25 yýl sonra, yeniden katliam yeniden Halepçe

Þam’ýn Þarkýyye- Doðu mahallelerinde gerçekleþen katliamýn görüntüleri bütün dünyaya yayýldýðýnda, Halepçe’yi unutmayanlar, Halepçe’yi hafýzalarýnýn bir köþesine kazýyanlar, bu katliamý ikici Halepçe olarak tanýmlamada hiç tereddüt etmediler.

Dünyada ve bizde medyanýn attýðý manþetler Halepçe’yi hatýrlatýyor, Þam’daki katliamý ikinci Halepçe olarak tanýmlýyordu. Aslýna bakarsanýz gerçek de buydu. Her iki katliamýn failleri benzer bir siyasi gelenekten geliyor ve Ortadoðu’da statükoyu temsil ediyorlardý.

Irak ve Suriye Baas’ý.. Halepçe, bundan 25 yýl önce, Irak’ý 70’li yýllardan 2003 yýlýna kadar yöneten Saddam Hüseyin’in emriyle kana ve acýya bulandý. Baas’ýn ve Esad ailesinin Suriye’deki iktidarý sürüyor. Bu iktidarýn Suriye halkýna maliyeti ise korkunç. Yüz bin ölü, milyonlarca mülteci, harabeye dönmüþ bir ülke ve sivillere karþý gerçekleþtirilen kimyasal saldýrýlarda hayatýný kaybetmiþ insanlar..
Ýran-Irak savaþýnýn 8. yýlýnda, Kürtlerin yaþadýðý Halepçe’de gerçekleþen kimyasal saldýrýda beþ binden fazla insan hayatýný kaybetmiþ ve binlercesi de sakatlanmýþtý.
Katliam Saddam’ýn emriyle hayata geçirildi. Saddam yakalandýktan sonra, Halepçe katliamýndan sorumlu tutuldu ve yargýlandý. 200 bin insanýn hayatýný kaybettiði Enfal operasyonlarýnýn son halkasý Halepçe’ydi.

Ne yazýk ki Ortadoðu’da ve dünyanýn baþka bölgelerinde, bugüne kadar hesabý sorulamayan soykýrýmlar, Batýlý devletlerin iþbirliðiyle, batýlý silah tröstlerinin diktatörlere saðladýðý her türden yok edici biyolojik ve kimyasal araçlarla mümkün olabilmiþtir.

Halepçe’de tam olarak yaþanan buydu. Saddam, Batýlý silah tüccarlarýnýn saðladýðý kimyasallarla Halepçe’yi 16 Mart 1988’de vurdu. Halepçe katliamý on binlerce insanýn kumlarýn altýna gömüldüðü Enfal operasyonlarýnýn bir devamý ya da bir parçasýydý.

Ýnsanlar evlerinin avlusunda kurulmuþ yemek sofralarýnýn baþýnda; kapýlarýn eþiðinde, oyun alanlarýnda ve açýk arazilerde can verdiler.

Sýrtýný daðlara yaslamýþ, Nar bahçeleriyle ünlü, bu küçük Kürt kasabasýna, Saddam’ýn uçaklarý gökyüzünden ölüm yaðdýrdý. Beþ bin insan öldü, daha fazla sayýda insan gazlardan etkilendi ve yaralandý.

‘Piþman olmamýþ lider’

Zulüm baki kalmadý elbet ve günü geldiðinde Saddam, Halepçe’de katlettiði insanlarýn akrabalarýyla ve hayatta olan gerçek maðdurlarla mahkemede yüz yüze geldi. O duruþma anlarýný zaman zaman izlerdim. Saddam, maðdurlarý ve mahkeme heyetini yalancýlýkla suçluyordu. Týpký Miloseviç gibi, savunma pozisyonunu ‘ piþman olmamýþ lider’ mitosu üzerine kurmuþtu. Bir ulus-devlet olmaktan uzak, neredeyse dinsel mezhepler ve etnik cemaatler toplumu diyebileceðimiz Irak’ýn ‘ulusal onuruna’ seslenen bir söylemi benimsemiþ görünüyor, Irak’ta hiçbir zaman ortak bir deðer haline gelememiþ bu ‘ulusal onur ve bilinç’ adýna, Kuveyt’in iþgalini ve Ýran’la savaþý savunuyordu. Saddam’ýn gözünde, Kuveytliler, ‘Iraklý kýzlara 20 dinar bedel biçen aþaðýlýk insanlardan baþka bir þey deðildiler.’ Halepçe için yargýcýn sorduðu sorulara alaylý cevaplar veriyordu. Saddam’a göre, Halepçe katliamý düþmanla iþbirliði yapan ve böylece ulusa ihanet eden ve Kurandaki Enfal suresinde de tarifi yapýlmýþ inkarcý ve lanetli bir halkýn cezalandýrýlmasýndan baþka bir þey deðildi.

Bir Saddam gitti öbürü hala hüküm sürüyor. Þam’ýn Þarkýyye-Doðu- mahallelerinde gece vakti ve insanlar uyurken gerçekleþen katliamýn tarihe ikinci Halepçe olarak geçeceðine hiç kuþku yok.

Esat’ýn ordusu buralara girmek için karadan ve havadan çok sayýda askeri harekat gerçekleþtirdi, ama Þarkýyye halkýnýn direniþini kýrmak mümkün olmadý.

Katliamýn gerçekleþtiði geceden bir gün önce Hizbullah militanlarý ayný mahallelere saldýrdýlar. Çok sayýda Hizbullah militanýnýn bu saldýrýda hayatýný kaybettiði kaydediliyor.

Þam’ýn bu stratejik öneme haiz bölgesini askeri saldýrýlarla ele geçiremeyen Esad, katliama baþvurdu. Kimyasal silahlarýn kullanýldýðý katliamda hayatýný kaybedenlerin sayýsý bile bilinmiyor.

Suriye’nin haber kaynaklarý bu sayýnýn dört bine kadar çýkabileceðini, çünkü henüz girilemeyen mahaller olduðunu yazýyorlar.

Ýnsanlýðýn toplu mezarlarý

Katliamýn gerçekleþtiði gün, BM’den bir heyet Esad’ýn kimyasal silah kullanýp kullanmadýðýný araþtýrmak için Þam’da çalýþmalarýný sürdürüyordu. Heyetin kaldýðý otelle, katliamýn gerçekleþtiði mahaller arasýnda birkaç kilometrelik bir mesafe olduðu söyleniyor.

Uluslar arasý toplum ve BM, belli ki hýz kesmeyecek olan katliamlarý durdurmak için kayda deðer hiçbir giriþimde bulunmadý. Obama’nýn, Esad’ýn BM heyetinin baðýmsýz bir çalýþmaya yapmasýna izin vermeyeceðini söylemesi, katliamýn diðerleri gibi hesabý sorulmadan faili meçhul bir cinayet dosyasý gibi kapatýlacaðýný gösteriyor.

Oysa BM heyetinin kimyasal silah kullanýldýðýna dair iddialarý kanýtlamak için çok çaba harcamasý gerekmiyor. Heyet üyeleri konaklamakta olduklarý otelden çýkabilseler, katliamda hayatýný kaybeden kadýn, çocuk yüzlerce insanýn cenaze törenlerine bile katýlabilirlerdi.

Halk hayatýný kaybedenlerin dini tören olmadan gömülmesine asla izin vermiyor ve katliamýn gerçekleþtiði saatlerden itibaren Þam’daki mezarlýklarda, ölülerin gömülmesi için toplanan kalabalýlardan geçilmediði kaydediliyordu.. Þam bir hafta boyunca, BM heyetinin, beyaz kefenlere sarýlmýþ yüzlerce ölüyü görebileceði açýk bir mezar haline gelmiþ durumdaydý. Esad Saddam’ýn yolundan gidiyor. Þam’daki katliam, kimyasal silahlarýn ve zehirli gazlarýn kullanýldýðý bir katliam oldu.

25 yýl önce Halepçe’de, 25 yýl sonra da Þam’da gerçekleþen katliamlarda görülebileceði gibi bir kez daha, biyolojik ve kimyasal silahlarýn üretimi, bulundurulmasý ve askeri operasyonlarda kullanýlmasý ile ilgili sözleþmeler ihlal edilmiþtir.

Bütün dünyanýn ve ayný zamanda Suriye’de bulunan BM heyetinin gözü önünde gerçekleþen bu katliama raðmen, uluslararasý toplumun suskunluðunu korumasý ise yeni katliamlara ortam hazýrlamaktan ve davetiye çýkarmaktan baþka bir anlam taþýmýyor.