Gençler hatýrlamaz... 28 Þubat, tarihin en alçak, sonuçlarý itibariyle en yýkýcý ama en “salak” darbesiydi.
Mebzul miktar maðdur yarattý.
On binlerce kiþi okullarýndan atýldý.
On binlerce kiþi iþsiz kaldý.
Binlerce derneðin, vakfýn, okulun, Kur’an Kursu’nun kapýsýna kilit vuruldu.
Binlerce kiþi “uyduruk” delillerle yargýlanýp mahkûm edildi.
Ki, üzerinden 21 yýl geçtiði halde, hâlâ “içeride” 600’ün üzerinde hükümlü bulunuyor ve “iade-i muhakeme” taleplerine cevap bekliyor.
Kimi çevrelerin ýsrarla “ulusalcý darbe” dedikleri 28 Þubat, evet, “ulusalcý” bilinen çevrelerin korkularýný kullanarak bir meþruiyet alaný oluþturmuþtu ama tipik bir CIA darbesiydi.
Patronaj koltuðunda Ýsrail-ABD oturuyordu.
Bu o kadar böyleydi ki, “Ýsrail-ABD karþýtlýðý” bile cezalandýrýlýyordu. Kudüs Gecesi’ni hatýrlayalým...
Kudüs’e sahip çýkmak suçtu.
Buna yeltenenler önce Aydýn Doðan’ýn “maaþlý” adamlarý tarafýndan, sonra da brifingli yargý tarafýndan (ki, asýl brifingi Fetullah’tan aldýklarý ortaya çýktý) cezalandýrýlýyordu.
Darbe, 19. yüzyýl pozitivizmiyle, her derdin mutlak ilacý Kemalist ideolojiyi bütünleþtirmeyi amaçlýyordu. Bu bütünleþtirme çabasý, “demokratikleþme” olarak lanse edilse de, brifingli entelijansiya için asýl motivasyon Erbakan’dan, daha doðrusu halkýn iktidarýndan kurtulmaktý.
Kurtulamadýlar ama...
Halkýn iktidarýna yenildiler...
Derler ki, 28 Þubat süreci AK Parti iktidarýyla birlikte sona ermiþtir...
Biraz öyledir ama süreci bitiren asýl aktör, darbenin en kudretli ismi Orgeneral Çevik Bir’dir... Genelkurmay Ýkinci Baþkaný olarak bin bir emekle kurduðu yapýyý 30 saniyede göçertmiþtir ve darbesini maskara hale getirmiþtir.
Nasýl mý?
Þöyle:
Çevik Bir sivil hayata intikal edince, önce Amerika’ya gitti. Orada Ýsrail yanlýsý bir kuruluþun lütfettiði “Uluslararasý Liderlik Ödülü”nü aldý. Sonra Türkiye’ye döndü ve Cumhurbaþkanlýðýna aday olduðunu açýkladý.
Durumunu “müjdelemek” için kamuoyunun huzuruna çýkmasý gerekiyordu.
Bir basýn toplantýsý düzenledi.
Bir gazeteci sordu: “Niçin Cumhurbaþkanlýðýna aday oldunuz?”
Çevik Bir þu cevabý verdi: “Sivil toplumun önünü açmak için...”
Düþünebiliyor musunuz? Görev yaptýðý dönem içinde sivil toplumun çanýna ot týkamýþ, binlerce sivil toplum örgütünün kapatýlmasý emrini vermiþ, gazeteciler hakkýndaki “seri” suç duyurularýnýn altýna imza atmýþ Çevik Bir (bu satýrlarýn yazarý hakkýndaki suç duyurularýnýn altýnda da Çevik Bir imzasý bulunuyordu) “sivil toplumun önünü açmak için” Cumhurbaþkanlýðýna aday oluyor.
Þaka gibi...
Bir baþka gazeteci þöyle bir soru sordu: “Sizin cumhurbaþkanlýðýnýz döneminde 28 Þubat benzeri bir müdahale yaþansa, tavrýnýz ne olur?”
Bu soruya da, inanamayacaksýnýz ama “þaþkýn” Çevik Bir aynen þu cevabý verdi: “Allah bir daha milletimize o günleri göstermesin!”
Bana göre bu cevaptan sonra da 28 Þubat bitti...
Hemen oracýkta bitti...
1000 yýl süreceði öngörülüyordu, 30 saniyede bitti...
Bitiren, Çevik Bir oldu!
Bu yüzden, “Tarihin en alçak, sonuçlarý itibariyle en yýkýcý ama en salak darbesiydi” diyorum.
Bir gün Çevik Bir hâkim karþýsýna çýkarýlýrsa (ki, çýkarýlmasýný umuyoruz), bu cevaplar kendisine yedirilmeli ve “aynen” þu hatýrlatmada bulunulmalý: “Allah’ýn bir daha milletimize göstermesini istemediðiniz þeyi, siz ve silah arkadaþlarýnýz bizzat bu millete yaþattýnýz. Postmodern darbe yaparak yüz binlerce insanýn canýný yaktýnýz, 2001 ekonomik krizinin temellerini attýnýz, ülkeyi geriye götürdünüz. Þimdi iyi misiniz?”