Türk futbolunda hiç olmayan bir þey, futbolcularýn kendilerine doðru atýlan paslarda; topun geliþ yönüne doðru hamle yapýp mesafeyi kýsaltma düþüncesinin olmamasýdýr. Ayaða atýlan paslarda, topu olduklarý yere beklerler. Bu bekleyiþ, rakibin müdahalesine olanak tanýr. Nitekim Denizlispor, 24. dakikada çok önemli bir pozisyon yakaladýðýnda; topun geliþine vurulmasý halinde, mutlak gol olurdu. Ama Denizlisporlu futbolcu, topun kendisine gelmesini beklerken, arkasýndaki Gustavo onun bekleyiþini fýrsata çevirdi ve araya girerek topu uzaklaþtýrdý.
Tekrar ediyorum... Size atýlan paslarda, topu ayaðýnýza kadar gelmesini beklemeyin, üzerine doðru mutlaka hamle yapýn. Topla buluþma mesafesini ve süresini kýsaltýn. Çünkü bunu yapmadýðýnýzda, güzelim pozisyon böyle güme gidiyor.
***
Fenerbahçe’nin sahaya yayýlýþý, oyunu kontrolu altýna alan takýmlarýn olgunluðu içindeydi. Evet, ilk yarýda belki çok fazla pozisyon bulamadýlar. Ama maçtaki patronun kim olduðunu, açýkça dikte etmiþlerdi. Tolga Ciðerci’nin golü; her durumda geleceði zaten belli olan sonucun, envantere alýnan ilk kaydýydý. Fenerbahçe, özellikle Ozan’ýn özenli futboluyla; öne geçmeyi çoktan hakediyordu.
Çok mu iyiydi. Hayýr!.. Bir kere düþük tempoluydu. Rakip ceza sahasýnda ilk yarýdaki topla buluþma sayýsý, sadece 5 gibi inanýlmaz azdý. Buna raðmen oyunu ciddiye alýþý, yardýmlaþmasý, rakibi uzun süre denetimi altýnda tutuþu; kendine güvenli bir takým görüntüsü veriyordu. Belki güzel futbolu yoktu ama, genelde dengeli bir oyunu vardý. Beðendim diyemem, sadece yeterliydi. Ancak 40’ýna merdiven dayayan Emre, gene döktürdü. O ayrý!.. Kaptýðý topla ikinci gole yaptýðý asist neydi öyle!