‘50 seçimi sonrasýnda... CHP'nin muhalefetteki ilk günleri...

Evet, CHP kurultayý gündeme oturdu. CHP’nin tarihsel serüvenini iyi bilmek; onun neler yapabileceðini ve neler yapamayacaðýný analiz etmek açýsýndan kanýmca kritik önem taþýyor!

CHP’nin sekizinci kurultayýnda alýnan kararlardan biri de, tüzüðün deðiþtirilmesi oldu. Partinin kuruluþundan beri var olan genel baþkan vekilliði makamý böylece tarihe karýþtý. Parti genel sekreterinin de parti divaný tarafýndan seçilmesine son verildi; artýk genel sekreteri de kurultay seçecekti. Partinin muhalefet yýllarýna damgasýný vuracak olan Kâsým Gülek, kurultayda genel sekreter seçildi. Ondan beklenen partiyi yeniden toparlamasýydý. Týpký 1930 yýlýndaki Serbest Cumhuriyet Fýrkasý fýrtýnasýndan sonra Recep Peker’in genel sekreterliðinden de ayný beklentinin var olmasý gibi... Ama bu iki genel sekreter arasýnda gerek siyasî duruþ ve gerekse fikir açýsýndan daðlar kadar fark vardý.

PARTÝ DAÐILACAK MI?

Ýlk kez muhalefete düþen partinin daðýlýp daðýlmayacaðý sorusu, ilk günlerin telâþý içinde gündeme geldi. Ama partinin bu büyük seçim yenilgisinde bile yine de % 40 gibi bir oy almýþ olmasý; bir sonraki seçim için büyük bir ümit kaynaðýydý. Nitekim bir önceki genel sekreter Tevfik Fikret Sýlay, partinin iktidardan ayrýldýðý 22 Mayýs günü parti örgütüne yolladýðý son genelgesinde; “yeni bir enerji ve imanla ve kuvvetli bir tesanütle yeni duruma göre” “iþlerini ayarlamýþ” olan parti merkezinin ayakta olduðunu belirtiyordu.

Bu aþamada bütün CHP’lilere düþen ana görev; “eþsiz inkýlâp ve devlet adamýmýz Ýnönü’nün etrafýnda sýký bir ideal hâlesi halinde toplanarak, tam bir feragat ve disiplin içinde canla baþla çalýþmak”tý.

HER ÞEYE YENÝDEN BAÞLAMAK...

Yeni genel sekreter Kâsým Gülek de, partiyi yeniden derleyip toparlamak azmindeydi. Bunun için bütün partililerin desteðine ihtiyaç vardý. Parti “yeni baþtan teþkilâtlanýrken” herkesin katkýsý lâzýmdý. Gülek, bütün partililerden destek talep ederken; bu aþamada nelerin yapýlmasý gerektiði konusunda da görüþ ve önerilerini bekliyordu. Nitekim Erzurum’dan avukat Abdülkadir Erener, Gülek’in yazýsý üzerine, 26 Aðustos’ta kaleme aldýðý yanýtýnda; CHP’nin kýsa bir analizini yapmaya çalýþýyordu.

Erener, Erzurum’da Nakþibendi þeyhi Muhammed Nuri Efendi’nin oðluydu.  Bu sýrada CHP Erzurum merkez ilçe idare kurulu baþkanýydý. 1946 seçiminde partisinden milletvekili adayý olmak için baþvurmuþ, ama aday listesine girememiþti. Gülek’e yazdýðý mektupta; Ýstanbul’a gelmek ve burada CHP’nin bir gazetesinde çalýþmak ve bu þehirde avukatlýk yapmak istediðini belirtiyordu. 12 Eylül 1980 sonrasýnda kurulacak olan Danýþma Meclisi’nde Erzurum temsilcisi olarak görev aldýðýný da belirtmeliyim.

Erener’e göre; Gülek’in genel sekreterliði parti açýsýndan bir þanstý. Çünkü; partinin bu makamý uzun yýllar boyunca; “hâdiseleri bu’du müceredde [tek baþýna idrak eden], ahval ve þeraitin mâverasýnda [bir þeyin gerisinde, arkasýnda, ötesinde bulunanlar], zaman ve mekânýn haricinde, calip [çekici] ve cazip kitap sahifelerinde mütalaa eden nazariyecilerin elinde kalmak gibi, birkaç vartayý atlattýktan sonra, politikayý realiteler sanatý olarak kabul ettiðini her jestiyle ispat eden” Gülek, bu makama gelmiþti.

ÇIKARCILAR GEMÝYÝ TERK EDERKEN...

Erener’in saptamasýna göre; CHP’nin iktidarý kaybetmesinin en büyük kazancý; “menfaat esiri sefil unsurlarýn istifa tarikiyle” partiden ayrýlmýþ olmalarýydý. 14 Mayýs’ý takiben üç ay içinde partiden ayrýlanlarýn saptanmasý gerekiyordu ve ileride bir daha bu kimselerin partiye alýnmamalarý için önlem de alýnmalýydý! Siyasî ahlâk ve terbiye açýsýndan da bu zorunluydu.

CHP’nin kendisini yeniden gözden geçirirken eksik noktalarýný tamamlamasý gerekiyordu. Bu noktalar, Erener’e göre; “propaganda faaliyetleri”ydi. Bu nokta, “öteden beri bir formülden mahrum”du. Bir diðer önemli zayýflýk, “parti teþkilâtý”ydý. Ocaklardan baþlanarak teþkilâtýn yeniden düzenlenmesi þarttý. Her köy ve mahallede parti ocaðý muhakkak olmalýydý.

“ÝRTÝCA” TEHLÝKESÝ BAÞROLDE

Erener’e göre; partinin iktidar karþýsýnda önemli eleþtiri silâhý, irticâ olabilirdi. Þöyle diyordu: “Âciz ve kaabiliyetsizliði sebebiyle, iktidarýn irticaa dahi istinat etmek [dayanmak] istediði þu zamanda; hakiki Ýslâmiyetle irticaýn avam [halktan olan; ilmi irfaný kýt olan kimse; okuyup yazmasý az olan; fakirler sýnýfýndan; hakikate tam erememiþ; tevhidin derin hakikatlerinden haberi olmayan; halkýn ekseriyeti] arasýnda tedahül eylediði [karýþmýþ olduðu; iç içe geçtiði, biriktiði] malumesine istinatla [bilgisine dayanarak]; irticaýn bizzat hakiki Ýslâmiyete düþman bulunduðu” gerçeðinin anlatýlmasý gerekiyordu.

O günden bugüne CHP’deðiþen ne var diye etrafýna bakacak ve bir þey bulacak olan varsa eðer, bana da haber verirlerse memnun olurum...

YENÝ KÝTABIM...

“Tek Parti: Cumhuriyet ve Þefler” kitabým Timaþ yayýnlarýndan çýktý!

Star gazetesi yazýlarýmdan yeni bir demet... Yakýn tarihimizin seslerini duymak isteyen tarih meraklýlarý için...