28 Þubat'ýn görevden atýlma, iþine son verilme ve insanlarýn varlýkla yoksunluk arasýnda verdiði mücadeleler, parçalanan aileler, ölüme kadar giden trajik ve dramatik hikayelerinden yeterince haberdar mýyýz?
Sürgünden sürgüne giden; süründürülen, yuvalarý sönen, daðýlan; yiyecek bir ekmeðe muhtaç hale getirilen, gözyaþlarý eksik olmayan, 28 Þubat'ýn yürek burkan hikayelerinin acaba ne kadarýný biliyoruz?
Eðitim kurumlarý, üniversiteler, kamu kurumlarý ve hatta özel sektörde cadý avlarý baþlatýldý. Kimisi iþinden atýldý, kimisi fiþlendi, kimisi mahalle baskýsý ve mobbing uygulamalarýna maruz býrakýldý. Onlar gibi düþünmeyen ve yaþam biçimi farklý olan herkesi tehdit olarak gördüler. Ýnsanlarýn hayatlarýný kararttýlar. Ordudan atýlan masum insanlarýn baþka yerde iþ bulmasý dahi engellendi. Çaresiz býrakýlan ve yapýlan zulümlere dayanamayarak intiharlara giden yitik hayatlar ne kadar yer aldý gazete ve TV'lerde... O zaman isteseler de yer verilmezdi. Çünkü, medya 28 Þubat'ýn hem lojistik üssü, hem de emret komutaným modunda manþetleriyle sürek cadý avlarý yapýyorlardý. Ne yazýk ki o dönemin maðdurlarý acýsýný kimseyle paylaþamadýlar. Kamuoyu onlarýn acýlarýný hiç ama hiç göremedi. Çünkü onlar her þeyi içine attýlar. Gözyaþlarýný içine akýttýlar.
O süreçte Kanal 7'nin Ýzmir Bölge Temsilcisi olarak görev yaptým. Attýðýmýz her adým izleniyordu. 28 Þubat'ýn en aktif ve canlý hücreleri Ýzmir'de faaliyet gösteriyor, yurtsever insanlar görüþlerinden dolayý fiþleniyordu.
Dönemin oluþturduðu travmatik ve trajik hayat hikayelerine tanýk olduklarýmda oldu. Bizzat bu zulümleri yaþayanlardan dinlediklerimde vardý. Bugün bir üniversitemizde rektör olan çok deðerli bir hocamýzýn o dönem yaþadýklarý kaç dizi film olur. Bu rektörümüze bu acýlarý kim yaþatmýþtý? Tabi bugün masum pozlarý veren, hiçbir dahli yokmuþ gibi maðdur ve masum rolü oynayan zamanýn YÖK Baþkaný Kemal Gürüz'dü. Bugün masum rolünde olan kaç komutan, kaç ordu mensubumuzun hayatlarýný karartmýþtý bilen var mý? Eþini kocasýna karþý kullanmaktan dahi sakýnmayacak kadar fütursuzca zulmettiler insanlara.
Þimdi bir ulusal televizyonumuz bu süreci dizi film olarak ekranlara taþýyor. Çok önemli ve yerinde bir projedir. Bunu yapanlarý kutlamak gerekiyor. Çünkü bu süreçte insanlarýn yaþadýklarý acýlar karanlýkta kaldý. Ne trajediler yaþanmýþ, toplum bunu daha yakýndan görecektir. Tarihe not düþecek bir dizi film olabilir. Ýnsanlar nasýl bir zulümle karþý karþýya kalmýþ, hayatlarý nasýl karartýlmýþ, nice hayatlar yok olup gitmiþ. Bunlarýn gün yüzüne çýkmasý ve topluma sunulmasý gerekiyor. Çünkü toplumun bir kýsmý 28 Þubat sürecinde neler yaþandýðýný henüz tam olarak kavrayabilmiþ deðil. Vatansever insanlarýn sadece inançlarýndan dolayý nasýl bir zulümle karþýlaþtýklarýný toplumun bütün kesimlerine anlatmak gerekir.
Bunu yaparken, yapanlardan intikam alma, hesaplaþma duygusu deðil, tarihe tanýklýk edilmesi açýsýndan önemlidir. Yoksa bir rövanþ alma olayý olarak görülmemelidir. Tarih bu zulümleri yapanlarý zaten yargýlayacaktýr. Bu filmin yönetmenleri bu canlý tanýklarý mutlaka dinlemelidir.
Adalet, hak yerini bulacaktýr. Ama bugün kimse maðdur ve masum edebiyatý yapmasýn. Bilinçli olarak oluþturulan paranoya bu ülkeye çok þeyler kaybettirdi. Yurtsever insanlarla devlet arasýna mesafeler konuldu. Þimdi artýk vatansever insanlarla sevdiði devleti arasýndaki bariyer ve engeller bir bir kaldýrýlýyor. Paranoyak bir yapý, yerini normalleþmeye býrakýyor. Oysa bütün sorunlarýn bir tek çözümü vardý. Farklý düþüncelere ve yaþam tercihlerine saygýlý ve hoþgörülü olabilmekti.
28 Þubat'ta farklý düþüncelere düþman muamelesi yapýldý.