40 milyon dolarlık şeytan üçgeni

ABD ve İsrail ile ortak politikalar yürüten (onlara maşalık yapan) Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ve Mısır bir araya gelip Osmanlı’yı karalayan, ‘işgalci’ gösteren ortak bir diziye imza attılar. 40 milyon dolar bütçeli Ateş Krallıkları adlı dizinin yapımcısına göre amaç ‘Osmanlı yönetiminin arkasındaki vahşet dolu tarihi ifşa etmek’miş! Mısır’da Memlükler’in son günlerini ve 16. yüzyılda Osmanlı’nın kontrolüne geçişini anlatan Ateş Krallıkları, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) merkezli ve Suudi Arabistan’ın sahibi olduğu MBC TV’de yayımlanıyor. (Söz konusu kanal Türk dizilerine yasak getirmişti.) 14 bölüm olarak tasarlanan dizinin 2019’da Arap dünyasında yapılan en büyük proje olduğunu da belirtelim.

Tarihe Osmanlı karşıtı bir perspektiften bakan dizinin amacı belli ki Arap sokağında giderek yaygınlaşan Türkiye ve Erdoğan sevgisini durdurabilmek. 

Adeta şeytan üçgeni kurulmuş; Senaryo Mısırlı Muhammed Süleyman’dan... Para Suud yönetimi ve BAE’den... Yönetmen bir İngliz: Peter Webber. Bu birliktelik, David Lean’ın 1962 yapımı Arabistanlı Lawrence filminde açığa vurulan ruhu yaşatma çabasıdır.

Arap dünyasında elbette diziye karşı çıkan, gerçeklerin saptırıldığını söyleyen tarihçiler ve aydınlar var. Ancak insan gözünden kirlenirmiş. Bu bağlamda kitlelerin iç dünyasını inşa etmede sinemanın atom bombasından daha etkili bir çekim gücü var. Nitekim dezenformasyon çağında kitleler, özellikle genç bireyler manipülasyonlar karşısında savunmasız kalabiliyor. 

Tam da Türkiye’nin Fırat Kalkanı, Zeytin Dalı ve Barış Pınarı Harekatları ile teröre karşı başarılı mücadele yürüttüğü bir dönemde devreye sokulan bu dizi, ‘beyin yıkama aracı’olarak silaha dönüştürülmek istenmekte. 

Türkiye olarak, başkaları bizim tarihimizi anlatmaya kalkışmadan önce davranmakta yarar var. Zira sinema, (görsel dil), neredeyse tarih yazacak konuma yükseliyor. Belki kadim kaynaklarda, kitaplarda değil... Ancak, algı yaratmadaki etkisi inkar edilemez. 

Yıl 2001. Hayatında ilk defa bir Türk ile karşılaşan bir Kanadalı şöyle demişti. ‘Türkiye’yi Geceyarısı Ekspresi’nden tanıyorum.’ 

Türkiye düşmanlığının sinemadaki tescili olan o film, 1978’de çekildi ve hala Netflix’te var.