Ayný günde beklenen iki ses birden yükseldi.
Cumhurbaþkaný Erdoðan Cezayir’de gazetecilerin sorularýný cevaplarken þunlarý söyledi:
“Yargý bu iþin sivil kanadýnýn hangi boyutta olduðunu da ortaya çýkaracaktýr. Sendikalar, medya, iþ dünyasý... O dönem ‘Beþli Çete’ mi ne diyorlardý? Ama bunlara hiç mi hiç dokunulmadý þu ana kadar. Tamamen es geçildi. Bedel ödemesi gerekenler buyursunlar bedelini ödesinler. O süreçte, köþelerinden çok rahat, indirenler bindirenler vardý. Bizim muhtarlýðýmýza kadar uðraþanlar vardý. Biz adaletin tecellisinden baþka bir þey istemiyoruz.”
Baþbakan Binali Yýldýrým da þöyle dedi:
“17-25 Aralýk'ý tertip eden, 15 Temmuz'da tanklarla sokaklarý iþgal etmeye çalýþan hainlerle, 28 Þubat'ý planlayanlar darbe kardeþleridir. Amaçlarý milleti, ülkenin yönetimden uzaklaþtýrmaktý. Hukuk içinde gereðini yapacak, takipçisi olacaðýz.”
28 Þubat’ýn üzerinden 21 yýl geçti. Asker kesimin yargýlanmasý devam ediyor. Ancak “Beþli çete”nin üzerine gidilmedi.
Darbe davalarýnda aslolan siyasî iradedir.
Bugün o siyasî irade var. Ve 28 Þubat’ýn bütün maðdurlarý için adalet kapýsý aralanmýþtýr.
15 Temmuz nasýl millet iradesine karþý bir ihanet ise 28 Þubat da ihanettir.
28 Þubat süreci, millete raðmen Batý tarafýndan kurulan vesayet rejiminin tahkim edilmesi ve statüko zaptiyelerinin, kontrolü iyice ele almak için yaptýklarý bir balans ayarý idi.
15 Temmuz darbe giriþiminin püskürtülmesi, Yenikapý ruhu ile milli ve yerli uyanýþýn diriliþe dönüþmesi, 16 Nisan referandumundaki ‘Evet’ ve Cumhur Ýttifaký, þer cephesinin oyunlarýný bozdu. Askerimiz Afrin’de kahramanca ilerliyor. Ordu-Millet kaynaþmasý ve sivil-asker ahengi hasret kaldýðýmýz kucaklaþmalara dönüþüyor.
Batý’nýn kurduðu vesayet rejimi artýk bir yýkýntýya dönüþüyor.
Kullandýklarý cuntacýlar ordu bünyesinde itibarsýz ve etkisiz. Onlara darbe yaptýrmak artýk öyle kolay deðil...
Medyada hala bir güçleri var. Ancak önceki gün Cumhurbaþkaný Erdoðan ve Baþbakan Yýldýrým’ýn, 28 Þubat’ýn sivillerinden de hesap sorulmasýndan söz etmesi medyadakilerin de uykularýný kaçýrmýþtýr.
28 Þubat’ta darbecilere en büyük desteði veren, açýkça milletin Müslümanlýðýna saldýran, imam hatip düþmanlýðý yapan, baþörtüsü zulmünü alkýþlayan ve bugüne kadar hiç piþmanlýk duymayan, tam tersine hala herkesi hizaya sokacakmýþ gibi afra tafra yapmaya devam edenler için artýk çok þey deðiþecek.
PKK’ya destek verenler için de çok þey deðiþecek.
Dün Genelkurmay Baþkanlýðýndan yapýlan son açýklamada, Zeytin Dalý Harekâtýnýn baþlangýcýndan (20 Ocak) bu yana etkisiz hale getirilen terörist sayýsýnýn 2222 olduðu belirtildi.
15 Temmuz hain darbe giriþimiyle emellerine ulaþamayan Batý cephesinin þimdi karþýmýza Suriye’de çýkmasý, milletimizin gerçeði görmesini kolaylaþtýrdý.
Batý “Kürt Meselesi”ni, 150 yýldýr bize karþý kullanýyor. Týpký Sünni-Alevi meselesi çýkartarak Milli bünyemizi zaafa düþürmeye uðraþtýklarý gibi daha derinlemesine bir Türk-Kürt meselesi için de PKK’yý peydahladýlar.
Sünni- Alevi meselesi için katliamlar, Sivas/Madýmak kanlý provokasyonu ve ardýndan Baþbaðlar katliamý gibi tertipler, Maraþ, Çorum olaylarý ve daha nicesi hep darbe öncesi dönemlerde oldu. Tesadüf deðildi. Bu da vesayetçilerin bir ihanetiydi.
Yine PKK saldýrýlarý, çatýsý tenekeden karakollarý basmalar, askerimizin bir yerden baþka yere otobüsler ile gönderilirken katledilmeleri darbeler öncesi oldu.
Bir taraftan asker içindeki cuntalara bahaneler bulundu, bir yandan milli bünyeye acýmasýz darbeler indirildi.
Bu olanlarda aklý bir karýþ havada cuntacýnýn iktidar ihtirasý olsa bile onlarý hazýrlayan, kullanan hep Batý oldu.
28 Þubat, cuntacýlarý tetikçi olarak kullanan Batý’nýn, içimizdeki “beþli çeteler” eliyle Vesayet rejimi için sahnelendi.
28 Þubat, o rejimi tahkim etmek için gözleri kararanlarýn iþiydi. Lakin artýk çok þey deðiþti.
Ýlk defa tekerlerine çomak sokan Erdoðan ve AK Parti oldu.