28 Þubat, bir direniþ ve savunma sanatýdýr

Hafta içi 28 Þubatýn yýldönümü dolayýsýyla tertip edilen bazý programlarý takip ettim. Ruhum o günleri hatýrladýðýmda hala üþüyor. Mensubu olmaktan þeref duyduðum Hukukçular Derneði'nin Ýstanbul Üniversitesi'nde tertip ettiði darbeler tarihimizde ‘28 Þubat'tan 15 Temmuz'a FETÖ Gerçeði’ temalý oturumlarda çok heyecanlandým. Yasaklarla çýkartýldýðýmýz, çok uzun yýllar kapýsýndan içeri bile sokulmadýðýmýz okulumuzun bahçesinde yürümek, merdivenlerini çýkmak, eski arkadaþlarýmýzla buluþmak, yazýyla anlatýlmaz bir tecrübeydi. Herkes aðlýyordu, birbirine sarýlýrken. Profesör Sevgi Kurtulmuþ'un bir zamanlar soruþturma geçirdiði ve okuldan atýldýðý oda, ironik bir þekilde mescit olmuþ.

Sevgi hoca çok konuþmayý, öne çýkmayý sevmeyen bir ilim insanýdýr. Ama o günlerde bir yaþýnda olan küçük oðlu Emir'in, bugün 28 Þubat hakkýnda yeterince bilgisi olmadýðýný gördüðü için konuþmaya karar verdiðini söyledi. “Biz hikayelerimizi henüz anlatmadýk” dedi ve sýnav günü okula alýnmayacaðýný bildiði için, geceyi okulun tuvaletinde geçiren öðrencisini anlattý. En büyük darbeyi baþörtüsüne ‘füruat’ diyerek, kýzlarýn baþlarýný açtýran FETÖ’den aldýklarýný söyledi. 28 Þubat'ýn 15 Temmuz'u yapanlara alan açýlmak için kurgulandýðýný ifade etti. Av. Emine Alkan alýkoyulduklarý, ‘ikna odasý’ný anlatýrken, sanki her yere kar yaðdý. 

28 Þubatýn edebiyattaki, sinemadaki karþýlýðý henüz yok diyebiliriz. Hasan Aycýn'ýn çizgileri, benim Saklý Kitap adlý romaným, Yýldýz Ramazanoðlu'nun Ýkna Odasý dýþýnda, sanata yansýyan imkaný olamadý 28 Þubat'ýn. Zannediyorum ki; o kadar derindi, gizliydi ve hesaplaþýlmamýþtý ki 28 Þubatla, biz bunun sanatýný yapamýyorduk. 

Fakat bir baþka sanat koymuþtuk ortaya, sivil direniþ ve savunma sanatý. Dile kolay 30 yýllýk yasaklýlýk sürecinde hak arama mücadelemiz hiç bitmemiþ ve bu zaman diliminde kimseye düþmanlaþmamýþ, nefretin esiri olmamýþtýk. Bu gerçekten sabýr sanatýydý. Belki sinemasýný, filmi yapamadýk ama acýnýn içinden geçtik. Evet, henüz hikayelerimizi anlatmadýk. Hatta pek çoðumuz, o günlerde yaþadýklarýmýzý unutmak ve bir daha hiç hatýrlamamak istiyoruz. Fakat unutursak, zulüm tekrardan hortlar ve katmerlenmiþ haliyle yeniden dikilir karþýmýza. Begoviç'in sözleri manidardýr; “Unutmayýn, unutursanýz tekrarlanýr” der... 

Nitekim oturum boyunca hukuki yargýlama ve darbecilerin hesap vermesi gerekliliði konusu irdelendi. Þayet 1960 darbesini yapanlar yargýlanmýþ olsaydý, 1980 darbesi olmazdý, 1980 darbecilerini yargýlamýþ olabilseydik 28 Þubat 1997 darbesine kimse cesaret edemezdi. Nitekim 28 Þubat'ý yapanlarýn yanýna kar kaldýðý için 15 Temmuz iþgal giriþimine katýldý bir takým yüzsüz hainler... Bu gerçeði görmeliyiz.     

Aradan 22 yýl geçtikten sonra, bu süreçte bizleri asla yalnýz býrakmamýþ avukat üstadlarýma tüm ruhumla teþekkür etmek isterim. Nitekim kendisi de 28 Þubat davalarýnýn müdafaasýný asla býrakmamýþ deðerli bir hukukçu olan Av. Cavit Tatlý kardeþimiz, oturumu açarken, 28 Þubat davasýnýn 102 celsesine birden hiç aksatmadan devam eden Üstad Av. Muhammed Emin Özkan'ýn tarihi savunmasýyla açýlýþ yaptý. 

Onlarý, 30 yýldýr her zor anýmýzda yanýmýzda bulduk; Av. Muhammed Emin Özkan, Av. Necati Ceylan, Av. Hüsnü Tuna, Av. Necip Kibar, Av. Muharrem Balcý, Av. Cüneyt Toraman, Av. Yasin Þamlý, Av. Cavit Tatlý, Av. Figen Þaþtým, Av. Serpil Tenez, Av. Selçuk Kar, Av. Gönül Yýldýz, Av. Zeynep Çalýþ, Av. Mehmet Alagöz, Av. Cemile Ünlü... Bu isimler, hakikate ýþýk tuttular, ellerindeki adalet kandilleriyle.