29 Ekim, Kılıçdaroğlu Salıcı ve sivilleşme

29 Ekim 2012 ve CHP Genel Başkanı Sayın Kemal Kılıçdaroğlu dendiğinde aklınıza ilk gelen fotoğraf karesi ne olacak?

Çok sayıda insanın muhtemelen aklına gelecek ilk fotoğraf Sayın Kılıçdaroğlu’nın Ulus Meydanı’nda biber gazı soluduktan sonra çekilen fotoğrafı olacak.

Benim aklıma ise başka bir fotoğraf, Star Gazetesi’nin internet sitesinde aynı gün gördüğüm “29 Ekim’de bir ilk” başlıklı fotoğraf gelecek; fotoğrafda Sayın Cumhurbaşkanı Gül, arkasında yaveri, tebrikleri kabul ediyor, Genelkurmay Başkanı Sayın Necdet Özel’in elini sıkıyor, Orgeneral Özel’in arkasından da CHP yani Ana Muhalefet Partisi Genel Başkanı Sayın Kılıçdaroğlu geliyor.

Haberlerden izleyebildiğim kadarıyla Sayın Kılıçdaroğlu bu törenden bir süre sonra Ulus’a gidiyor ve biber gazı solumaya başlıyor.

Sayın Kılıçdaroğlu, muhtemelen kendi konumunun, Ana Muhalefet Partisi Genel Başkanlığı sıfatının anlamını pek kavrayabilmiş değil; Ana Muhalefet Partisi Genel Başkanı demek potansiyel Başbakan demektir, siyasi çerçevede bu konum son derece önemlidir, belki Başbakanlık kadar önemlidir, bu konum, bu sıfatı taşıyan kişiye büyük sorumluluklar yükler.

Bu sorumlulukların başında da, devlet protokolünde, nihai analizde bir devlet memuru olan Genelkurmay Başkanı’nın arkasında yer almamak gelir, daha doğrusu gelmelidir.

Devlet protokolünde bir memurun arkasında durmayı içine sindiren, bunu mesele yapmayan, devlet protokol listesi daha Mayıs ayında, yani beş ay önce değiştirilirken yeri göğü inletmeyen, gerekirse de bu protokole dahil olmayarak gerçek bir demokrasi ile asla bağdaşamayacak bu sıralamayı protesto etmeyen bir siyasetçinin (?) aynı gün başka bir çok anlamsız yasağı protesto etmek için biber gazı yemesi olsa olsa popülist bir gösteridir, başka bir şey olamaz.

Sayın Kılıçdaroğlu’nun bilmesi, görmesi  gereken çok önemli bir konu da, bu protokolü  içine sindiren bir muhalefet liderinin 2012 Türkiye’sinde seçmen desteği ile iktidara gelmesinin mümkün olamayacağıdır.

CHP’nin parti programında, kendileri ya da başkası, önemli değil, bir muhalefet liderinin devlet protokolünde bir memurun arkasında durmasının demokrasi ile bağdaşamayacağı ve iktidara gelinir ise değiştirileceği görüşü/önerisi yer almakta mıdır?

CHP İstanbul İl Başkanı Sayın Oğuz Kaan Salıcı’nın da İstanbul Taksim’deki törenler esnasında gördüğü 1. Ordu Komutanı ve başka yüksek rütbeli subaylara “Sizin korumanız gereken Cumhuriyet’e biz sahip çıkıyoruz” diye seslenmesini de bakalım nasıl açıklayacak. CHP’liler; Sayın Oğuz Kaan Salıcı’nın, Cumhuriyeti 1. Ordu Komutanı’nın nasıl koruyacağını açıklaması Türkiye demokrasi tarihine önemli bir katkı niteliğinde olabilir doğrusu. Umarım Sayın salıcı’nın yanıtı 2003 1. Ordu plan seminerinin bu kez başarılı olması temennisi olmaz.

Bu meselenin vahameti sadece CHP ve Kılıçdaroğlu ile de sınırlı değildir.

Devlet protokol listesi daha çok yeni, yanılmıyor isem 2012 Mayıs ayında değiştirilmiştir  ve iktidara yakın çevreler bu değişikliği devlet protokolünün sivilleşmesi olarak takdim etmişlerdir, internetten küçük bir araştırma siz okurları konunun tüm detaylarına ulaştırır.

Listenin sivilleştiğine dair rivayet tuğgenenallerin listeden çıkarılmasına, Diyanet İşleri Başkanı’nın yanılmıyor isem 50. sıradan 10. sıraya yükseltilmesine, STK’ların da listeye dahil edilmesine dayandırılmaktadır; daha da ilginci bu sivilleşme hareketinin (?) Atatürk döneminin yani tek parti döneminin protokol anlayışına, “Reis” protokolüne dönüş ile açıklanmasıdır.

Arkadaşlar, çok muhterem okurlar, Kılıçdaroğlu ya da başkası olabilir, günün birinde bir AK Partili de olabilir, bir muhalefet liderinin, yani bir Başbakan resmi alternatifinin bir devlet memurunun arkasında durduğu bir protokole sivil protokol denemez, sivilleşme de böyle olmaz; önemli olan darbe girişiminde bulunan, planları yapan askerleri cezalandırmak değildir, bu bir haydutluk girişiminin adli yollardan normal bir müeyyide ile karşılaşmasıdır, bu da son derece önemlidir ama çok daha önemli olan devletin temel yapılanmasını, anayasasını, kanunlarını, yönetmeliklerini ve çok önemli bulduğum devlet protokolünü askeri bir görünümden kalıcı olarak kurtarmaktır.

Fransa’da Genelkurmay Başkanı protokolde kurumsal olarak 19. sırada gelmektedir; kurumsal olarak diyorum çünkü tüm bakanlar, tüm milletvekilleri, tüm senatörler, eski cumhurbaşkanları, eski başbakanlar, ombudsman, AB Parlamentosu temsilcileri protokolde hep Genelkurmay Başkanı’nın önünde gelmektedirler.

Bizdeki bu tuhaf, çok tuhaf durumu lütfen, ve de en önce Ak Partililer, “bizde devleti, Cumhuriyeti ordu kurdu” gibi bir ifadeyle açıklamasınlar, her açıdan acaip kaçabilir.

Bence, bir gün, çok küçük bir ihtimalle iktidara gelmek istiyorlarsa, CHP’liler de bu açıklamaya, bu anakronik formüle pek itibar etmesinler, bendenizden naçiz bir öneri.

twitter.com/KarakasEser