24 Haziran neyin seçimi?

Türkiye son 10 yýlda 10 seçim yaptý, tüm siyasi krizlerini sandýkta çözmesini bildi. Ak Parti'ye Cumhurbaþkaný seçtirilmediði, partinin laikliðe karþý odak olmak gerekçesiyle kapatýlmaya çalýþýldýðý dönemde de bu böyle oldu, Gezi kalkýþmasý ile baþlayan yeni süreçte de. Gezi ile baþlayan, 17-25 Aralýk ile devam eden kriz, 30 Mart yerel seçimleri ve 10 Aðustos Cumhurbaþkanlýðý seçimleri ile aþýldý. FETÖ'nün ve bugün FETÖ tezgahý olduðu daha net anlaþýlan Gezi konsorsiyumunun sandýk dýþý yollarla hükümet devirme giriþimi, en baþta siyasi liderliðin tavizsiz duruþu ve bundan güç alarak sandýkta iradesini ortaya koyan halkýn demokrasiye güveniyle bertaraf edildi. 

2013'ten bu yana yaþananlarý alt alta sýraladýðýmýzda her krize sandýðýn çare olduðunu ve bu sürecin demokrasiye olan güveni perçinlediðini görüyoruz. Oysa krizler demokrasinin de aþýndýðý dönemlerdir ve bu biraz da iþin doðasý gereði böyledir. 

Muhalefetin çokça diline doladýðý OHAL meselesi bile Türkiye'de vatandaþýn hayatýna dokunmadan icra edilebilmiþ ve dahasý hükümet "Seçimden sonra ilk iþimiz OHAL'i kaldýrmak" diyerek muhalefetin elinden de bu propaganda malzemesini almayý bilmiþtir. 

Kaldý ki zaten iktidarýný devam ettirmek isteyen hiçbir siyasi erk, halka olumsuz yansýyan ve dolayýsýyla kendisi için maliyet üreten bir uygulamayý keyfi olarak devam ettirmek istemez. Çünkü bu siyasetin doðasýna aykýrýdýr. Hatta geniþ halk kitlelerini ilgilendiren ve elzem olduðu düþünülen bazý siyasi kararlar, siyasetin doðasýndaki ‘popülizm’ dolayýsýyla kolay kolay alýnamaz. 

*** 

7 Haziran seçimlerinde yüzde 41 oy almasýna raðmen AK Parti'nin tek baþýna hükümet kuracak sandalye sayýsýna eriþememesini PKK, hepimizin bildiði gibi, hendek terörü için fýrsat olarak gördü. Devletin içindeki FETÖ unsurlarýnýn yarattýðý istihbari zaaf ve PKK'ya verdiði destek sebebiyle Türkiye bu dönemde adeta teröre teslim olmaya zorlandý. Bu karanlýk geçitten yine sandýkla çýktý Türkiye. 

1 Kasým'da millet güçlü bir irade ortaya koydu. Bu, hem FETÖ hem de PKK ile mücadelede halkýn hükümete "sonuna kadar gidin" mesajýydý ayný zamanda. 

15 Temmuz darbe giriþimi, terör unsurlarýnýn devletin þiddet kullanma tekelini kendine yontarak gerçekleþtirdiði ölümcül bir hamleydi. Son umut diye bakýyorlardý 15 Temmuz'a. Darbe gerçekleþmiþ olsaydý, Akþener'in deyiþiyle "15'inden sonra iþler deðiþecek"ti. Milletin vereceði reaksiyonu hesap edemediler fakat. 15'inden sonra iþler FETÖ için deðiþti... 

*** 

Seçime çok az bir zaman kaldý. Muhalefet partilerinin FETÖ'nün adýný anmamasý, terör ile mücadele konusunda seçmenin önüne güven telkin eden bir söylemle çýkmamasý seçim sonucunu belirleyecek temel etmen olacak kanýmca. 

Avrupa tarzý siyasetine özenen, Türkiye'den de Macron çýkarmaya heves eden bir akým var; CHP'sinden SP'sine muhalefetin tüm adaylarýný pençesine almýþ durumda. Zannediyorlar ki kendini dünya vatandaþý olarak niteleyen, ülke menfaatleri pek de umurunda olmayan, mevcuda karþý býkkýnlýk hisseden x, y, z kuþaðýna uygun etliye sütlüye dokunmayan hercai siyasetlerle seçim kazanýrýz. Sonra da nasýlsa Avrupalý hamilerimiz elimizden tutar... 

Öyle deðil! Dünyada seçim parametrelerini, sandýk skorlarýný, siyasi partileri-aktörleri ve küresel siyaseti belirleyen eko-feminist, LGBT-Ý duyarlýlýðý olan sözde sosyalist-liberal soslu hareketler deðil. Onlar iþin garnitürü. Her zaman olduðu gibi asýl siyaset, aþaðýda birileri bunlarla eðleþirken yukarýlarda yapýlýyor. 

Yapacaðýmýz seçim o üst ligle ilgili esasýnda. Türkiye'yi oraya taþýyacak mýyýz yoksa önümüzde konulan sahte özgürlük oyunuyla büyük masanýn iktidarýna teslim mi olacaðýz?