‘2023 doktrini’ yazılırken sizler de katılın...

2012 yılında konuyu açmış ve aldığım geri dönüşleri kamuoyu ile paylaşmıştım... Bugün yeni bir platformda, o gün sorduğum soruyu soruyorum; TÜRKİYE’yi 2023 yılına taşıyacak “doktrin” neleri içermeli?

Sevgili dostlar, 2011’den bugüne gelişen dinamikleri de ekleyerek düşüncelerimizi sizlere aktaracağım ama asıl olanın sizden gelenler olduğunu bilerek şu çağrıyı yapıyorum; benimle paylaşın, ben de elimdeki imkanlar ile kamuoyuna aktarayım...

Düşündüklerime gelince... Bazılarını daha önce de paylaştığım bir özet...

1. “Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmak” kavramı yeniden tanımlanmalı. “2023 doktrini” Türk devletini-milletini, yaratılan korkularından kurtarırken, kendi vatandaşını “tehdit” olarak tanımlayan Devlet dinamiğinden eser kalmamalı! Doktrin, “etnik çeşitlilik” gibi tehdit algılamalarının-zorlama-korkuların aslında “zenginlik-fırsat” olduğunu ortaya koyan bir temele oturmalı.

2. Birleşik-Bütünleşmiş bir yapı hedeflenmeli : Türkiye’de sorun yarattığı düşünülen “etnisite” doğru tanımlanır ve “vatandaş olma” kavramı içinde doğru sentez edilebilirse, “etnik çeşitliliğin” bir zaaf değil “birleşik-bütünleşmiş” daha büyük bir yapıya geçiş fırsatı olduğu kavranabilir. Yeni doktrin bu özü içermeli ve vatandaşa hissettirmeli.

3. “Tek kimlikli-çok kültürlü” yeni ulusal etiketimiz tanımlanmalı ve bu topraklardaki herkesi içine alacak şekilde yapılanmalı!

4. Türkiye’nin yönü net olarak belirtilmeli: 2023 doktrini “Avrupa Birliği” sanal algılamasına son verirken, Türkiye YENİ DÜNYA DÜZENİ içinde konumlandırılmalı. “Amerika, Türkiye, Çin” ve periferileri olmak üzere üç “yeni merkez” oluştuğunu analiz ederek yön çizilirken, Rusya’nın durumu ve tercihi dikkatle izlenmeli.

5. MUTLAKA AMA MUTLAKA enerji politikamız 2023 hedefi doğrultusunda yeniden yapılandırılmalı. Türkiye’den geçecek yeni gaz-petrol hatları planlanırken, Azeri bölgesinde çıkan tüm gazı kontrol edecek şekilde anlaşmalar yapılmalı.

6. Maden politikamız yeniden yazılmalı. Şahısların madenleri çıkarması yerine, Türkiye’nin bütün yeraltı kaynakları TPAO’ya devredilerek, oluşan şirketin hisseleri halka arz edilmeli.

7. Sektörel düzenlemeler tanımlanmalı. Savunma, bankacılık-finans-sermaye piyasaları, enerji, telekomünikasyon, medya sektörleri YENİ DOKTRİN kapsamında yeniden yapılandırılmalı.

8. Bölgesel sermaye akışları için “düzenleyen” konumuna gelinmeli. Çevre ülkelere burada yatırım yapma imkânını sağlayacak düzenlemeler hayata geçirilmeli.

9. Rusya, İran, Suriye, Gürcistan, Azerbaycan, Kuzey Irak ve diğer komşu ülkelerle sınırların kalktığı tek bankacılık sistemi geliştirilmeli.

10. Yeni bir “sermaye piyasası anlayışı” tanımlanmalı. Türkiye bugün makro ekonomide başarılı olduğu kadar “sermaye piyasası araçlarını” kullanmada da bir o kadar başarısız. “Avrasya Menkul Değerler Borsası” mutlaka hayata geçirilmeli ve “periferik bölge şirketleri” bu borsada işlem görmeli.

11. Enerji fiyatlama merkezi Türkiye olmalı. Bölge ülkelerinin doğal kaynaklarını fiyatlayacak borsalar Türkiye’de kurulmalı ve “küresel enerji kartelleri” devre dışı bırakılarak Rusya’nın da işbirliğiyle bölgede yeni “bir potansiyel” planlanmalı.

12. Savunma Endüstrisi stratejisi yeniden yazılmalı. Devlete ait olan savunma şirketleri “tek çatı altında” toplanarak oluşan “HOLDİNG’in hisseleri” Türk ve yabancı yatırımcılara % 49’u geçmeyecek şekilde satılmalı. Yaratılacak kaynakla “askeri-endüstriyel” yapımız yenilenmeli ve özellikle “operasyonel kabiliyetimiz” tamamen bağımsız bir hal almalı.

13. Eğitim politikaları yeniden oluşturulmalı. “4+4+4” iyi bir başlangıç olmakla birlikte bugün dağınık görünen sistem ele alınıp hedefler doğrultusundan tasarlanmalı. Avrupa Birliği’nin Türkiye’ye zorla uygulattırmaya çalıştığı bize uymayan eğitim politikaları yerine “bölgesel bir ortak eğitim” politikası geliştirilmeli ve “Türkiye merkezli eğitim kurumu” konseptinin çekirdeği oluşturulmalı.

14. Türk yazılım politikası güçlendirilmeli: Türkiye bölgede “yazılımın” merkezi olmalı. Pardus ve diğerlerinin kullanılması ve geliştirilmesi sağlanmalı, kullanılacak “donanım” Türkiye’de üretilmeli. Fatih Projesi iyi bir ilk adım.

15. Tarım politikamız Avrupa ipoteğinden kurtarılarak yeniden yazılmalı ve 2023 sonrasında Dünya genelinde yaşanacak “su ve gıda” savaşları öngörüsü dikkate alınmalı.

Sevgili dostlar, Türkiye’ye 100 yılda bir “lider geliyor ve bu topraklar 100 yılda bir yeni bir doktrin yazıyor...1900 başından itibaren yazmaya başladığımız doktrini 1923’te taçlandırdık... Şimdi 2000 başında başladığımız doktrini yazıyoruz ve 2023’te taçlandıracağız...Türkiye “yeni dünya düzeni içinde yeni bir Türkiye olmaya” hızla ilerliyor... Sizler de bu doktrini yazmaya katılın, katılın ki; sizin de eserde bir katkınız olsun...

Not : Bana bu sayfada gördüğünüz mail adresimden veya yigitbulutt twitter hesabımdan ulaşabilirisiniz...