29 Ekim günü Ankara’da “alternatif cumhuriyet bayramý kutlamasý” yapmak isteyenlerin Ulus Meydaný’ndan Anýtkabir’e yürüyüþlerinin yasaklanmasý tartýþýlýyor iki gündür. Bu tartýþmanýn yapýlmasý demokratik olgunlaþmamýz açýsýndan olumlu ve ayrýca gerekli. Ama ortaya çýkan kaosu açýklamak için sadece “idarenin yasakçý tutumu” deyip geçmek doðru mu, dahasý bu yaklaþým 29 Ekim günü aslýnda ne olduðunu anlamak için yeterli mi? Bir de þu var: 29 Ekim kaosunun gerçek maðduru CHP mi?
Bana kalýrsa, geçtiðimiz haftadan baþlayarak geliþen olaylar zinciri içinde bakarsanýz 29 Ekim günü ortaya çýkan tabloyu baþka türlü deðerlendirebilirsiniz.
29 Ekim yaklaþýrken çoktandýr görmediðimiz türden bir olayla karþýlaþtýk. Dünya Kadýnlar Tenis Þampiyonasý ödül törenine katýlan iki bakan oradaki birtakým “seyirciler” tarafýndan yuhalandý. Ortada bu iki bakanýn yuhalanmalarýný gerektiren bir durum yoktu. Herhangi bir gerginlik de yoktu. Üstelik politik sivrilikleri olmayan, toplumun her kesiminde icraatlarý takdir edilen bakanlardý bunlar.
“Bütün dünyanýn gözü önünde” gerçekleþen bu kaba protestodan iki bakanýn yanýnda AK Partili belediye baþkaný da nasibini almýþtý. Onun da neden protesto edildiði belirsizdi. Bu olay can sýktý ama çok da üzerinde durulmadý.
Bu sýrada 29 Ekim yaklaþmaktaydý. Cumhurbaþkaný’nýn eþi Hayrünnisa Gül ve Baþbakan’ýn eþi Emine Erdoðan ilk defa cumhuriyet resepsiyonuna katýlacaklardý. Devletin tepesindeki iki ismin eþleri baþörtülü olduklarý için ana muhalefet partisinin ve komutanlarýn boykot tehditleri yüzünden Cumhurbaþkanýnýn cumhuriyet resepsiyonlarýna davet “eþsiz” yapýlýyordu ki devletin zirvesinde problem çýkmasýn!
Þaka gibi ama “Türkiye gerçeði” buydu yakýn zamana kadar. Bu yýlki resepsiyon iþte bu tuhaflýðý, çarpýklýðý ortadan kaldýran, devletin normalleþmesini sembolik düzeyde sürdüren bir “ilk” olacaktý. Resepsiyon “eþli” olacaktý.
Genelkurmay Baþkaný ve kuvvet komutanlarý seleflerinin aksine bunda bir olumsuzluk, rejim karþýtlýðý vs görmüyorlardý. Ama ana muhalefet partisi CHP bu resepsiyona katýlmayacaðýný açýkladý. CHP lideri ayný gün içinde yapýlacak diðer resmi törenlere de katýlmayacaktý. Bunun yerine bazý derneklerce organize edilen “alternatif cumhuriyet bayramý kutlamasý”na katýlacaktý.
Derken 29 Ekim günü gelip çattý. Türkiyenin dört bir tarafýnda cumhuriyet bayramý kutlamalarý, adet olduðu þekliyle yapýlmaktaydý. Atatürk anýtlarýna çelenk koymalar, þiir okumalar, marþ söylemeler, resm-i geçitler vs...
Ama bu sýrada sol kesimin sözcüleri özellikle CHP’liler “cumhuriyetin kutlanmasýna izin verilmiyor... Ýlk defa bir 29 Ekim’de cumhuriyetin kuruluþu kutlanamýyor!” diye yeri göðü inletmekteydiler. Zira Ankara’nýn Ulus Meydaný’nda yapýlmak istenen “alternatif 29 Ekim kutlamasý”na valilik izin vermemiþti. Gürültünün kaynaðý orasýydý.
Aslýnda Ankara Valiliði “alternatif cumhuriyet bayramý kutlamasý” yapmak isteyenlere sekiz ayrý yer göstermiþ þehirde. Ama muhataplarý toplantýyý Ulus’taki eski Meclis binasýnýn önünde yapmakta ýsrarcý olmuþlar ve “idarenin kararýný dinlemeyiz, barikatlarý aþar o meydana gireriz” demiþler. Nitekim dediklerini yapmýþlar 29 Ekim günü.
Ankara Valiliði’nin kararý haklý mýydý, haksýz mý? Bana sorarsanýz istedikleri yerde bu toplantýyý yapmalarýna izin verilebilirdi; cumhuriyet bayramý günü halkla polisi karþý karþýya gösteren bir tablonun oluþmasý da belki önlenebilirdi. Ama olayýn bu kýsmý madalyonun bir yüzü sadece. Madalyonun öbür yüzünde CHP’nin “alternatif 29 Ekim kutlamasý” yapma isteðinin anlamsýzlýðý var.
Anlayan var mý, CHP neden önceki yýllarda olduðu gibi resmi törenlere katýlmayýp “alternatif cumhuriyet bayramý kutlamasý” yapmak istedi? Kemal Kýlýçdaroðlu’nun kiþisel arzusu muydu bu? Cumhurbaþkaný ve Baþbakan’la ayný bayramý kutluyor görünmek mi istemiyordu? Cumhurbaþkaný’nýn baþörtülü eþiyle mi karþýlaþmaktan çekiniyordu?
Sivil toplumu kuruluþlarýnýn cumhuriyet bayramýný istediði yerde kutlamaya hakký olmalýdýr elbette. Ama ana muhalefet partisinin baþkentteki resmi törenleri boykot edip “alternatif 29 Ekim kutlamasý” yapmak istemesinin gerekçesi ne olabilir?