28 Şubat’ı yargılarken Sevgi Kurtulmuş ile karşılaşmak

Yıldırım Beyazıt Üniversitesi’nde düzenlenen bir etkinlikti; “28 Şubat, Postmodern Darbe Yargılanıyor” adlı panel. Üniversite bünyesindeki “İnsan Hakları Kulübü” tarafından MAZLUMDER ve İHD ortaklığıyla gerçekleştirildi.

Oturumu yöneten isim Prof. Şükrü Karatepe’ydi ki, kendisi 28 Şubat’ın o en zorlu ve karanlık günlerinin sembol isimlerindendi. Şükrü Bey’i sadece Kayseri Büyükşehir Belediye Başkanlığı dönemiyle tanımıyorduk aslında... Bir siyaset teorisyeni ve hukuk felsefesine dair yaptığı değerli katkılarıyla düşünce dünyamızın parlak isimlerinden birisi olarak da okuyorduk onu öğrencilik günlerimizde ve sonrasında... Fakat fiili siyaset tecrübesi, onu sanki zamanın mayın tarlasında çıplak ayaklarıyla yürümeye zorluyordu ve her türlü hukuk dışı baskının altında halka hizmet yolunu tercih etmiş bir hocamızdı... Siyaset, 28 şubat darbecilerinin nezdinde ona yönelik ağır bir sınava dönüşürken, şahsında tüm temsil ettiği kişiler, değerler ve varlık girişimi ciddi bir suikaste maruz kalıyordu. Aradan geçen 17 yılın ardından bugün Prof. Şükrü Karatepe hocamız yeniden akademi dünyasında, öğrencileriyle, aktif düşünce hayatına dair değerli katkılarıyla yeniden hayat temposunun içinde... Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölüm Başkanı. Peki ya vakti zamanında ona her türlü zulmü reva gören darbeciler nerede? 

***

“1000 yıl süreceği” iddia edilen 28 Şubat’ın en ağır bedelini Refah-Yol Hükümeti sembolünde “1.Tehlike” ilan edilen geniş halk kesimleri ödemişti. Kendilerine “Silahsız Kuvvetler” adını veren Medya, YÖK, işçi ve işveren sendikaları, Yargı ve YÖK mensupları, sermaye sözcüleri, sivil görünümlü darbeciler olarak despotça iş başındaydılar.

Görülmekte ama ne yazık ki buharlaşmak üzere olan “28 Şubat Davası” dosyasındaki, Milli Güvenlik Kurulu kararları eşliğinde katıldım üniversitedeki alternatif darbe yargısına... Bir zamanlar kapılarından içeri sokulmayıp yaka paça dışarı atıldığımız üniversitelere yeniden girebilmek, kürsülerden öğrencilere hitap edebilmek o kadar hikmetli, ibretli bir tecrübeydi ki!

Salondaki dinleyicilerin içindeydi Prof. Sevgi Kurtulmuş da... Sevgi Hanım, 28 Şubat darbesinin akademik dünyadaki sembol isimlerindendir. İstanbul Üniversitesi’nin parlak zekası, çalışkanlığı ve geleceğe dair umudu olarak her görüşten öğrencinin hepimizin örnek aldığı bir öğretim görevlisiydi. Ne yazık ki başörtülü olduğu gerekçesiyle okulundan, çok sevdiği öğrencilerinden uzaklaştırılmıştı. Onun akademik dünyadan uzaklaştırılmasını, sadece biz öğrencileri için bir feci kayıp olarak görmedim yalnızca. Çünkü o, özellikle kız öğrencilere, Anadolu’ndan parlayarak ilim irfan dünyasına ışık tutmak üzere türlü engelleri aşarak gelmek noktasında çok olumlu bir örnek, rol modeldi aynı zamanda. Türkiye üniversiteleri ve akademik dünya adına da böylesi bir üstün zeka ve bilimsel performanstan kayıp, enteresan bir zihin çöküşü anlamındaydı .

28 Şubat darbesi, Türkiye’nin kaybıdır bu anlamda. Darbe Türkiye düşünce hayatını çökertme noktasına getirmiştir... Bu bağlamda Yıldırım Beyazıt Üniversitesi’nde Prof. Sevgi Kurtulmuş hocamızı yeniden öğrencileriyle baş başa görmek onur vericiydi, sevindiriciydi...

Sevgi Kurtulmuş hocamız, program öncesinde bizi yeni restore edilen Hacı Bayram Külliyesine de götürdü. Sadece bir cami, manevi bir atmosfer değil bu külliye, “ben dahi yapıldım taş u toprak arasında” diyen Hacı Bayram’ın, millet olarak varoluş serüvenimizde ilim ile irfanı, maddi bilimle moral değerleri bir arada mezceden “oluş”unu okuduk orada...

Meşhur bilgin Akşemseddin’in ders odasına çileli dar koridorlardan, boynumuzu eğerek girdik. “Hadi okuyalım” dedi Sevgi Hocamız. Asırlık merteklere sabırlı yuvalar açmış karıncaların çalışkanlığıyla açıp Kitabı, bizi okumaya davet eden bu güzel kadın, 28 Şubat’ı “oku”yarak geride bırakıyordu o anda... 

Rektör Prof. Metin Doğan Beyefendi ve Yıldırım Beyazıt Üniversitesi’ne teşekkürlerimizi sunarız.