Türkiye Cumhuriyeti tanklý toplu darbelerle düþe kalka ilerlerken, dünyadaki deðiþimi iyi izleyen ‘üst akýl’lar, 90’lý yýllarda müdahale biçimini deðiþtirdi. Artýk, silah kullanýlarak yönetimi ele geçirme yerine silahýn gücü kullanýlarak istenilenler yaptýrýlacaktý. Aslýnda en az öncekiler kadar yýkýcý olan bu yeni darbe türü ‘post modern’ bir isimle de kamufle edilerek uygulamaya sokuldu. 28 Þubat Süreci parça tesiri çok yüksek olan siyasi ve ekonomik bir darbedir. Ve, “Bin yýl sürecek dendi ama on yýl bile sürmedi” dense de, AK Parti gibi reformcu bir kadronun yoðun çabalarýna raðmen hâlâ etkisi sürmektedir.
Darbe nasýl oluyor?
Bir kere ekonomik yansýmalarýný kamu ve özel sektör daha uzun yýllar bir kambur olarak taþýmaya devam edecek. 28 Þubat döneminin ekonomik faturasýný bir zamanlar program konuðum olan MÜSÝAD 3. Dönem Baþkaný Ömer Bolat anlatmýþ ve aðzým açýk kalmýþtý...
Sayýn Bolat, bu ‘post modern darbe’nin Türkiye’ye 300 milyar dolara mal olduðunu, oluþan bütçe açýðýnýn finanse edilmesi için 2010 yýlýna kadar 251 milyar TL faiz ödendiðini ifade etmiþ ve “Hâlâ o dönemin mirasý faiz ödeniyor. Eðer 28 Þubat olmasaydý Türkiye 2023 hedeflerini þu anda yakalamýþ olurdu” demiþti.
Asýl hedef inanan insan...
Tabi kanunlar çerçevesinde faaliyet yürüten, vergisini ödeyen, on binlerce kiþiye istihdam saðlamasýna raðmen sýrf inancý yüzünden yeþile boyanýp infaz edilen binlerce özel kurumun yaþadýðý felaketin boyutlarýný hesaplamak mümkün deðil.
Bu darbenin asýl hedefi toplumun her kesimindeki dindarlardý. Köþe baþýndaki köfteci bile dindar olmanýn cezasýný çekti!
Sadece namaz kýldýðý veya eþi baþörtülü olduðu için kara listeye alýnan ve MGK’da zorla onaylatýp hiçbir sosyal hakký verilmeden kovulan TSK mensuplarý adým adým izlendi ve baþka bir iþe girmesi de engellendi. Bu zavallý insanlar ve yakýnlarý neler çekti, kaç tanesi intihar etti bilen var mý acaba?
Askerden ‘istisnai’ muamele
28 Þubat sürecini masaya yatýran arkadaþýmýz Muharrem Coþkun ilginç tespitlerini sizlerle paylaþtý. Bütün cemaatler hedefe oturtulurken sadece Gülen grubunun itina ile korunmasý, buna karþýlýk Fethullah Gülen’in de Müslümanlara savaþ açanlarý, Peygamber Efendimizin, “Müctehid, içtihadýnda isabet ederse iki, yanýlýrsa bir sevap alýr” Hadis-i Þerifi ile övdüðü müctehidlerin mertebesine yükselterek, “Asker yanlýþ da yapsa sevap alýr” fetvalarý verip, “Hükümet gitsin” çaðrýlarý yapmasý çok ilginç bir ayrýntýydý.
Bu açýdan bakýnca, bugün devlette yuvalanmýþ paralel unsurlara yapýlan muameleden, “Böylesi 28 Þubat’ta bile olmadý” þeklinde yakýnmalarý aslýnda 28 Þubat’ýn müstesnalarý için yanlýþ sayýlmaz.
Sahi...
Bu kadar derin bir darbenin hesabý neden bu kadar yüzeysel gidiyor dersiniz?..
Hükümet yanlýþ yaptý...
Ýç Güvenlik Paketi’ni toplumsal huzur açýsýndan çok önemseyen iktidar, seçim öncesi huzursuzluk çýkarmak isteyenleri engellemek istiyor. Ancak bütün gayretlerine raðmen, muhalefetle mutabakat saðlayamýyor. Oysa, milletvekillerinin özlük haklarýyla ilgili yasal düzenleme ile paketleseydi bu yasa sessiz sedasýz geçerdi.
Çünkü muhalefetin tamamýnýn, iktidarla mutabýk olduðu tek konu budur?
Bu da mý ‘istisnai’ bir durum?..
Lenin’in, “Çamur at, izi kalsýn” taktiðini uygulayan müfterilere karþý yýllarca paralel medya ile birlikte mücadele ettik. Zamanýn, “Onlar gazetecilikten tutuklanmadý” manþetleri çok taze... Ama ayný medya þimdi o müstamel yöntemlere sarýldý ve alakasýz yerlerde “Özgür Basýn Susturulamaz” naralarý atmaya baþladý. Gel gör ki ayný anda CHP’li Gürsel Tekin’in, “Basýný susturacaðýz” naralarýna karþý ise ‘üç maymun’u uyguladý. Hatta üzerine de CHP’nin “Gazeteciler darbeci” iftirasýný sürmanþetten sos olarak kullandý.
Yine ‘istisnai’ durumla mý karþý karþýyayýz acaba?..