Dün Bakanlar Kurulu’nda ele alýnan ve Türkiye’yi ‘insan haklarýný ihlal eden ülke’konumuna düþüren yasalarýn deðiþtirilmesini öngören 4. Yargý Paketi, aslýnda hükümetin gündemine gecikmeli olarak ‘ikinci kez’ geliyor.
Gecikme nedenleri önemli. Ama önce paketin hazýrlýk süreci ve içeriðini hatýrlatalým:
4. Yargý Paketi’nin hazýrlýðý, Adalet Bakanlýðý’nýn Kasým 2011’de Ankara’da düzenlediði ve AÝHM’de Türkiye’nin mahkum olduðu konularýn incelendiði, bu karnenin düzeltilmesi için yasalarda yapýlmasý gerekli deðiþikliklerin tartýþýldýðý çalýþtayla baþladý. 4. Yargý Paketi bu çalýþtaydan çýkan öneriler doðrultusunda hazýrlandý. Geçtiðimiz yaz baþýnda çýkarýlmasý planlandýysa da önce Ekim’e ertelendi, ardýndan bugüne kaldý.
Paketin baþlýklarýný, AÝHM’in ‘insan haklarý ihlaline zemin saðlýyor’ dediði yasal düzenlemeler oluþturuyor. Kadýnlarýn evlilikten sonra da ‘sadece’ kendi soyadlarýný kullanmasý, kamulaþtýrma davalarýnda hak sahiplerinin maðdur edilmemesi, ‘vicdani ret’ gerekçesiyle askerlik yapmayý reddedenlerin ayný suçlamayla defalarca hapis cezasý almamasý gibi düzenlemeler paketin ‘yumuþak’ unsurlarý olarak sayýlabilir. ‘Adil ve makul sürede yargýlanma hakký, düþünce ve ifade özgürlüðü, örgütlenme ve gösteri hakký’ gibi unsurlarý ise ‘sert’ sýnýfýna alabiliriz.
Sertlikleri de, bu konularýn çoðunlukla ‘terör’ kapsamýnda deðerlendirilen suçlamalara dayanak olmalarýndan ileri geliyor. Bu da, Türkiye’nin Avrupa Ýnsan Haklarý Sözleþmesi kriterlerine tam uyumunu saðlayacak yasal düzenlemeleri ‘teröristler yararlanacak’ tartýþmasýnýn gölgesine sokuyor.
4. Yargý Paketi’nin bugüne kalmasýnýn arkasýnda da bu tartýþma yatýyor. Geçtiðimiz yaz boyunca durmayan kanlý terör saldýrýlarý, Suriye ile benzerlik kurmayý hedefleyen ‘ayaklanma’ ve ‘þehirlere bayrak dikme’ giriþimlerinin AÝHM düzenlemelerini geciktirdiði yorumlarý yapýlýyor.
Paketten terör örgütünün yararlanacaðý iddiasý/endiþesi ne kadar gerçekçi?
AÝHM’de Türkiye’nin mahkum olduðu davalarýn birçoðunun gerekçesi, ilk üç yargý paketi ve anayasa deðiþikliðiyle ortadan kaldýrýldý. Anayasa Mahkemesi’ne bireysel baþvuru Eylül’den itibaren baþladý. Yargýlamaya veya tazminata konu baþvurular için ‘tazminat komisyonu’ kuruluyor. (Yasa tasarýsý perþembe günü TBMM’ye gelecek.)
Türkiye, AÝHM’in ‘ihlal’ kararý verdiði konularý AÝHM’e gitmeden çözme yollarýný açýyor. Yasalarda deðiþiklik yapýlmasa bile, gerek Anayasa Mahkemesi, gerekse tazminat komisyonu, önüne gelen dosyalarý zaten AÝHM kararlarýna göre sonuçlandýracak. 4. Paket ise kökten çözüm getirecek ve bu konularý ‘sorun’ olmaktan çýkaracak.
‘Sert’ unsurlarýn baþýnda uzun yargýlama (440 ihlal kararý), etkin baþvuru yolu (231 ihlal kararý), ifade özgürlüðü (201 ihlal kararý), toplantý, gösteri özgürlüðü (49 ihlal kararý) geliyor. Tartýþma, bu konularý düzenleyen yasalarda yapýlacak ‘demokratik’ deðiþikliklerin terör suçundan yargýlananlarý da kapsayacak olmasý.
Ankara’daki hakim görüþ, demokratikleþme, insan haklarýnýn, düþünce ve ifade özgürlüklerinin, örgütlenme, toplantý ve gösteri hakkýnýn geniþletilmesi sürecinin ‘kimlerin yararlanacaðý’na bakýlmaksýzýn sürdürülmesi yönünde.
Bugüne kadar ‘Kürt meselesi’nin çözümüne iliþkin siyasi, ekonomik, sosyal adýmlar atýlýrken de ‘bundan terörün yararlanacaðý’ eleþtirileri yapýldý. Ancak aksine, Türkiye bu adýmlarý attý ve her adýmla terör örgütünün ‘meþruiyet’ saydýðý bahanelerinden birini elinden aldý. ‘Ana dilde savunma’ yasasý bunun son örneði. Her demokratikleþme adýmý terör örgütüne býrakýn alan açmayý, alanýný daraltýyor. 4. Yargý Paketi’nin ‘terör’ kaygýsýndan etkilenmeden çýkmasý, hem örgüt ve uzantýlarýnýn son bahanelerini, hem de Ergenekon, Balyoz gibi Türkiye’nin arýnma davalarýnýn üzerindeki gölgeyi kaldýracak.