Yýllardýr hakkýnda konuþulmadýk söz kalmayan 28 Þubat’ýn sýrrý nihayet çözüldü, gözün aydýn Türkiye!
Eski Genelkurmay Baþkanýmýz konuþmasa, biz hâlâ boþ sözler sarfetmeye devam edecektik. Çok þükür ki bizleri de büyük bir dertten kurtardý.
Hani bir zamanlar Korkmaz Yiðit’in dilimize pelesenk ettiði “vücut kimyasý” tabiri vardý. Alaattin Çakýcý kendisini telefonla aradýðýnda “tükürük bezlerim kuruyor, vücut kimyam bozuluyor” demiþti Korkmaz Yiðit de, herkesin diline düþmüþtü.
Yýllar sonra yeniden bir vücut kimyasý bozulmasý vakasýyla karþý karþýya kaldýk, iyi mi!
Fakat bu seferki vaka, yakýn tarihimizdeki büyük bir sýrrý da açýklýða kavuþturmuþ oldu.
Devrin Genelkurmay Baþkaný Ýsmail Hakký Karadayý, “Merhum Erbakan ‘gulu gulu dansý ve kanlý mý olacak kansýz mý’ dediðinde yavaþ yavaþ asker olarak korktuk. Pompalý tüfeklerin bazý yerlerde toplandýðý bilgisi vardý” diye konuþmuþ.
Meðer ki 28 Þubat postmodern darbesi, Genelkurmay’daki koca koca komutanlarýn “korku”sundan dolayý gayri ihtiyari bir tepki olarak yapýlmýþ!..
Üþenmedim, korktuðumuzda vücudumuzda neler oluyor diye sordum soruþturdum, bilimsel verileri topladým. Bakýn bakalým:
“Göðüste aðrý ve büyük bir sýkýntý.
Taþikardi (kalbin yerinden fýrlayacakmýþ gibi hýzlý çalýþmasý).
Titreme ve sarsýlma,bazen bayýlacakmýþ gibi olma.
Nefes darlýðý, boðazda düðümlenme, boðulma hissi.
Terleme. Kýzarma, ateþ basmasý. Bulantý, karýn aðrýsý.
Elinde olmadan bir þeyler yapma..”
***
Hissettiði korku bizim paþaya “farkýnda olmadan!” darbe yaptýrmýþ!
Demek ki, koskoca bir ordunun baþýndaki bir komutan da olsanýz siz de bir insansýnýz ve “kanlý mý olacak kansýz mý” ifadesinden korkmuþ olabilirsiniz.
Ancak emrinizdeki askerler sizin oyuncak askerleriniz midir ki “gulu gulu dansý ve kanlý mý olacak kansýz mý” ifadesinden korktuðunuz için, sýr kan tutmasý yüzünden koskoca ülkeyi kaosa sürüklediniz? Siz evin tek oðlu muydunuz?
Misal Atatürk de fareden korkarmýþ ve ben insani özellikleri gizlenip tanrýlaþtýrýlmýþ Atatürk’ten ziyade “fareden korkabilen, karanlýktan korkan” Atatürk’ü yeðlerim mesela... Ancak Atatürk “fare” korkusu yüzünden ülkeyi kaosa sürüklememiþ, deðil mi!!
Biliyorsunuz, TBMM’deki Darbeleri Araþtýrma Komisyonu üyeleri, “darbeleri araþtýrma” kapsamý içerisinde, darbe maðdurlarý kadar dönemin aktörleri olduðu düþünülen kiþileri de dinlemeye çalýþýyorlar. Kimsenin “benim yoðurdum ekþi” diyecek hali olmadýðýndan, herkes Nasrettin Hoca zekasý içinde “ipe un sermeye” çalýþýyor elbette.
Ömrü hayatýnda “altý iyice kýzarmýþ kadayýf” yemediðinden olsa gerek, Hoca “kadayýf” deyince, bizim Komutan “Kaddafi ülkeyi iþgal edecek” sanmýþ olmalý ki, bir de Erbakan Hoca Libya’ya geziye gidince Kaddafi’ye ülkeyi “anahtar teslim” yapýyor diye korkmuþ! Hay Allah!
Ha bir de tarikat önderlerinin baþbakanlýkta iftarda toplanýyor olmasýný da tekke ve zaviyelerin geri geliyor olacaðýna yormuþ!.. Allah kimseleri böyle korkularla imtihan etmesin.
Ýsmail Hakký Karadayý o meþum! günlerdeki Erbakan Hoca’nýn açýklamalarý için “çok vahim ifadelerdi” diyor!
Darbe söylentileri çýkmýþ (bir söylenti!) ve Sincan’dan bir anda tanklar tesadüfen geçmeye baþlamýþ!
Batý Çalýþma Grubu diye bir grup yokmuþ, 28 Þubat’a postmodern darbe demek “aptalca”ymýþ, Çevik Bir Paþa ön plana çýkmak, popüler olmak için söylemiþ olabilirmiþ mesela! Güven Erkaya’nýn Meral Akþener’i “kazýða oturtur dolaþtýrýrým” tehdidini de duymamýþ Karadayý Paþamýz...
“Partiyle, þununla bununla” alakasý olmayan paþamýz “ülkeye huzursuzluk geleceðinden” çok ama çok korkmuþ. Komutanlar da, korkudan kaynaklanan “elinde olmadan bir þey yapma” hissiyle tanklarý yürütmüþler!
Belli ki biraz daha sýkýþtýrýlsa, “aslýnda darbeyi yapan da Erbakan, tanklarýn yürüme emrini veren de, bizler emir kuluyuz, siyasi irade hangi kararý aldýysa bizler de uyguladýk” diyecek!
Ýlahi Karadayý Paþa, enteresan adamsýn. Görev yaptýðýn süre boyunca her iþin içinden hep böyle mi sýyrýldýn!