2023 Cumhuriyet'in 100'üncü yýldönümü.
2053 Ýstanbul'un Fethi'nin 600'üncü yýldönümü.
2071 Malazgirt Zaferi'nin 1000'inci yýldönümü.
Milletimizin hayatýndaüç büyük dönüm noktasý.
Cumhuriyet, varlýðýný koruyamadýðýmýz Yüce Osmanlý Devleti'nin (Devlet-i âliye-i Osmaniye'nin) enkazý içinden millet mücadelesinin çýkardýðý yeni devletin niteliðinin adý. Yýkýlýþtan sonra yeni bir hayat týrmanýþý.
Ýstanbul'un Fethi, milletimizin Batý'ya doðru deðer taþýma misyonu içinde yürüyüþünün büyük hamlesi. Çað deðiþtiren hamle. Büyük hesaplaþmanýn büyük duraklarýndan birisi.
Malazgirt Zaferi, Anadolu'nun kapýsýný ebediyen milletimize açan büyük hamle. Ýstanbul'un Fethi'ne doðru yürüyüþün en büyük adýmý.
Bu üç tarih, referandum sürecinde pek çok mesajýn yanýnda meydanlarda yankýlanýyor.
“Bu hedeflere doðru yürüme iradesi”ni yansýtýyor.
2023'te “Milli Mücadele'nin hedefleri”ne yaslanan yeni bir hedefi yakalayacaðýz.
2053, yüreklerde yaþayan Fetih idealini yüzyýllara taþýmayý sembolize ediyor. Ve...
2071, Anadolu'yu, 1000 yýllýk bir mirasýn zenginleþtirmesi ile yeni çaðlarda sýrtýmýzý dayayacak bir medeniyet birikimi halinde hayata taþýmayý ifade ediyor.
Bunlar, bir irade beyaný olarak þüphesiz çok önemli ufuklar.
Bir siyasi yürüyüþün böylesi vizyonlarý taþýyor olmasý son derece önemli.
***
Geçtiðimiz hafta Perþembe günü, Bolu- Abant Ýzzet Baysal Üniversitesi'nde“Türkiye'nin geleceðini inþa meselesi” baþlýklý bir sohbetim oldu. Seçkin bir dinleyici ile buluþtum.
Ben bu konuyu, memleketimizin pek çok yerinde öðrencilerin, eðiticilerin ve halkýmýzýn huzurunda gündeme getirdim.
Türkiye'nin geleceðini inþa meselesi, bir baþka boyutta, dünyanýn - insanlýðýn geleceði ile ilgili bir tasarýmda bulunmak anlamýna geliyor.
Bunu diyelim Amerika da gündemine alabilir, Avrupa da ya da liberal düþünce de, sosyalist ya da þu veya bu dini aidiyet de. Þüphesiz Ýslam da. Ben “Türkiye'nin geleceðini inþa” konusunu tahlil ederken, bunun Ýslam'ýn evrensel - cihanþümul mesajý ile de baðlantýsý bulunduðunu ifade ediyorum. Kuþkusuz Türkiye'nin yürüyüþü, akraba coðrafyayý da (kalb coðrafyasýný mý demeliyim?) yakýndan ilgilendiriyor.
Konunun hiç þüphesiz Türkiye'nin ve Ýslam dünyasýnýn Osmanlý'nýn çözülüþ sürecinden beri yakamýzý býrakmayan kaht-ý rical - Adam kýtlýðý meselesi ile, insan sermayemizin yeterli kalitede olup olmamasý ile, birim insanýmýzýn “özgül aðýrlýðý”nýn hangi kýratta olduðu ile yakýn alakasý var. Ve buradan yola çýkýnca hiç kuþkusuz “Eðitim sorunu” ile yakýn alakasý var.
Burada sorun þu:
Önümüze böyle hedefler koymak ve onu meydanlarda halkla paylaþmak heyecan verici bir þey. Ancak bu hedeflere yürümek çetin bir yolculuðu göze almayý gerektiriyor.
1923 bir yýkýlýþýn içinden dipdiri çýkýþýn tarihi. Onun yanýna Anadolu'nun fethini, onun yanýna da çað deðiþiminin kapýsýný aralayan ama ayný zamanda bir büyük hesaplaþmanýn fitilini ateþleyen 1453'ü koyacaksýnýz.
Ýþ, bir heyecaný besleyen malzemelere dönüþtürme noktasýnda mý kalacak, bu tarihler, kendi insanýnýn, özellikle yarýnlara doðru kendini yetiþtirerek yürüyen genç nesillerin yüreðine “Bak, yüreðini bilersen böyle týrmanýþlarla buluþursun. Bak, bir zamanlar biz de millet hem nasýl milletmiþiz, gelmiþiz dünyaya insanlýk nedir öðretmiþiz. Bu büyük hamleleri gerçekleþtiren insanlarýn yüreklerinin özgül aðýrlýðýný sen de kuþanabilirsin” gibi bir týrmanma þeridi koyma ve bunu saðlayacak eðitim ortamýný saðlama noktasýna mý evrilecek?
Aslýnda bunda “milli ve evrensel bir hedef” olarak ülkenin bütün siyasi kadrolarýnýn buluþmasý gerekiyor. Ülkenin istisnasýz bütün çocuklarýnýn bu heyecanda buluþmasý gerekiyor. Ve bir tek çocuðumuzun eleðin altýna düþmesine fýrsat vermeyecek bir sorumluluðun ülkeyi yöneten herkesin yüreðini sarmasý gerekiyor.