25 Nisan sabahýnda Seddülbahir’de olmak...

Gelibolu’nun öyküsü; bazen Anzak koyundaki çýkarmaya ve ardýndan da Conkbayýrý ile Anafartalar savunmasýna odaklanýr. Bu kez de dikkatimizi yarým adanýn güney cephesine, Seddülbahir’deki çýkarma plajlarýna vermemize ne dersiniz?

Seddülbahir cephesini adeta iki kolunuzu açarak kucaklamak isterseniz; Gelibolu’ya uðradýðýnýzda; Yahya Çavuþ þehitliðinin yakýnýna gelmeniz gerekir. Bu noktada, bir yanýnýz Ege Denizi’ne, diðer yanýnýz da boðazýn giriþine bakar. Yolun hemen saðýnda Ýngiliz anýtýný görmemeniz mümkün deðildir. Hemen Gözcü baba tepesinin üzerinde yükselen bu anýt, otuz metreden daha yüksektir. Anýtýn burada olmasýnýn iki nedeni var; birincisi, Ýngiliz birliklerinin ilk karaya çýktýklarý ve Gelibolu’dan son çekildikleri toprak parçasý olmasý… Ýkincisi ise, gerek deniz ve gerekse kara savaþlarýnda Ýngiliz ordusunda savaþmýþ ve ölmüþ askerlere ve denizcilere adanmýþ olmasý…

Donanma ateþine açýk cephe

Týpký Anzak koyunda olduðu gibi, 24 Nisan gecesi sabaha karþý Seddülbahir’de de beþ ayrý çýkarma plajýna Ýngiliz ve Fransýz birlikleri çýkýyordu. Eðer Ýngiliz anýtýnýn önünde durup; saðýnýza ve solunuza bakarsanýz, bütün bu çýkarma plajlarýný görmeniz mümkündür. Harekât, kesif bir donanma ateþi ile açýldý. Seddülbahir cephesi, düz bir arazi üzerindeydi. Orada bulunduðunuzda sýrtýnýzý denize vererek, kara yönüne bakacak olursanýz, arazinin çok az bir meyille yükselmekte olduðunu görürsünüz. Ve savunma açýsýndan kâbus bir konumdu bu... Çünkü, bütün bölge, donanma ateþine olduðu gibi açýktý Saklanabilecek, korunabilecek pek bir yer yoktu. Bu bakýmdan kuzeydeki Anzak cephesiyle karþýlaþtýrýldýðýnda, savunma çok daha güç bir hâldeydi.

Tek bir cümleyle özetlemek gerekirse; bütün çýkarma birliklerinin ilk gün hedefi, Alçý tepe’yi almaktý. Alçý tepe deyince; sizi Seddülbahir cephesine getirecek olan vasýtanýz muhakkak Alçýtepe’den geçecektir. Ýçinden geçeceðiniz köy, Kirte köyü olup; yörenin en yüksek tepesinin burasý olduðu muhakkak ki, dikkatinizden kaçmayacaktýr.

Morto, Ertuðrul ve Tekke koyuna çýkan kuvvetler, daha sabahýn ilk anýnda, kýyýya ayak basar basmaz, güçlü savunma ateþi altýnda erimeye baþlamýþtý bile… Geride kalanlar da ancak kýyýlarda sindiler. Ýlerleyebilenler, güneþ batarken, ancak Gözcü baba sýrtýný ve bugün hayli restore edilmiþ Ertuðrul tabyasýný ele geçirebilmiþti. Morto koyuna çýkanlar ise; hemen önündeki eski hisarlýk kalesini bir süre sonra ele geçirebildi.

Sürpriz saldýrý baþarýlý oluyor

Pýnariçi koyuna çýkan birlikler için ise, þans bir an olsun güler gibiydi. Bölgenin denize dik inen yarlar dolayýsýyla çýkarmaya elveriþli olmamasý nedeniyle savunma önlemi alýnmamýþtý. Bu noktadan karaya çýkanlar için ilerlemek daha kolaydý. Nitekim hýzla ilerlediler de... Savunma geç kalmýþtý ve sürpriz saldýrý, bu noktada baþarýlý oluyor gibiydi. Pek de zayiat vermeyen Ýngilizler, sarý tepeyi tuttular ve Zýðýndere’ye doðru ilerlediler. Önlerinde Alçý tepe belirmiþti. Öðle saati olmasýna raðmen savunma hâlâ yerini almamýþtý. Akþam olduðunda donanma ateþi kesilince; savunma, karþý saldýrýya geçebildi. Fakat Ýngilizler yerlerini korudular.

Sabah olduðunda ise, donanma ateþi altýnda savunmanýn elinden pek de bir þey gelmiyordu. Fakat Ýngilizler de fena halde yýpranmýþlardý. Takviye alamayýnca, ertesi sabah koyu terk ettiler. 24 Nisan gecesi baþlayan çýkarmanýn tek geri çekilen kuvveti bu oldu. Oysa biraz daha hýzlý hareket edebilselerdi; belki de yýllar sonra askerî tarih kitaplarýnýn yazdýðý gibi, Alçý tepe’yi arkadan kuþatabilecekler ve ilk gün hedefine varýlmasýnda çok önemli katkýda bulunabileceklerdi.

Savunma direniyor

Bu koyun hemen altýnda Ýkiz koyu vardý ve orasý da çýkarma bölgesiydi. Savunma kuvveti azdý; fakat Ýngilizlerin ilerlemesini durdurmayý baþardý. Zaman savunmanýn lehine, saldýrý gücünün ise aleyhine iþleyen bir faktördü. Bir günlük bir savunma direnci; çýkarma planlarýný alt üst etmeye yeterliydi. Boðazýn hemen giriþindeki Tekke koyu da çýkarma plajýydý. Bütün gün süren çarpýþmalardan sonradýr ki, Ýngiliz kuvvetleri, önlerindeki ilk yükseltiyi ele geçirebildiler. 25 Nisan günkü çarpýþmalarýn en þiddetli olduðu yerlerden birisi de burasý oldu. Savunmanýn karþý saldýrýlarý da püskürtüldü.

Belki de kilit taþý…

Eðer Ýngiliz anýtýnda durup da, saðýnýzda ve solunuzda 25 Nisan’ýn erken saatlerinden itibaren þiddetlenen çarpýþmalarý gözünüzün önüne getirdiyseniz; bir baþka önemli çýkarma plajýna doðru yola çýkabiliriz artýk… Ýngiliz anýtýna sýrtýnýzý vererek; Yahya Çavuþ þehitliðine, Ertuðrul tabyasýna; hani þu tek baþýna mahzun kalmýþ eski büyük Krupp topunun yanýna doðru yavaþ yavaþ yürümeye baþlasanýz iyi olur.

Saðýnýzda boðazýn giriþi; solunuzda karaya ayak basan birliklerin sadece birkaç kilometre kadar uzaklýktaki Kirte köyüne doðru ilerlemesini ve savunmanýn gündüz donanmanýn ölümcül ateþi altýndaki direniþini hayal ederek; birkaç yüz metre ilerlerseniz; bu kez de Ertuðrul koyuna gelmiþ olursunuz. Hemen Krupp topunun yanýndan ve onun bulunduðu minik tepenin üzerinden, Ertuðrul koyunun sakinliðini ve duruluðunu seyrederek, nefeslenebilirsiniz de…

Þimdi tepeciðin üzerinden aþaðýya, koya bakabilirsiniz. Çýkarmanýn esas bölgesine geldiniz çünkü… En büyük kuvvetler buraya yýðýlmýþtý. Bugün yazlýk evlerin çoluk çocuk neþeli seslerinin duyulduðu bu bölge; o sabah ölümcül bir alan haline gelmiþti bile… Savunma kuvveti zayýftý; fakat iyi mevzilenmiþti. O sabah kýyýya çýkýp da ölmemiþ ya da yaralanmamýþ pek az Ýngiliz askeri vardýr. Donanma ateþi bile savunmayý yerinden sökememiþti. Yýllar sonra; bugün mavilikler ve yeþillikler arasýnda oynaþan denizin kýyýdan elli metre boyunca kýrmýzýya boyandýðý yazýlacaktýr! Bu, günlerce de devam etmiþti! Bir sonraki sabahýn ilk ýþýklarý ortaya çýktýðýnda; savunmanýn hâlâ pozisyonlarýný koruyabildiði görüldü.

Yýllar sonra harb tarihi kitaplarýnda savunmanýn bu baþarýsý, bütün çýkarma harekâtýnýn baþarýsýzlýðýnýn ana nedenlerinden biri olarak yazýlacaktýr. Savunma, ilk gün direniþiyle, karaya çýkanlarýn bütün harekât planlarýný yerle bir etmiþti. Hiçbir hedefe ulaþýlamamýþtý. Daha da vahim olan nokta; elbette bunu henüz o sýrada bilmiyorlardý ama; bu koyda yitirilen basit bir yirmi dört saatin, bundan sonra bu cephede geçecek olan dokuz aya yakýn bir zaman içinde de telâfi edilemeyecek olmasýydý!

Son çýkarma yeri

Þimdi de vasýtanýza binin ve büyük anýta doðru ilerlemeye baþlayýn lütfen… Saðýnýzda Morto koyunu gördünüz bile… Bu durgun ve minicik koy, son çýkarma plajýydý. Bugün arabanýzýn park yerinin neredeyse hemen önünde duruyor. Büyük anýtýn yanýndan Seddübbahir cephesine, geldiðiniz yöne dönüp bakarsanýz, ayaðýnýzýn altýnda uzanýyor demektir. Beþinci çýkarma plajýný seyrediyorsunuz.

Seddülbahir cephesinin tamamýný gördünüz iþte; evet iþte bu kadar dar bir alan… Þimdi de neredeyse dokuz ay boyunca burada savaþan ve ölen yüz binlerce genci bir kez daha düþünün… Siperlerin her iki yanýný da saygýyla selâmlayýn… Gelibolu’nun her yýl yeniden açan kýr çiçeklerinin hemen altýndalar çünkü…

ASKERLER

“Ben hiç zaman kaybetmeden kýyýya çýktým ve kendimi ilk bulduðum yerin arkasýna attým. Filikamdakilerin dördü dýþýnda hepsi ölmüþtü ve kumlar da tüfekleri bozduðundan, ateþ edemeden yere yatmýþ bekliyorduk. 150 metre ötemizde bir makinalý tüfek, üzerimize ateþ kusarken; bu çýldýrtýcý bir durumdu; ama Tanrýya þükürler olsun ki, oradan kurtulmayý baþardým.”

“Gözlerimizin önündeki manzarayý anlatmak olanaksýzdý. Filikalar, þimdiden hemen hemen birbirlerine yanaþmýþ olarak, kýyýya kadar uzanýyordu ve içleri parçalanmýþ cesetlerle doluydu. Sonucu filika ile kýyý arasýnda cesetlerden bir iskele vardý. Ölülere basmadan kýyýya çýkmak mümkün deðildi ve koyun sularý, kandan kýpkýrmýzý kesilmiþti.”

“Kumsala getirilen çok sayýda yaralý asker vardý ve bu zavallýlarý, hastane gemisine götürecek araç yoktu. Gündüz hava sýcaksa da; gece dondurucuydu. Bu zavallý yaralýlar, orada taþ gibi donmuþ bir halde yatýp, kendilerine yardým edilmesi için yalvarýyorlardý. Aslýnda her þey çok yavaþtý. Doktorlar çok meþguldüler ve biz ilk yardým yapýyorsak da, kanamalarý falan durduramýyorduk. Çok kötüydü. Bizler de duygulu delikanlýlardýk. Yaralýlarýn çýðlýklarý ve inlemeleri karþýsýnda çok hassastýk. Onlarýn inlemeye haklarý vardý. Kendilerine bakan yoktu çünkü…”

“Mevzilerimize yaklaþan Türk saflarýný görebiliyorduk. Olaðanüstü bir cesaretle çarpýþýyorlardý ve ateþimiz karþýsýnda yýkýlan bir safýn yerini alan bir diðeri, bize karþý yürüyor; sað kalanlar, korunmalý bir yerde toplanýp, tekrar üzerimize geliyorlardý. Mevzilerimizde zayýf bir nokta arýyorlarmýþ gibi, saldýrý tüm cephe boyunca sürüyordu. Bu saldýrýlar sýrasýnda bir askerin tüm arkadaþlarýný durdurduktan sonra bize doðru koþmaya devam ettiðini gördüm. Olanca hýzýyla saða sola sekerek koþuyordu. Siperin elli metre yakýnýna kadar geldiðini; sonra da devrildiðini gördüm.”