28 ŞUBAT 1997'YE UZANAN YOL Faşizmin ayak sesleri

Türkiye 1996'nın ikinci yarısına geldiğinde genel manzara şöyleydi: İktidarda Refah-Yol; Başbakan Erbakan, Başbakan Yardımcısıysa Tansu Çiller. Karşılarında bu iktidarı alaşağı etmek için çok güçlü bir ittifak oluşmuştu; başı da Türk Silahlı Kuvvetleri çekiyordu! Türkiye'yi 28 Şubat'a sürükleyecek kadro çok kararlıydı: Refah Partisi irticanın kaynağıydı ve mutlaka iktidardan yaka paça indirilmeliydi! Ülkenin yakın tarihinde görülmemiş bir psikolojik savaş hazırlanmıştı. Kendini geride tutan Genelkurmay Başkanı Karadayı, İkinci Başkan Çevik Bir'i öne sürmüş, Genel Sekreter Tümgeneral Erol Özkasnak da yardımcılığını üstlenmişti. Bu kadronun gerçek beyni, hatta lokomotifi Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Güven Erkaya'ydı. 

"İrtica artık Türkiye'nin öncelikli tehditlerinden biri, hatta en önemlisidir. Bu ele alınsın, inceleyelim; ne oluyor ne bitiyor görüp anlayalım.' Bunu MGK'ya öneren Güven Erkaya'dır." (Bern Büyükelçisi-Erkaya'nın arkadaşı Taner Baytok. Bir Asker, Bir Diplomat & Güven Erkaya Doğan Yayınları-Nisan 2001) 

Güven Erkaya'yı ülke gündemine oturtan buluş Batı Çalışma Gurubu'ydu (BÇG). Genelkurmay çeşitli kuvvetlerden aldığı kurmay subaylarla iktidarı denetlemek amaçlı bir mekanizma oluşturmuştu. BÇG önce iktidarın dış politikasını mercek altına aldı. 

Büyükelçi Taner Baytok: "Bu iktidar gitmelidir; biz bu iktidarı bizim düşüncemize getiremeyiz. Bu nedenle iktidar daha fazla duramaz! Güven Paşa'nın duruşuydu ve bunu her ortamda tekrarlıyordu."

Dönemin Maliye Bakanı Abdüllatif Şener, işlerin iyi gittiğini, bunun da siyasi rakipleri ürküttüğünü söyler. "Şimdi koalisyon ortağı olarak geldiler. İleride tek başına iktidar olurlarsa, düşüncesi asker, sivil bürokratları harekete geçirmiş, önemli bir kitle kolları sıvamış iktidarı göndermek için çalışıyordu."

Genelkurmay, Erbakan kavga çıkmasın diye alttan aldıkça, kıskacı sıkıştırmaya başladı. Erbakan orduyla hiçbir bunalım olmadığı konusunu vurguluyordu her fırsatta ve 30 Aralık 1996 yılında konuk olduğu 32. Gün programında orduyla en küçük bir sorunları olmadığını söyledi. Basında çıkan ve iktidarla ordu arasında gerginlik olduğunu yazan basını, "uydurmakla" suçladı. 

Ne var ki, programın yayınlanmasından bir hafta sonra, DYP'li Milli Savunma Bakanı Turhan Tayan "Refah Partisi'ne cumhuriyetin temel ilkeleri konusunda güvensizlik vardır. Üzülerek söylemeliyim ki, ben de güvenmiyorum!", kısa bir süre sonra da Başbakanlıkta, Kriz Masası Yönetmeliği uygulamaya konuyordu. Yönetmeliğe göre kriz söz konusu olduğunda, başbakanın bütün yetkileri MGK Genel Sekreterine devrediliyordu. Böylece ülkeyi yönetme yetkileri, tümüyle MGK üzerinden, askere teslim ediliyordu! Derken 10 Kasım 1996 tarihinde askerle Refah'ın ilk açık sürtüşmesi Sultanbeyli'de yaşanıyordu... (Son Darbe 28 ŞubatM. Ali Birand & Reyhan Yıldız. DK Yayınları. 1. Baskı Şubat 2012)

(Yarın: Tanklar sokakta!)