2017 zordu ama yolumuz doğruydu

2017 evet zor bir yıldı ama geleceğe umutla bakabilmek için de önemli gelişmelerle doluydu. Benim kayıtlarıma göre üç temel konuda atılan doğru adımlara geleceğe yürüyebiliyor Türkiye. Her başlık Erdoğan’ın doğru liderliğinin veTürkiye’nin kendini nasıl sağalttığının da hikayesidir aslında.

 

Terörle başarılı mücadele

2017’ye günün ilk saatlerinde Reina’da gerçekleşen terör saldırısıyla girmiştik ve bütün yılın böyle geçmesinden de korkmuştuk doğrusu. Ama öyle olmadı şükür. Geçen yıllara oranla çok daha başarılı bir terörle mücadele yürütülebildi Türkiye. Bunda MİT’in, TSK’nın ve Emniyet’in FETÖ’den arındırılmasının payı büyüktür.

ABD’nin 2017’de de PYD-PKK’yı silahlandırılmasına, FETÖ’ye arka çıkmasına rağmen Türkiye’nin tavrı değişmedi, boyun eğmedi. Akılcı ve başarılı sınır içi-ötesi operasyonları da, yerli savunma sanayiini geliştirmek için gösterdiği çaba da takdire şayandı ülkemizin.

FETÖ yargılamalarıda öyle. Fetullahçıların en fazla zaafa uğrattığı alanların başında geliyor yargı. Buna rağmen kriptolar kazınıp atıldılar yargıdan. Yerleri hızla dolduruldu ve yargılamalar yürütülebildi.

FETÖ’nün kendini gizleme taktiklerinden biri olarak tuzakladığı Mor Beyin’in yıl biterken ortaya çıkarılması çok önemliydi. Hem gerçek FETÖ’cülere ulaşmak ve masumları teröristlerden ayırmak, hem de FETÖ’nün her durum için lanet bir başka taktiği-aracı olduğunu unutmamak için.

Hükümeti FETÖ ve PKK ile mücadelede yürüttüğü kararlı siyaset için bilhassa tebrik etmek gerekir. CHP, HDP ve İP’nin farklı gerekçeler, ortak tavırla sulandırmaya ve bir biçimde teröristler için yaşam alanları açmaya çalıştığı her noktada vatandaşla teröristi ayıran ama suçluya müsamaha göstermeyen bir siyaseti yürütebildiği için.

 

İki yapısal dönüşüm

2017 geleceğe dönük asıl büyük dönüşümün yapıldığı yıldı. 16 Nisan referandumu ile Türkiye cumhurbaşkanlığı hükümet sistemini kabul etti ve bunu bir anayasa hükmü olarak kaydetti. Sistemin vesayete yol açan boşluklarını dolduran, siyaseti güçlendiren ve kuvvetler ayrılığı ilkesini gerçek manada hayata geçiren değişiklik için zorlu bir kampanya süreci yaşandı.

Evet” kadar meşru bir cevap olan “Hayır” etrafında oluşan bloklaşma yakın geçmişte ve yakın gelecekte yaşadığımız durumun da yeni bir görüntüsünü oluşturdu. Sorun dememin nedeni Hayır’ı savunan siyasi partilerin ve çevrelerin ne yazık ki, aralarına sızan terör unsurlarına tepkisiz kalmalarından. FETÖ-PKK’nın networkünden faydalanmak istemelerinden, taşeronların arkalarındaki gücün kırptığı göze kanmalarından. Bu sorunlu durum 2018’e ve 2019’a da devretmiş vaziyette.

Diğer yapısal dönüşüm, 10 milyona yaklaşan üye sayısıyla Türkiye’nin en büyük partisi olan ve 15 yıldır iktidarda bulunan AK Parti’nin kendi içinde gerçekleştirmekte olduğu yenilenme çabasıdır. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın değişen anayasanın hükmü gereği partisinin başına dönmesiyle başlayan sağaltım süreci, Türkiye’nin geleceğine dönük en sağlıklı atılımdır ve bana göre 2017’nin en önemli olaylarından biridir.

 

Çoklu dış politik açılım

2010 sonrası başlayan, 2012’de açıkça bir saldırıya dönüşen konjonktürde Türkiye kendisi ve bölge halkları lehine ilkeli bir siyaset güttü. Demokrasiyi önceleyen, dinler-mezhepler üstü bir bakış açısını takip eden, bölgedeki sorunların bölge devletlerinin çözmesi gerektiğini vurgulayan.

Ama ABD’nin Suriye’de sergilediği tutarsızlığın ve hegemon devlet boşluğunun yarattığı türbülanstan Türkiye de etkilendi. 2013’te alınan tedbirlere rağmen 2015 sonrası netleşen, 15 Temmuz 2016’da tüm çıplaklığıyla görülen fotoğraf doğrudan beka tehdidi içerdiği için 2017’de devlet, bin yıllık devlet geleneğini ve becerisini konuşturdu. Askeri-siyasi gücün ve diplomasinin imkanları sayesinde sadece oyun bozan değil oyun da kurabilen bir ülke olarak tamamladı yılı Türkiye. Astana sürecinde, Katar krizinde, Kuzey Irak bağımsızlık referandumunda ve son olarak Kudüs kararında işlerin başkalarının değil Türkiye’nin dediği gibi olması bunun tartışma götürmez delili.