Kendilerine ait olmayan bir binayý yýkmaya çalýþan bir takým insanlarý yakalayýp yargýlamak doðaldýr. Ama eðer onlarý bu iþe yönlendireni ve gerçek amacýnýn ne olduðunu bilmezseniz, yetersizsiniz demektir. 28 Þubatý buna benzetiyorum. Olayda rol alan kiþiler yargýlanacak ve onlardan ülkedeki irtica tehlikesine karþý görevlerini yaptýklarý iddiasý dinlenecektir. Yaþadýðýmýz tüm darbe ve askeri müdahaleleri yaþadým ve þu sonuca vardým: Müdahaleleri gerçekleþtiren kiþiler siyasi analiz yapmýyor ve sadece ideolojik nedenlerle yani ülkenin yapýsýný bozmak isteyenlere karþý tavýr sergiliyorlar. PKK eylemlerini bölücülük olarak deðerlendiriyor ama böyle bir devletin yaþamasýnýn mümkün olup olmadýðýný, bu devleti destekleyen gücün sadece Türkiye’yi kaybetmekle kalmayacaðý, onun bir numaralý düþmaný haline gelecekleri için bu bedeli ödeyip ödeyemeyeceklerini hesaplamýyorlar. Ayrýca böyle bir projede karþýt taraflar olup olmayacaðýný araþtýrmýyorlar. Bölgedeki sorunlarý çözmek isteyenleri bölücü sayýp eziyorlar.
28 Þubat’ýn siyasi analizi yapýlýrsa irticanýn sadece bir bahane olduðu anlaþýlýr. Refahyol hükümeti kurulduðunuda, çýktýðým bir televizyon programýnda, bu hükümetin bir yýl bile dayanamayacaðýný söyledim ama Ankara’dan programa katýlan bir bakanTürkiye’nin yedi düveli yenerek devletini kurduðunu ve ABD’nin hedefine ulaþamayacaðýný söyledi. Refah Partisi ABD karþýtý idi ve tüm Ýslam alemini birleþtirerek baþarýlý olacaðýný düþünüyordu. ABD önce bazý Ýslam ülkelerinde ekonomik sorunlar çýkardý Türkiye’deki problemini 28 Þubat’la çözdü. Ayrýca Ýngiltere Refah Partisi’ni desteklemiyordu. Doðruyol Partisi ortak deðil gözetmen rolündeydi.
28 Þubat’ýn ikinci görevi Kürt sorununun barýþçý yolla çözülmesini engellemekti. Bu konuda iki farklý proje vardý: AB, Türkiye’nin Güneydoðusunu kaybetmesini istiyordu. Böylece Türkiye homojen, gelir düzeyi daha yüksek, iç sorunu olmayan hale gelecek ve AB içine alýndýðýnda aðýrlýðý da azalmýþ olacaktý. Kürtler Kuzey Irak’la birleþecek ve o zaman hayatta olan Saddam aracýlýðý ile AB’nin kontrolüne girecekti. ABD bu projeye karþýydý ve Irak’ýn iþgali bu projeyi bozdu. Bazýlarý ABD’nin Irak’ta baþarýsýzlýða uðradýðýný düþünüyor. Baþarý hedefe ulaþýlýp ulaþmamakla çözülür. ABD’nin hedefi Irak’a demokrasi getirmek deðildi ve tam bir baþarýya ulaþtý. O da Kürt kimliðinin tanýnmasýný ve bu yapýnýn Türkiye ile birlikte hareket etmesini düþünüyordu. Bu, Türkiye’ye olan sempatisinden deðil, kendisi ile rekabet edebilecek bir güç odaðý olmak isteyen AB’nin enerji kaynaklarýný kontrol etmek istemesindendi. Bazýlarý ABD’nin Kürt sorununda tutarsýz davrandýðýný düþünüyor. Oysa bu konuda da hedefine ulaþýyor. Yani Kürt kimliðinin kabulünü saðlýyor ama baðýmsýz olmalarýný istemiyor.
Anýlarýmdan söz ederken kendimi ön plana çýkarmak amacýnda deðilim. Ancak bazý konularýn daha iyi anlaþýlmasýna yardým edeceðini düþünüyorum. O dönemde Aktül dergisi yazarýydým ve askerler yazý yazmamý istemediðini söylediði için iþimden kovuldum. PKK’dan para alarak yazý yazdýðým söyleniyordu. Devlet Güvenlik Mahkemesi’nde yargýlanýrken, bu bilgiyi verdiði söylenen Þemdin Sakýk’ýn ifadesini savcý gösterdi. Sakýk benim devlet tarafýndan hareketin içine sokulduðumu söylüyordu ama medyaya bunun tam tersi söylenmiþti. Bu yanlýþ bir yorum deðildi, apaçýk söylenen bir sözün tam tersi medyadaydý. Çevik Bir paþayla görüþtüm ve olayýn sebebini sordum. Bana “Görevim süresince aleyhinde hiçbir rapor almadým. Adýn medyada ilave edildi” dedi. Medya daha çok þey yaptý ama yerim yok.