Askeri vesayet rejimi, yýllarca yargý unsurlarýný koltuk deðneði veya doðrudan sisteme bir müdahale aracý olarak kullanmaktan çekinmedi. Askeri vesayetin, 2007’de Cumhurbaþkaný seçim sürecine müdahalesine seçilmiþlerin açýk bir cevap vermesiyle gerileme dönemine girmiþ oldu. Yargý, ortaya çýkan boþluðu askeri vesayetin zekâ ve ahlâk düzeyini aratmayacak þekilde doldurmakta gecikmedi. Bu durumun zirve örneði ise þapkadan çýkarýlan ‘ 367 tezgâhý’ oldu.
2010 referandumu ile Kemalist vesayet odaðý büyük ölçüde yargýda akamete uðrarken, tam anlamýyla normalleþme yaþanamadý. Zira seçilmiþlere karþý KCK, Balyoz ve Ergenekon gibi davalarý suiistimal ederek mühimmata dönüþtüren Paralel Yapý, neo-vesayet odaðý olarak zuhur etti. 7 Þubat’taki müdahale giriþimleri akamete uðradýktan sonra 17-25 Aralýk’ta intihar saldýrýsý yapan Paralel Yapý, vesayet giriþimlerinin en trajik örneði olarak kayda geçti. Siyaset bu saldýrýlarý geri püskürtmeyi baþardý. Ancak neo-vesayet odaðý bir tenasühle Anayasa Mahkemesi’nde (AYM) arz-ý endam etmeye baþladý.
Þimdi yeni bir vesayet giriþimi spekülasyonuyla karþý karþýyayýz. AYM, otuz bin dosyanýn arasýndan tesadüf eylediði bir ihlal baþvurusunu gündemine aldýðýný ilan etti. Bu ilan; basýný bilgilendirmekten çok, kararýn ne olacaðýna dair ipuçlarý vermeye yönelik. Zira altý çizilerek, çýkacak kararýn hemen hayata geçeceðinin söylenmesinin ve usule aykýrý bir þekilde gündeme alýnmýþ olmasýnýn baþka bir izahý bulunmuyor. Bu ilanýn, 2002 Kasým seçimlerine günler kala AK Parti’ye kapatma davasý açan Sabih Kanadoðlu’nu ya da 2008’de seçimlerden %50’ye yakýn oy almýþ iktidar partisine kapatma davasý açan Abdurrahman Yalçýnkaya’yý andýran bir rahatlýkla dillendirildiði ve kararýn neticelerini umursamadýðý ortada. Zaten AYM’yi ya da yargý vesayetini var eden ana motivasyon tam da bu zeminden kaynaklanýyor; kararý verirken baðýmsýz olmayý sorumsuzlukla karýþtýrmalarýndan.
AYM kararlarýnýn Türkiye baðlamýndan ne kadar kopuk olduðunu anlamak için son yýllardaki kararlarýna bakmak bile yeterlidir. 2000’ler öncesi kelimenin tam anlamýyla fecaat olduðu için deðinmeye bile gerek yok. Lakin bugün gelinen noktada bir mukayese yapýldýðýnda, 2000’ler öncesi AYM kararlarýnýn Türk demokrasisine vurduðu darbelerin tahrip gücünün son 12-13 yýla göre daha az olduðu bile söylenebilir. Bunun sebebi geçmiþte AYM’nin daha demokrat, insaflý veya basiretli olmasý deðildir. 2000’ler öncesi sivil siyasetin demokratik gücü ve perspektifi AYM darbeleri olmasaydý bile bugünlerin düzeyinde deðildi. Ya da basit bir okuma ile 1990’larda koalisyon ortaðý olan %20’lerdeki Refah Partisi’ni kapatmakla, %50 oy alan, ikinci kez seçim kazanmýþ iktidar partisini kapatmak arasýnda ciddi bir siyasi, toplumsal ve ekonomik etki farký olduðu aþikârdýr. 1990’larýn istikrarsýzlýk döneminde, AYM’nin bir tahripkâr unsur olarak istikrarsýzlýða yaptýðý katkýlarla, bugün yapabileceði yýkým birbirinden farklýdýr.
Yargý baðýmsýzlýðýný “Türkiye’den baðýmsýz karar almak” þeklinde kullanan yargý, siyasetin meþru vazifesi olan “düzen kurma” iþine ortak olmaya çalýþmaktan kendisini kurtaramýyor. Hükûmetin seçim barajýný demokrasi paketinde gündemine alýp farklý üç öneri getirerek siyaseten yönetmeye çalýþtýðý bir dönemde, AYM bütün süreci allak bullak edecek bir karar alabileceðini ilan etmiþ durumda. Ýþin hazin yaný þu: Meclis böyle bir deðiþime imza atarsa, yani seçim barajýný indirirse, bu yeni durum yapýlacak ilk seçimlere Anayasa’nýn 67. maddesi gereði yansýmýyor. Ama AYM seçim barajýný sýfýrlarsa, bu durumun ‘bir deðiþiklik’ deðil hak ihlalinin giderilmesi olduðunu iddia edip, kararýn hemen uygulanmasý gerektiðini söylüyor. Bunun ismi olabilecek en açýk þekilde Meclisin iradesini gasptan baþka bir þey deðildir. Benzer þekilde binlerce baþlýkta ‘hak ihlali’ kamuflajý altýnda, Meclisin çýkarabileceði ya da çýkartmýþ olduðu yasa, AYM’nin istediði bir zamanda ve Anayasaya aykýrý olarak iptal edilebilir, deðiþtirilebilir. Siyasaldan, hiyerarþiden, egemenlikten ve karardan istifa eden bir hukuk yorumu açýsýndan ‘hak ihlali teknolojisi’ marifetiyle müdahale edilmeyecek hiçbir alan kalmayabilir.
AYM, ‘367 Ruhu’ ile hareket etmeye niyetlendikten sonra, siyasete her gün tuzak kuracak bir malzeme bulabilir. Seçim barajý elbette sýfýra inebilir. Bu öneriyi yapan bir hükûmet var iktidarda. Ama doðrudan ülkenin kaderini þekillendirecek bu kararý, Meclis’in yerine bir mahkemenin, üstelik Anayasa koyucunun ve yasa koyucunun açýk iradesine aykýrý olarak almaya kalkmasý, hem de seçimlere aylar kalmýþken böyle bir þeyi düþünmesi, 367 rezaletini aratýr sonuçlar doðurabilir. Son tahlilde, 367 kararý Meclis’in seçme iradesine ipotek koymuþtu, yeni AYM kararý ise bahsedildiði gibi çýkarsa, doðrudan milletin seçme iradesini kaosa sürükleyecektir. Böylesi bir kaosun siyasi, toplumsal ve ekonomik maliyetinin telafi edilemez olacaðýný görmemek için kötü niyetli olmak gerekir. 2015 seçimlerine korsan bir aktör olarak müdahale etme arzusu, zaten yýpranmýþ olan AYM’yi tam anlamýyla meþkûk hale getirir.