25 Eylül referandumu Ankara ve Erbil

Suriye iç savaþýnýn son demleri yaklaþýyor. Artýk oyunun son sahneleri, son final perdeleri olarak açýlýyor. Þu an da fiilen savaþan taraflar, bütün güçleriyle pazarlýk masasýna çökmek için son hazýrlýklarýný yapýyor, son stratejik manevralar ile masada elini daha da kuvvetlendirmek amacýyla hamle üstüne hamle tasarlayýp uyguluyorlar. ABD’nin PYD/YPG öncülüðünde þekillendirdiði Suriye Demokratik Güçleri (SDG) Rakka’nýn neredeyse % 60’ýný DEAÞ’tan temizlemiþ durumda. Rakka ve Deyr el Zor ayný güçler tarafýndan ele geçirilirse, ABD ve müttefiklerinin masaya herkesten daha güçlü biçimde oturacaklarý kesin.

ABD’nin Suriye’yi bir karpuz gibi ikiye bölmesi, ancak Fýrat üzerinden Deyr el Zor’u ele geçirmesi ve geniþ doðalgaz ve petrol sahalarýna sahip olan bu coðrafyaya konuþlanmasý gerekecek. ABD, bütün güçleriyle bu stratejiyi hayata geçirmek için büyük çaba sarf ediyor ve anlaþýlan o ki, Rusya, Suriye Ordusu, Ýran ve Irak’ýn da aralarýnda olduðu rakiplerinin bir adým önünde. Üstelik bu güçleri ekarte etmek için her yolu da deniyor…

ABD’nin bu hamlelerine karþýlýk olarak Rusya, özellikle Astana sürecinden maksimum düzeyden faydalanarak, müttefiki olan Suriye Ordusu’nun elini güçlendirmek için, çok ince taktikler geliþtirip, hedeflediði amaçlarýnýn bir kýsmýna ulaþma baþarýsý gösterdi.

Rusya’nýn Astana süreci çerçevesinde ABD ile anlaþarak Süveyde, Dera ve Kuneytra’yý kapsayan güney cephesinde çatýþmasýzlýk bölgesi kurmasý, ayný stratejiyi Þam, Hama-Humus kýrsalý ve Ýdlib’de hayata geçirme çabalarý Suriye ordusunun doðu cephesine yönelmesine imkân verdi.. Son olarak 6 Aðustos’ta Palmira-Deyr el Zor yolu üzerindeki Sukhna’nýn alýnmasýyla DEAÞ’a karþý harekâtýn önündeki en önemli bariyer yýkýldý. Suriye Ordusu Deyr el Zor’a kadar 100 kilometrelik mesafede konuþlanmýþ durumda.

Ýran, Irak ordusu ve Haþdi El Þabi kuvvetlerini organize ederek Musul’dan sonra, Irak ve Suriye’yi birbirine baðlayan sýnýr kapýsýna dayanmýþ durumda.

Ýran’ýn organize ettiði Irak güçleri, iki koldan El Kaim’e doðru ilerliyor: Doðudan Fýrat üzerinde Hadise’yi geçip epey yaklaþtýlar. Kuzeyde ise Musul’dan sonra güneye yay çizerek aþaðýya iniyorlar. ABD ise Suriye ve Irak güçlerinin sýnýrda buluþmasýný istemiyor.

Suriye’de son durum bu ve Türkiye bu geliþmelerin faal bir aktörü deðil. Suriye’de bütün bunlar yaþanýrken, bu geliþmeleri dengeleyebilecek ve Türkiye’yi Suriye’de tekrar masaya oturtacak bir güzel haber ajanslara düþtü. Basnews’in haberine göre  ‘’ Kürdistan Bölgesi ile Türkiye arasýnda yeni ekonomik anlaþmalarýn imzalandýðý belirtildi. Kürdistan Planlama Bakaný Ali Sýndî ve beraberindeki heyet Ankara’da Türkiye Ekonomi Bakaný Nihat Zeybekçi ile bir araya geldi.’’

Tarihin þaþmaz kurallarý her süreçte kendi dinamiklerini sahneye sürerken, hiç kuþku yok ki, belli bir determinizme sýrtýný dayýyor. Tarihte kaçýnýlmaz olan önleme imkaný kalmadýðýnda tarih; bir fýsýltý biçiminde kulaðýmýza "önleyemediðini dengele" uyarýsýnda bulunur.

Suriye’deki geliþmeleri dengelemenin tek yolu, Kürdistan Bölgesel Yönetimi’yle çok yönlü, çok dengeli ve çok kapsamlý iliþkilerden geçiyor. Ortadoðu coðrafyasýnda, özellikle de Kürtlerin yaþadýðý bölgelerde Mesut Barzani’nin önderliðindeki Kürt hareketi olmadan barýþ ve çözüm mümkün olmaz.

Yakýn Kürt tarihine þöyle bir göz attýðýmýzda bu gerçek olanca çýplaklýðýyla gözümüzün önünde durur. Bu bakýmdan, Suriye’de önemli geliþmeler vuku bulurken, 25 Eylül’de yapýlacak Baðýmsýzlýk Referandum da Türkiye açýsýndan büyük deðer kazanýyor. Türkiye’nin þimdiden Kürdistan Bölgesel Yönetimi’yle geliþtirdiði ekonomik ve ticari iliþkiler hem doðru, hem de içinde geçmekte olduðumuz sürecin ruhuna uygun.