28 Þubat 1997'de açýklanan ve "1000 yýl süreceði' söylenen post modern darbenin, küresel ve ulusal hazýrlayýcýlarýný bir arada okuyabilmek, bize yeni ibretler kazandýracaðý için... Hatýrlamak zorundayýz. Geleceðe dair bilincin apaçýk olabilmesi için, unutmamak.
28 Þubat'ý hazýrlayan en önemli küresel koþullar, Sovyetlerin daðýlýp, dünyanýn tek kutuplu bir hale dönüþmesi ve ABD'nin 'kýzýl kuþak' karþýtlýðýndan, 'yeþil kuþak' karþýtlýðýna, dolayýsýyla Ýslami göstergeleri, temsilleri, kimlikleri hedef almasýyla olgunlaþmýþtýr.
Ardýndan Muammer Aksoy, Çetin Emeç, Turan Dursun, Bahriye Üçok gibi isimlere yönelik suikastlar, 1993'te üç gün arayla yaþanan Sivas ve Baþbaðlar katliamlarýyla, toplum ''laik-antilaik' kamplaþmasýna itilmekteydi... Yine 1993-1995 yýllarý arasýnda, Orgeneral Eþref Bitlis, Diyarbakýr Jandarma Komutaný Bahtiyar Aydýn, Mardin Jandarma Alay Komutaný Rýdvan Özden, þüpheli suikastlar sonucu yaþamlarýný yitirmiþti. Ýstanbul'da Gazi Mahallesinde baþlayan olaylar da Türkiye'deki fay hatlarýnýn üzerinden geçiyordu, buradaki olaylarýn, Alevi- Sünni çatýþmasýný kurmaya yönelik baþlatýldýðý, daha sonra öldürülen vatandaþlarýn otopsilerinde çýkan kurþunlarýn kimliði açýkça ele veriyordu.
28 Þubat darbesine giden yolda en önemli virajlardan birisi, Cumhurbaþkaný Turgut Özal'ýn görev süresinin bitmesine 3 yýl kala þüpheli bir þekilde ölümüdür. Bazý deðerlendirmelerde, Turgut Özal'ýn ölümünden kýsa bir süre önce (20 Mart 1993) gerçekleþtirilen "PKK ile ateþkes ilaný" Özal'ýn ortadan kaldýrýlma sebeplerinden biri olarak gösterilmektedir. Turgut Özal, 5 ülkeyi kapsayan 12 günlük Türkistan gezisinden döndükten sonra, 17 Nisan 1993 tarihinde, vefat etmiþtir. Çocuklarý dâhil, olayý þüpheli bulmaktadýr. Turgut Özal'ýn yasakçýlýða her daim karþý çýkmýþ, demokrat, milli ve manevi deðerlere sahip çýkan tavrý, onun Türkiye Modernleþmesini rijit ve cebri yollarla kurmayý siyaset edinmiþlerce, her zaman "gerici' nitelikte bulunmasýna sebep olmuþtur. Ardýndan Cumhurbaþkaný olan Demirel ise, 28 Þubat darbesinin mühim aktörlerinden olacaktýr.
28 Þubat'ý hazýrlayan süreçler hatýrlanýrken, Batý Çalýþma Grubu da asla unutulmayacak oluþumlardandýr, hemen herkesin fiþlendiði, günlük yaþamdan, eðitim ve çalýþma hayatýna, sosyal faaliyetlerden, aile yapýsýna, eðilimlere kadar her konu, mahremiyetler hiçe sayýlarak, tek tek takip edilmiþ, andýçlar hazýrlanmýþtýr.
Ve Refah Partisi, 28 Þubat Darbesi'nin odaðýndaki, hedef tahtasýndaki siyasi yapý olarak, 1994 yerel seçimlerdeki baþarýsýndan sonra, 24 Aralýk 1995 genel seçimlerinde de birinci olmasý, toplumun belli kesimlerinde, özellikle orduda, medyada, sermaye çevrelerinde, büyük bir rahatsýzlýk yaratmýþtýr. Üstelik bu rahatsýzlýklarýný gizlemek þöyle dursun her fýrsatta, dillendirmiþlerdir.
1996 yýlý, Ýsrail ile anlaþmalar yýlý olmuþtur. Ýlk olarak 1996 yýlý Þubat'ýnda Tel-Aviv'de, Çevik Bir ile Ýsrail Savunma Bakaný arasýnda "Askeri Eðitim ve Ýþbirliði" anlaþmasý imzalandý. Daha sonra Serbest Ticaret Anlaþmasý; Ekonomik, Teknik, Bilimsel Ýþbirliði anlaþmalarý gibi baþka anlaþmalar da yapýlmýþtýr.
28 Haziran 1996'da Refah-Yol Hükümeti kurulmuþtur. Bu hükümeti düþürmek için ellerinden gelen her numarayý sergileyerek, demokrasinin getirdiði sonuca bir türlü katlanamayan, sandýðý ve milli iradeyi bir türlü hazmedemeyen çevreler, tüm güçlerini bu hükümetin yýkýlmasýna kanalize etmiþlerdir.
Bu arada, Susurluk kazasý ve Kalkancý-Müslim Gündüz vakalarýyla, toplumsal tansiyon iyice gerilmekte ve darbenin koþullarý olgunlaþtýrýlmaktaydý...
23-24 Ocak 1997'de Gölcük'te, 12 Generalin katýldýðý, "Harp Oyunlarý'nýn gözden geçirildiði söylenen zirve, medyada geniþ yer tutmuþtur. Nitekim, Gölcük Donanma Komutaný Salim Derviþoðlu, 13 Ocak 2001 günü Kanal 6 televizyonunda "Ceviz Kabuðu" adlý programda, "Gölcük Donanma Komutanlýðýnda yapýlan seminerde, ülkedeki laiklik ihlali konusunda herkesin kendi müþahedelerini söylediðini, katýlanlarýn fikir ve görüþlerinin alýndýðýný, katýlanlarýn hepsinin ayný teþhis üzerinde birleþtiklerini, 28 Þubat kararlarýnýn merkezinin Gölcük'te yapýlan seminer ve toplantý olduðunu" söylemiþtir.
30 Ocak 1997'de Sincan'daki Kudüs gecesi ise, 28 Þubat darbesinin düðmesine basýlmasýnýn nedeni olmuþtur. Ardýndan 4 Þubat 1997 günü, Sincan sokaklarýnda tanklar yürütülmüþtür. Dönemin komutanlarýndan Çevik Bir bu duruma, "demokrasiye balans ayarý" demiþtir.
28 Þubat 1997 tarihli Milli Güvenlik Kurulu toplantýsýnda hükümete dayatýlan 18 maddelik kararlar incelendiðinde, bu metnin tamamen hükümetin icra yetkisini sýnýrlandýrmayý hatta ortadan kaldýrmayý amaçladýðýný, ordunun icra yetkisine el koyduðunu göstermektedir.
28 Þubat'ta neler yaþandýðýný bir kere daha hatýrlamamýza destek olan tüm hukukçu arkadaþlarýma teþekkürü bir borç bilirim...