2023'te Türkiye'yi ''silahsýz bir 15 Temmuz'' bekliyor...

"Elçi"ler, iki ülke arasýndaki iliþkileri geliþtirmekle görevlidir ama "Batýlý elçiler" daima birer Haçlý þövalyesi gibi davranmýþlardýr. Özellikle vekalet yöntemli Haçlý Seferlerinin baþlamasýyla birlikte, içimizdeki devþirmeleriyle omuz omuza entrikalar düzenlemiþlerdir.

En bariz örnekleri de vesayet yönteminin üstadý olan Ýngiltere'nin elçileri sergilemiþtir. (10'larýn arasýnda Ýngiliz büyükelçisinin bulunmamasý kimseyi yanýltmamalý, çok daha derin bir anlam aranmalýdýr.) Mesela Ýngiliz Sefiri Lord Canning, Londra mason localarýnda bizzat yetiþtirdiði Reþid Paþa için Sultan Abdülmecid Han'a, "Reþid Paþa'yý Sadrazam yaparsanýz Ýngiltere ile problem yaþamazsýnýz" demiþ ve dönemin Osman Kavala'sý için verilen bu sinsi ültimatom hedefine ulaþmýþtýr. (Ýçten Dýþtan Entrikalar, KTBkitap, s. 173)

3 Þubat 1932 günü ezan yasaðýnýn baþlatýldýðý Ayasofya Camii'nin üst katýnda toplanan Avrupalý büyükelçiler de yine Ýslamiyet'e karþý kazandýklarý zaferi izliyorlardý.

DERTLERÝ KAVALA DEÐÝLDÝ, ANLAMADINIZ MI?

Batýlý 10 elçinin son operasyonu yöntem ve hedef itibariyle öncekilerden farklýdýr.

Mesele asla Kavala'nýn serbest býrakýlmasý deðildir. Bu entrika ustalarý, "Derhal serbest býrakýn" þeklindeki bir cinnete, Türkiye'nin "Peki" demeyeceðini çok iyi biliyorlardý. Ayrýca bu talimat(!) nasýl tezahür edecekti? Devlet, 13. Aðýr Ceza Mahkemesi yargýcýna "Amerika böyle istiyor, Kavala'yý berat ettirin" mi diyecekti?

Tam aksine, bu müstemleke muamelesinin nasýl bir sonuç doðuracaðýný çok iyi bilen Amerika, iþe yaramaz hale gelen Kavala'yý, yeni operasyonun mühimmatý olarak kullanmýþtýr. Nitekim Kavala'nýn kirli çamaþýrlarý, Batýlý patronlarý sayesinde hiç olmadýðý kadar ortaya saçýlmýþtýr.

KAVALA AÇIKLAMASI, BÝDEN TARZI "DIÞ ÝLÝÞKÝ"DÝR!

10'larýn "þövalye" olarak kullanýldýðý bu Haçlý saldýrý, New York Times'ýn da doðruladýðý gibi ABD Baþkaný Biden'ýn talimatýyla yapýlmýþtýr. Zira Biden "dýþ iliþkiler"i, diðer devletlerin "iç dinamikleri" üzerinden yürüten bir operasyoncudur. Nitekim 1980'de Baþbakan Demirel ve ana muhalefet lideri Ecevit ile görüþen Dýþiþleri Bakaný Christopher, üslerin tekrar açýlmasýný baþaramayýnca, 12 Eylül'den kýsa süre önce Ankara'ya gelen ABD Dýþ Ýliþkiler Komisyonu Baþkaný Joe Biden, Genelkurmay Baþkaný Kenan Evren ile görüþerek meseleyi çözmüþtü! (Kýlýçdaroðlu biliyor mu bilmiyorum ama o dönemde Ecevit, Demirel ile yaþadýklarý çok derin Güneþ Motel krizine raðmen bu ulusal meselede hükümetin yanýnda tavýr almýþtý.)

Ýþte bu Biden "Erdoðan'ý, Türkiye'deki muhalefet ile birlikte devirme" sürecini Kavala açýklamasýyla baþlatmýþtýr.

Bu teþebbüsü, Batý'nýn "intihar dalýþý" olarak deðerlendirmek de mümkündür.

Çünkü Türkiye'de vesayet sisteminin çöpe atýlmasýyla birlikte Batýlý emperyalistler, içeriden operasyon kabiliyetlerini tamamen kaybetmiþlerdir. Yani yüzyýllardýr kullandýklarý uzaktan kumanda cihazlarýnýn, 2018'den bu yana çalýþmaz hale gelmesiyle çýlgýna dönmüþlerdir.

367 gibi bir garabetle iktidara çelme takan bir parlamento veya kritik iddianameleri hazýrlarken CIA'ya danýþan Zekeriya Öz'lerin yürüttüðü baðýmsýz(!) yargý olsaydý bu büyükelçilerin meydana dökülmesine hiç gerek kalmayacaktý. Batýlý emperyalistler yine devletin farklý kademelerine, farklý yöntemlerle etki ederek sömürü hedeflerine ulaþacaklardý.

ABD'NÝN HEDEFÝ: MUHALEFET ÝLE ELELE "VESAYET SÝSTEMÝ"NE...

O halde kapýsýný penceresini vesayete karþý sýmsýký kapatan Cumhurbaþkanlýðý sistemi deðiþmelidir! Yani 2023 seçimlerini mutlaka, vesayet sistemine dönüþ sözü verenler kazanmalýdýr!

Vesayetçi Türkiye'yi arayan Biden öncülüðündeki küresel sömürgecilerle ucuz yolla iktidar arayan Kýlýçdaroðlu öncülüðündeki kifayetsiz siyasetçilerin oluþturduðu ittifak, ortak düþmanlarý olan Erdoðan'dan kurtulmak için daha nice içli-dýþlý entrikalara baþvuracaktýr.

Anlayacaðýnýz Batýlýlarýn, son küstahlýklarýndan geri adým atmalarý kimseyi yanýltmasýn. Biden'in de açýkça ilan ettiði gibi; Türkiye'yi 2023'te "silahsýz bir 15 Temmuz" teþebbüsü bekliyor. Bu ülkeyi önemseyen herkes buna hazýr olmalýdýr. Ve maalesef "parlamenter sistem"ciler de aynen "meþrutiyetçi Ýttihatçýlar" gibi emperyalist Amerika'nýn saflarýnda olacak.