27 Mayýs'tan 15 Temmuz'a darbeler parantezi

27 Mayýs'ýn arifesinde adý artýk Demokrasi ve Özgürlükler Adasý olan Yassýada'daydýk. Cumhurbaþkaný Erdoðan bir grup gazeteci ile birlikte adayý gezdi. Baþbakan Adnan Menderes'in tutulduðu zindan ve sadece itibarsýzlaþtýrmak için düzenlenmiþ sözde mahkemenin görüldüðü salon tadilattaydý. Ýskeleler arasýndan göz gezdirebildik ancak. Buna raðmen beynimize nakþolmuþ fotoðraflarýyla birden canlanýverdi gözümüzün önünde, Menderes ve arkadaþlarý zindanda ve sanýk sandalyesinde... 

Demokratik yollarla seçilmiþ ilk baþbakanýný asmýþ bir ülkenin çocuklarýyýz. Bu utançla yaþayamazdýk. Bu yüzden 15 Temmuz gecesi alnýmýzdaki bu karayý silmek için adeta fýrladýk sokaklara. Dedelerimizin yapamadýðýný yapmak, bir lideri daha darbe diþlilerine kaptýrmamak, milletçe onurumuzu ve irademizi bir daha ayaklar altýna aldýrmamak için canýmýzý vermeye razý olduk o akþam. Salalar þahit, Adnan Menderes asýlýrken gözyaþlarýný içine akýtan bir millet, "Yeter söz bizim" dedi o akþam... Salalar þahit, o gece kefen kuþandýk adeta, korku kalktý üzerimizden... 

 

Demokrasi ve Özgürlükler Adasý

Ada bir konferans merkezi olarak kurgulanmýþ. Gerektiðinde dünya liderlerinin de aðýrlanabileceði, bir kaç günlük zirvelere ev sahipliði yapacak þekilde gerekli donanýmlar tesis edilmiþ. Hatta belki demokrasi, insan haklarý ve özgürlükler konulu her sene yinelenen marka bir zirve tertip edilebilir adada. Zira Türkiye'nin demokrasi adýna dünyaya anlatacak çok þeyi var. Avrupa, demokrasi ve çokkültürlülük iddiasýndan vazgeçmiþ görünüyor. Her gün yüzlerce ýrkçý saldýrý ve taciz olayý yaþanýyor Batý'da. Aþýrý sað partiler artýk Avrupa Birliði'nin varlýðýný anlamsýz hale getirecek kadar semirdi. Bu yeni dünyada Türkiye'nin misyonu demokrasiyi, insan hak ve onurunu siyasetin merkezine almak ve bunun öncüsü ve taþýyýcýsý olmak. Dünyanýn sorunlarýnýn tartýþýldýðý ve gerçek anlamda çözüm önerilerinin paylaþýldýðý markalaþmýþ uluslararasý zirveler tertip edilebilir. Demokrasi ve Özgürlükler Adasý hem adanýn mazisi itibariyle çok anlamlý olacaktýr hem de zaten mevcut donanýmý bu tür etkinliklere ev sahipliði yapacak þekilde tasarlanmýþ. 

*** 

Türkiye'nin hem ekonomik hem demokratik olarak geliþmesinin önündeki en büyük engel olan darbeler parantezini tümden kapatmak için ne yapmak lazým gelir peki? Cumhurbaþkaný Erdoðan Demokrasi ve Özgürlükler Adasý'nda basýnýn sorularýný cevaplarken "Biz güçlü olursak kimsenin darbe yapmaya gücü yetmez" dedi. Manidar, öyle deðil mi? Darbeleri ordular yapýyor genelde. Ordumuz güçlü olursa darbe yapamaz mý yani? Oysa emir komuta zinciri içinde bile darbe yapýldýðý vaki. O halde biz kime karþý güçlü olacaðýz? Biz kimiz? 

Halihazýrda etrafýmýzda yaþananlara bakýnca darbe denilen hadisenin sadece demokrasi bilinciyle ilgili olmadýðý anlaþýlýyor. 27 Mayýs dahil belki de dünyadaki tüm askeri darbeler güçlü baþka ülkelerin, ki bu genelde ABD'dir, arka çýkmasýyla, yeþil ýþýk yakmasýyla, "Our boys" diyerek sýrt sývazlamasý ya da aba altýndan sopa göstermesiyle yapýldý, yapýlýyor. 27 Mayýs'ta da böyle oldu, 15 Temmuz'da da. Bugün hala kanlý darbelerin bile sonu gelmiþ deðil. Yani insanoðlunun ilerlediði falan yok. 

Üstelik artýk darbe yapmanýn bin bir çeþidi var. Caddelerden tanklarýn geçmediði, savaþ uçaklarýnýn alçak uçuþ yapmadýðý darbe biçimleri var. Hatta demokrasi kýlýfýna büründürülmüþ, reklam ajanslarýnda çalýþýlan darbeler bile icad edildi. Ekonomik darbeyi unutmayalým tabii. Serbest piyasacý ekonomistler ABD'nin yeni nesil müdahale yöntemlerini gördükten sonra teorilerini revize etmiþ midir acaba? 

Bir daha darbe olmamasýný için güçlenmemiz lazým evet; ama darbecilerin terminolojisiyle konuþan siyasetçiler varken bu nasýl olacak?