2019'a Günler Var, Yeni Yýla Hazýrlýk Antremanlarý -1

Bazý kelimeler tek baþýna saatlerce düþünülmeye deðerdir.

 

Ýþte bir tanesi: “Yalýn

 

Ne demektir yalýn?

 

TDK diyor ki; “Karýþýk, karmaþýk olmayan, kolay anlaþýlan, gösteriþsiz, süssüz, sade.”

 

Yalýn’dan çýkýp önce “yalýnýz”, sonra da “yalnýz” türetilmiþ.

 

Yalnýz” kelimesini de þöyle açýklýyor sözlük:

 

“Yanýnda baþkalarý bulunmayan, tek baþýna olan.”

 

O hep kaçtýðýmýz “yalnýzlýk” derinlere inildiðinde pek de korkutucu deðildir belki de.

 

Yalnýzlýðý yoksunluk olarak kodluyor zihnimiz.

 

Oysa yalýnlaþtýrýlmýþ, sadeleþtirilmiþ bir hayatta tek baþýna olabilmek, durabilmek ve kalabilmek kýymetli bir özellik deðil mi?

 

Neden “yalnýz” kalmak istemiyoruz? Etrafýmýzda “öylesine” birilerinin olmasý kýymetli bir yalnýzlýktan neden daha iyi geliyor?

 

Tek baþýna yaþayanlardan ya da günün belli saatlerinde evde yalnýz olanlardan çok duyarsýnýz, “Eve gelir gelmez televizyonu açarým, ses olsun, yalnýz kalmayayým diye..”

 

Tek baþýmýza geldiðimiz ve tek baþýmýza geri döneceðimiz bir hayatta bu kadar “birileri” meraklýsý olmak niye?

 

Çokluk, kalabalýk, yýðýnla insan demek mutlu, mesut ve yalnýzlýktan kurtulmuþ insan demek deðil.

 

Çokluðu, kalabalýðý isteme sebebimiz de zaten kendimize kýzgýn veya kýrgýn oluþumuz. Yahut da epeyce zaman önce muhabbeti kesmiþ oluþumuz.

 

Kendimizde bulamadýðýmýzý kalabalýklada aramak niye?

 

Beklediðimiz güzel sözleri duyamamayý gürültüyle bastýrmaya çalýþmak niye?

 

Kendimizi bu kadar sevmeyiþimiz niye?

 

Yalýn deðiliz, sade deðiliz, yalnýz deðiliz ama sanal kalabalýklarla mutlu da deðiliz.

 

Özümüze dönmemiz gerek ama yolu çoktan kaybetmiþ pek çoðumuz.

 

Hani kendisiyle konuþana deli derler ya, boþuna deðil.

 

Ýnsanlar uzaklaþsýn kendinden, konuþmasýn, irtibatý selamý sabahý ve de merhabayý kessin diye.

 

Tek çare kendimizle konuþmakta.

 

Kendimizi sevmeye çalýþmakta.

 

Kusurlarýyla, sadeliðiyle, yalýnlýðýyla.

 

Allý-pullu, simli, dekor gibi süslenmiþ ama aslý karton olan kalabalýklarýn deðil kendinin peþinden koþmakta.

 

O boþ, kuru kalabalýklardan kurtulduktan, özümüzle mutlu olmayý baþardýktan sonra yeniden inþa edeceðiz çevremizi.

 

Zamanýnda, vaktin birinde, develer tellal iken sýrf yolumuz bir kez kesiþti diye, ayný okulda okuduk, ayný iþyerinde çalýþtýk ya da ayný mahallede büyüdük diye “bir” olamadýðýmýz insanlarý elemiþ olacaðýz. Temize çekeceðiz çevremizi.

 

Damýtýlmýþ, gönül gözüyle iðne oyasý iþler gibi iþlenmiþ, özümüze benzeyen bir çevre olana dek.

 

Ýþte 2019 tam da bütün bunlarý yaparak baþlamalýk bir yýl gibi geliyor, son birkaç gün öyle gösteriyor onu.

 

2019’dan bir þeyler bekleyerek deðil, 2019’a bir þeyleri deðiþtirerek girmenin sonuç getireceði aþikâr.

 

Neticede geçmiþ yýllardan antremanlýyýz hepimiz.

 

31 Aralýk’a kadar 2019’a hazýrlýk yazýlarýna devam edeceðim.

 

Takipte kalýnýz.