28 Þubat darbesinin üzerinden 22 sene geçti. Darbenin yargýlanmasý için de neredeyse ayný süreyi beklemek zorunda kaldýk.
FETÖ'nün; ordusu, yargýsý, emniyeti, bürokrasisi ile tüm devlet kurumlarýný kendisi için dikensiz gül bahçesine çevirmek adýna yürüttüðü Ergenekon, Balyoz, Casusluk davalarý görülürken failleri, eylemleri, maðdurlarý, þahitleri ortada olan 28 Þubat darbesi bir türlü davaya dönüþemedi. Çünkü FETÖ yargýya üs kurmuþtu.
Nihayet istemeye istemeye de olsa dava açýldý ama Genelkurmay Baþkanýný bile müebbete mahkum eden Ergenekon ve Balyoz dalgalarý, 28 Þubat'ýn bizzat maðdurlarýnýn bile davalarýna sahip çýkma enerjisini alýp götürmüþtü.
Ne medya ne kamuoyu 28 Þubat davasýyla ilgileniyordu. Zaten FETÖ'den müteþekkil mahkeme heyeti de Ergenekon ve Balyoz'daki gibi 'cesur' davranmýyor bilakis davayý adeta askýda tutuyordu. Duruþmalar, dostlar alýþveriþte görsün þeklinde görülüyordu.
***
28 Þubat davasýnýn yeniden görülmesi için FETÖ'nün yargýdaki yapýlanmasýnýn çökertilmesi gerekti. Nihayet dava karara baðlandý ve 103 sanýðýn 21'i hakkýnda müebbet kararý çýktý.
Ne var ki müebbete hükmedilmesine raðmen, yaþ haddi gözetilerek sanýklarýn temiz süresince tutuksuz kalmalarýna karar verildi. Yani halihazýrda onurlu vatandaþ gibi dýþarýda dolaþýyorlar. Hak vaki olana kadar temyiz aþamasýnýn tamamlanacaðýna dair de kimsenin ümidi yok. 28 Þubatçýlarla gerçek anlamda öteki dünyada hesaplaþacaðýz, öyle gözüküyor.
***
Doðrusu 28 Þubat darbesini asker tek baþýna yapmýþ deðil. Bu yüzden de sanýklar tutuklu olsa, dava hükmü hemen kesinleþse ve infaz edilse de darbenin gerçek anlamda yargýlandýðýný söylemek imkansýz. Neden mi? Çünkü darbede en az Batý Çalýþma Grubu kadar emeði olan "sivil cunta" yargýlanmadý. Üstelik medyanýn darbedeki etkin rolü gerekçeli kararda kayýt altýna alýnmýþ olmasýna raðmen:
“Meslek ilkelerini askýya alarak 28 Þubat darbesinin gerçekleþtirilmesine çok sayýda görüntülü-sesli-yazýlý-medya kuruluþu ve medya mensubu, Genelkurmay baþkaný ve kuvvet komutanlarýnýn taleplerine ve talimatlarýna uygun haberler üretti. Eðer medya desteði olmasaydý, 28 Þubat darbesi gerçekleþmezdi. Bu darbe sürecinde, komutanlarýn talimatýyla manþetler atanlar, haberler yapanlar, anayasayý ilga ve hükümeti düþürme suçlarýnýn þerikleridir.”
***
Darbeler dönemi bitti dediðimiz her vakit yanýldýk. 15 Temmuz'un bir gün öncesinde, FETÖ'nün TSK yapýlanmasý çok net olarak biliniyor, Batý medyasýnda darbe ihtimalini dile getiren makaleler yayýnlanýyorken kimse FETÖ'nün darbe yapacaðýna inanmýyordu. Evet, 15 Temmuz darbe giriþimi, tüm dünyaya örnek olabilecek bir direniþle püskürtüldü. Peki, Türkiye'de bir daha darbe olmaz mý? "Asla" diyebilir miyiz? Diyemeyiz. Çünkü darbe denilen þey; Mýsýr'da Sisi eliyle yapýlan gibi, 15 Temmuz'da FETÖ'nün bize yaþattýðý gibi ille de tankla, F16'larla, Meclis'i bombalayarak, halký kurþun yaðmuruna tutarak gerçekleþmiyor.
Bir ülkede darbe yapmanýn bin türlü yolu var artýk. Ekonomik ambargo bir darbe biçimi mesela. Halkýn protesto hakkýný hükümet düþürmek, seçilmiþ liderleri koltuðundan indirmek için örgütlemek de bir darbe biçimi. Bu yöntemler, mütemadiyen dünyanýn türlü yerlerinde güçlü devletlerce ve destekledikleri piyon muhalif aktörler eliyle uygulamaya konuluyor.
Halihazýrda Venezuela'da aðýr çekim bir darbe yaþanýyor. Darbeyi oldu bittiye getiremediler ama pes edecek de deðiller.
Unutursak yeniden yaþarýz. Bu yüzden 28 Þubat'ýn, 27 Mayýs'ýn, 12 Eylül'ün, 15 Temmuz'un her sene-i devriyesinde demokrasi ve irademize sahip çýkmamýz gerektiðini hatýrlamak zorundayýz.