda, farklý maðduriyetler birçok siyasi hareketin geliþim, olgunlaþma ve sofistikasyon düzeyini doðrudan belirledi. Bu durum, ayný anda sað ve sol siyasi hareketlerin büyük bir kýsmý için geçerlidir. Ve bu hareketlerin neredeyse tamamý, Kemalizm’den nasiplerine düþen ‘arýzalarýný’ fazlasýyla aldýlar. Mevcut kýsýr döngüyü kýrabilen ve ardýndan da sürdürülebilir kýlan fazlaca hareket de çýkmadý. Bu yönüyle AK Parti bir istisnayý temsil etmektedir.

 Geçen yüzyýlda inþa edilen kýsýr döngüden kurtulup kurtulamamanýn birçok emaresi olabilir. Lakin basit bir sualle de tespit yapmak mümkün. O sual þu: Geçen yüzyýlda yaptýðýnýzdan ne kadar farklý þeyler yapýyorsunuz? Ya da bidayetinizdeki siyasal, toplumsal ve örgütsel halinizle, bugün arasýnda nasýl bir fark var? Bu sorularý PKK için dile getirdiðimizde oldukça sýkýntýlý bir manzara ortaya çýkýyor.

PKK, daha bidayetinde silahý oldukça bilinçli bir þekilde, kendi ütopyasýnýn peþinde koþmak üzere tercih eden bir hareket. Bu tercihin maliyetinin ne olacaðýný en baþtan gayet iyi bilen bir yapý. Muhtemel maliyetleri sol ütopya içerisinde ne kadar meþrulaþtýrýrsa meþrulaþtýrsýn, kanlý bir sürecin nelere yol açacaðýnýn sonuna kadar farkýnda olarak tercihlerini yaptýlar. Silaha sarýlmanýn beraberinde sadece kanlý bir sürecin önünü açmayacaðýný, ayný zamanda farklý güçlerle de çapraz iliþkiler geliþtireceklerini, nesneleþeceklerini de çok iyi biliyorlardý. Bu güçler bazen bölgesel, kimi zaman küresel, çoðu kez de Türkiye içinden oldu. Zira vesayet rejimi, PKK mazereti ile demokratikleþmeyi rahat yirmi yýl geciktirme lüksüne sahip oldu.

Þimdi sorumuza geri dönersek; gelinen noktada PKK, otuz yýl önce bulunduðu hattan farklý bir çizgi takip etme kabiliyetine ne kadar sahip? 6-8 Ekim manzaralarýný aþacak bir perspektife, siyasal vizyona ne kadar sahip? Otuz yýl önce farklý Kürt gruplarý bastýrmakla meþgul olan, TSK ile savaþ yoluyla toplumda zemin kazanmaya çalýþan bir hareket bugün nerede duruyor?

Bu sorulara isabetli cevaplar bulabilmek için, sadece Çözüm Süreci’nin baþladýðý 2013’ten beri PKK’nýn nerede durduðuna ve ne yaptýðýna bakmak yeterlidir. 30 yýl önce, PKK’nýn bütün terör eylemlerine raðmen, hem vesayet rejiminin metotlarý hem de ulus devlet marazlarýnýn ortaya çýkardýðý ideolojik refleksleri, PKK’ya meþru bir alan inþa etme imkâný saðlýyordu. 2014’te ise gerek yaþanan devasa demokratik dönüþüm gerek ise Kürt Meselesi’nin tabiatýnýn yapýsal olarak baþtan aþaðý deðiþmiþ olmasý, tartýþmasýz yeni bir düzlemin varlýðýna iþaret etmektedir. Hal bu iken, yani kendisi dýþýndaki aktörler, toplumsal ve siyasal yapý, hatta bütün ekosistem dönüþmesine raðmen, PKK, silahlara sarýlarak ‘terör örgütü’ olmaktan baþka bir þey olabilir mi?

Vesayet rejiminin yýllarca ‘çok zekice’ olduðunu düþündüðü ‘terör ile vatandaþý birbirinden ayýrma’ politikasý, akýlsýz olduðu kadar gerçekliði olmayan bir stratejiydi. Sýrf bu sebeple hiçbir karþýlýðý olmadýðý gibi, PKK’ya verilen desteðin ete kemiðe bürünmesini saðlamýþtý. Daðda terörü temizlemeye, ovada ise Kürdü inkâr etmeye çalýþan yaklaþým ne kadar tutarlý idiyse; PKK’nýn bir taraftan sokaklarda terör estirmeye diðer yandan da siyasi parti marifetiyle demokratik siyasetin içerisinde var olmaya çalýþmasý da o kadar tutarlýdýr. Bu cümleler, PKK için son yýllarda sýradan tespitlere dönüþmüþ durumda. Yeni olan durum ise özellikle Çözüm Süreci’yle birlikte, 1980’lere hiç olmadýðý kadar dönen PKK’nýn varlýðýdýr.

Eðer PKK’nýn baþladýðý noktadan ayrýlmama saplantýsý devam ederse, önümüzdeki en büyük badire Çözüm Süreci’nin tamamlanmasýndan ziyade, ‘PKK-HDP çizgisinin rasyonelleþme krizi’ olacak.Bu krizin, daðda kalmýþ aktörler açýsýndan ne siyasi ne de stratejik bir rahatsýzlýk yaratmadýðý ortada. Lakin birkaç milyon kiþinin oy verdiði parti ve hepsinden önemlisi PKK çizgisinde olmayan ama ayný bölgede yaþayan milyonlarca insan açýsýndan ciddi bir mesele olduðu muhakkak. 

2015’e girerken, 1984’te kalmaya çalýþan bir aktörün, çatýþma üzerinden kýsa vadede kendi dünyasýnda nasýl bir kâr hesabý yaparsa yapsýn, geleceðe dair sözü olan bir unsur olarak varlýðýný sürdürmesi mümkün deðil. Bunun ilk emaresi, PKK yakýn tarihinin tersten iþlemesi olacak. Önce Kürt siyasi aktörlerin sayýsý artacak, ardýndan silahlarýn maliyeti en sert þekilde hissedilecek ve eninde sonunda bir iç muhasebe sürecine baþlamak zorunda kalýnacak. Bu kaçýnýlmaz durum, Çözüm Süreci’nde rasyonel bir aktör olmayý tercih ederek yönetilebilir bir sürece dönüþebilir. Aksi bir tercih, Kürt meselesinin PKK ile yer deðiþtirmesi olacak.