En son eyleminiz, Paris vahþetini Türkiye ile irtibatlandýrmak oldu. Taa MÝT TIR’larýna, oradan DAEÞ’e yardýma kadar uzandýnýz ve Batý’ya en insafsýz ihbarda bulundunuz.
Bir ara Patrik’le iliþkiler sýký-fýký iken zaman zaman buluþup durum muhasebesi yaptýðýmýz arkadaþlara “Cemaatin milli meseleleri ýskaladýðý görüntüsü” verdiðini hatýrlatmýþ ve bundan kaçýnmak gerektiðini ifade
etmiþtim.
Hayret bir þey: MÝT TIR’larý olayýnda nasýl savrulacaðýnýz ayan beyan ortaya çýktý, PKK ile aðýz birliði içinde DAEÞ’i Türkiye’ye yamamaya çalýþtýnýz ve þimdi, Batý’nýn ciðerini kavuran bir hadisede, üstelik tam da tüm dünyanýn G20 zirvesi ile Türkiye’de buluþtuðu bir zamanda “Bunlarýn teröre karþý olduðuna inanmayýn, bunlar DAEÞ’le iþbirliði içinde” hezeyanýný dillendiriyorsunuz. Güya Batý’daki yerinizi saðlamlaþtýracak ve mümkünse Batý’yý Türkiye’nin üzerine salacaksýnýz.
Milli hassasiyet denen þeyin semtinize uðramadýðý çok açýk da ülkeyi arkadan hançerlemeye kadar varacak mýydý bu?
Dibe doðru gidiyor yapý farkýnda mýsýnýz? Batýyor.
Neredesiniz görüyor musunuz? Kimlerle el elesiniz?
Yoo, hiç düþünmeyin onlar da kurtaramaz sizi.
Bir düþünün:
28 Þubat sürecinde bugün yaptýðýnýza benzer bir baþkaldýrý sergileseydiniz bu kadar batar mýydýnýz?
Ben söyleyeyim: Hayýr batmazdýnýz.
Çünkü o zaman 28 Þubat’ýn meþruiyyeti sorunluydu ve ona karþý tavýr milletin tavrýna paralel olurdu. Evet yara alýnýrdý, ÝHL’ler gibi budanma yaþanýrdý ama millet bu tür budanmalarda hep yaralarý sardý ve ardýndan çok daha görkemli filizler ortaya çýktý. Siz de o yiðitliðin karþýlýðýný millette bulurdunuz.
Oysa siz orada yamuldunuz. Konjonktürel fetvalarla milli direnci çözen bir rol üstlendiniz. 28 Þubatýn meþruiyyeti nasýl sorgulandý ise sizin onun karþýsýnda yamulan tavrýnýz da sorgulandý.
Þimdi, milletteki karþýlýðý her sýnanmada çok daha güçlü biçimde ortaya çýkmýþ bir siyasi-sosyal yapýya karþý, içeriden dýþarýdan güç odaklarýyla iþbirliði içinde bir savaþý sürdürmeye çalýþýyorsunuz.
Ve gün gün batýyorsunuz.
Neden?
Çünkü millette karþýlýðý olmayan ve Türkiye karþýtý odaklarla el ele tutuþan bir savaþýn içindesiniz. Üstelik “islami” hüviyeti ile bilinen bir siyasi kadroya karþý “islami söylem” kullanarak ama Ýslam karþýtý olagelmiþ çevrelerle iþbirliði içinde hareket ediyorsunuz.
Yürüttüðünüz savaþýn millet nezdindeki meþruiyyetine bakýn, ne durumda o?
28 Þubat’ta yamuldunuz da þimdi nasýl dik durmaya çalýþýyorsunuz?
Sýrtýnýzý Türkiye’yi de terbiye edecek uluslararasý odaklara dayadýðýnýz kanaatiyle mi?
Düþündünüz ki Amerika’dan, Avrupa’dan terbiyeci ekipler gelir, Tayyip Erdoðan’a, Ahmet Davutoðlu’na karþý gözlerini belertirler, kaþlarýný çatarlar, “höt” derler, onlarýn saðladýðý alanda da sizler icra-yý faaliyet edersiniz.
Olmuyor, bakýn olmuyor.
Bütün dünya Antalya’ya doluþtu, Obama’sý, Putin’i, Cameron’u, Merkel’i ile...
Hayret Tayyip Erdoðan’la el sýkýþtýlar. Özel görüþmeler yaptýlar, “Nerelerde iþbirliði yapabiliriz?”i konuþtular.
N’olacak þimdi?
Üzülüyorum, 40 yýllýk emek eriyor. Ben Ýslam adýna oluþmuþ bir birikimin heba edilmesine yanýyorum. “Biriktir biriktir heba et!” Bu da Ýslam’ý tarih dýþý yapmak için kumpas kuranlarýn bir projesi olmasýn.
“Dava” diye oluþturulmuþ kaç yapýnýn mezarý var bu topraklarda!
Medya alanýnda iþsiz kalan arkadaþlar, baþka alanlardaki daðýlmalar, sulara gömülen yapýlarýn arkasýndan dökülen gözyaþlarý...
Bir durup bakýlmayacak mý “Yahu, ne yaptýk, ne yapýyoruz biz?” diye sorulmayacak mý?
“Üç vakte kadar” diye yapýlan kehanetler tutmadý iþte, ne zaman ayaklar suya erecek?
Asla oh olsun demiyorum, Anadolu fedakarlýðýnýn bir kere daha heba edilmesi karþýsýnda sadece üzülüyorum.