‘6 Aðustos' günü, birisi tabiî diðeri beþerî; iki büyük felâketi anarken..

Dün 6 Aðustos 2023 Pazar günü, üzerinde önemle durulmasý gereken bir gün idi..

6 Þubat 2023 gecesi yaþanan ve ülkemizde bu zamana kadar daha önce görülmemiþ derecede ve de 6 Aðustos 1945 günü Hiroþima'ya atýlan ilk Atom Bombasý'nýn 5 katý büyük olduðu söylenen depremin altýncý ayý idi, dün..

Ülkenin 110 bin km. karelik, 7'de 1'lik alaný ve keza ülke nüfusundan 15 milyonu yani genel nüfusun yine 7'de 1'i direkt ve bütün ülke de dolaylý olarak o depremin etkisi altýnda kalmýþtý.

Uluslararasý ölçeklere göre de depremin tahribatý, 105 milyar dolarý aþmýþtý.

Ama bugün, ülke sanki öyle bir felâket geçirmemiþ gibi..

Bu, hiç de saðlýklý olmayan bir durum..

Osmaniye, Hatay, Maraþ, Malatya ve Adýyaman il merkezler de baþta olmak üzere, Anteb, Diyarbekir, Urfa, Adana gibi þehirlerin ve etrafýndaki ilçe ve köylerin korkunç bir yýkýmla karþýlaþmasý.. Ýskenderun, Ýslâhiye, Nurdaðý gibi, Pazarcýk ve Gölbaþý gibi ilçelerde ve diðer yerleþim birimlerinde tasvir ve tasavvur edilemeyecek derecede derin yýkýntýlar..

Havaalanlarý, kara ve demiryollarýnda, metrelerce yarýklar açýlmasý ve ulaþým imkânlarýnýn büyük çapta yok olmasý.. Tasavvur edilsin ki, sadece Adýyaman'ý diðer þehirlere baðlayan bütün yollar tamamen bozulmuþtu.. Ve aðýr kýþ þartlarýnda, kimliði belirlenebilmiþ 60 bini aþkýn insanýn kaybý, yüz binlercesi de yaralý veya bedenî ve ruhî açýdan tedavi edilmelerini gerektiren bir aðýr travma durumu..

Þimdi, bu bilinenleri tekrarlamanýn mânâsý var mý?

Hem de çok var..

Çünkü Ýstanbul'da, Ankara'da, Ýzmir'de ve diðer büyük merkezlerde, milyonlar, sadece ekonomik sýkýntýlardan konuþuyor ve hayat pahalýlýðýndan yakýnýyor ve sanki bu ülke böylesine korkunç bir felaketten geçmemiþ gibi..

Haa... Denilebilir ki, depremi unutmamak, meseleleri çözmüyor.. Ehh, bir de hayat devam ediyor, ne de olsa.. 'Yani, deprem acýsýyla ölelim mi?' diyenler bile oluyor..

Ama bugün toplumun o felâketi unutmasý ve sadece o bölgede yaþayan insanlarýn bir acýsý, bir mevziî sancýsý olarak görmesi, evet, bu ileride baþka sosyal sýkýntýlarý da ortaya çýkarabilir.. Ve o depremin darbesi, sancýsý, sosyo-ekonomik olarak bütün bedeni, ülkenin tamamýný, hepimizi de vurdu.. Ama bu bugünkü toplum bünyesinde âdetâ, hiç hesaba katýlmýyor gibi..

Meselâ diyelim ki, 1 milyon liralýk bir eviniz var ve yandý-yýkýldý, harâb oldu.. Ýnsanî can kaybýndan ayrý olarak, içindeki bütün deðerli her þey de yok oldu. Ýçindeki deðerli her ne varsa, diyelim ki 1 milyon lira da onlar ediyor..

Bu durumda, maddî olarak sadece 2 milyon lira mý kaybetmiþ oluyorsunuz?

Hayýr.. Her þeyini yitirmiþ ve hayata yeniden ve sýfýrdan baþlayan bir insan olarak kaybýnýz, 2 milyon lira deðil?

Belki, 10 milyon lira.. Çünkü eski durumunuza gelebilmeniz için bir ömür lâzým..

Bugün, ülkenin kayýplarýnýn sadece 100 milyar dolar civarýnda olmasýna bakýlarak, geçmiþ duruma dönmek için 100 milyar dolarýn yeteceðini sanmak da iþte o yanýlgýdan kaynaklanýyor..

Bu gün toplumumuz, yazýk ki, 15 milyon insanýn hayatýnýn alt-üst olduðunu büyük çapta hatýrlamak bile istemiyor.. '40 binden fazla ev yýkýldý..' denilince, niceleri sadece 40 bin ailenin zarar gördüðünü sanýyor.. Hâlbuki o 40 bin evde, 250- 300 bin aile yaþýyordu... Yýkýlmasa da, aðýr hasar gördüðü için yýkýlmasý gereken evlerin sayýsý da 100 binler..

Ýnsanlar, hattâ saðlam evlerinde bile hâlâ da yatýp kalkamýyorlar, 'çocuklar 'panik-atak' durumunda; çünkü en küçük bir sarsýntýda, yataklarýndan 'deprem oluyor korkusuyla dehþetle dýþarý fýrlýyorlar' diyorlar.. .

Hali- vakti olan yüzbinler Ankara, Ýstanbul, Ýzmir, Antalya ve benzeri büyük merkezlere gittiler. Sadece Ankara'da, deprem'in ilk haftasýndan itibaren trafiðe 200 binden fazla araba girdiðinden, Ankara'daki hayat düzeni bile alt-üst olmuþ.. Bunlara bir de yükselen kiralarý ve artan hayat pahalýlýðýný ekleyiniz..

Hâlbuki o bölgede her þey sýfýrdan baþlayacak. Ve üstelik o coðrafya iþ gücüyle ve ürettikleriyle, hemen hemen bütün sosyo-ekonomik faaliyetleriyle hâlâ da devre dýþý.. Ve bu durum bütün ülkeyi de etkiliyor, tabiatýyla..

Ama þimdi hemen herkesin aðzýnda, sadece ekonomi, enflasyon...

Arkadaþ, bu kadar aðýr bir felâket geçirdikten sonra hiçbir þey olmamýþ gibi yaþayacaksak; evet, oturup dert yanalým eleþtiriler yapalým.. Ama bugün, uðranýlan zarar, bütün ülkenin..

Bu durum maalesef kaale alýnmýyor, bugün.. Eðer hiçbir þey olmamýþ gibi yaþarsak, biz bu felaketin üstüne yeni sosyal felaketleri de yüklemiþ oluruz. Toplumda, herkesin harcamalarýný, en azýndan 3'te 1 azaltmasý gibi eðilim neredeyse, hatýrlanmýyor bile..

Dün, Fransa'nýn Türkiye büyükelçisi H. Margo, Fransa'ya gitmek için bu yýl içinde sadece Ýstanbul Konsolosluðu'na vize baþvurusu yapanlarýn sayýsýný 100 bin'i olduðunu söyledi.. (Uluslararasý ticaretle meþgul olanlar veya yeþil veya kýrmýzý pasaport sahibi olanlarýn vizesiz gittiklerini unutmayalým.) Bu rakama çoðu Avrupa ve Amerika ülkeleri olmak üzere, diðer ülkelere vize için yapýlan baþvurularý da ekleyelim.. Vize baþvurularý için alýnan yüksek meblaðlý paralarý, vize verilmeyince de iade olunmuyor..

Þahsen, deprem sonrasý günlerde bir yazýda, Hacc ve Umre'ye gidecek olanlara, buradaki felâket bölgelerine yapýlacak yardýmlarýn sevabýnýn daha az olmayabileceðini hatýrlattýðýmda, kendi sosyal kesimimizden bile serzeniþler duydum, 'Niye sadece biz?' diye..

Öbür sosyal cenahlar da ayný mantýkla, bu tarafý gösteriyorlardý..

Geçelim..

6 Aðustos'un çok önemli bir diðer günü: HÝROÞÝMA

Ýkinci Dünya Savaþý'nýn sona erdirilmesinden önce Amerika'nýn denemesi gereken ve dünyada kendisine karþý konulamaz statü kazandýracak olan bir silâhý vardý.. Atom Bombasý..

Ama baþarýyla patlatýlýp patlatýlamayacaðý bilinmiyordu henüz..

Hitler Almanya'sý 8-9 Mayýs 1945 gecesi, kesin olarak teslim olmuþtu.. Adolf Hitler ve hanýmý Eva ve ünlü propaganda Bakaný Goebbels ve onun ailesi ve diðer yakýnlarý da intihar etmiþlerdi, düþmanlarýnýn eline canlý olarak teslim olmamak için..

Japonya ise savaþta direniyordu ama o da artýk sona geldiðini görüyordu. Nitekim 1905'de Rusya topraðýna çýkýp aðýr yenilgiye uðrattýðý Rusya'ya, bir eski baþbakanýný göndererek 40 yýl önceki düþmanýnýn yardýmýyla teslim olmanýn yollarýný arýyordu.

Japonya'nýn bu çabalarýný öðrenen Amerika ise, kendisine 'karþý konulamaz bir muazzam güç' statüsü kazandýracaðý düþünülen 'Atom Bombasý'ný denemek için acele ediyordu. Çünkü Japonya teslim olursa, ondan sonra bu muhayyel korkunç silahý kullanamayabilirdi.. Amerika hele de Japonya'nýn, Sovyet Rusya'nýn aracý olmasý sâyesinde teslim olmasýnýn saðlandýðý gibi bir görüntüyü de asla istemiyordu..

Amerika'da Baþkan Roosevelt ölmüþ, yerine Baþkan Yard. Truman baþkan olarak geçmiþti..

Truman, 6 Aðustos 1945 sabahý bir savaþ gemisinin güvertesinde, Sabah merasimine katýlmýþ bando marþlar çalmýþ ve o sýrada bando takýmýndaki bir astsubayýn serçe parmaðý kýrýlmýþ ve acýlar içinde kývranan astsubay derhal savaþ gemisinin revirine götürülerek tedavi altýna alýnmýþtý..

Baþkan Truman, savaþ gemisinin güvertesinde bir þezlonga uzanmýþ, sabah gazetelerine ve gelen raporlara bakarken, o sýrada bir önemli þifreli mesaj iletilmiþti ona.. Baþkan'ýn günlük faaliyetlerinin not edicisi, diyor ki, -özetle- 'Baþkan, mesajý okuyunca, âdeta elektrikle çarpýlmýþ gibi þezlongdan âni bir sýçrama hareketiyle kalktý ve 'Kazandýk!' dedi..

Çünkü Japonya'nýn içinde hiçbir askerî güç bulunmadýðý bilinen Hiroþima þehrine beþer tarihinin ilk 'Atom Bombasý', denenmek için atýlmýþ ve beklendiði gibi müthiþ bir patlamayla, o ilk anda 80 bin insan kavrulmuþ, Hiroþima'dan geriye de birkaç sütun ve direk kalmýþ, gerisi tamamýyla yerle bir ve kül olmuþtu.. Ýlk anda ölmeyenlerden bir 80 bin kadarý da, daha sonra aðýr yaralar içinde ölmüþler ve on binlerce insan da nükleer radyoaktivite etkisi altýnda, yýllarca kapanmayan yaralarla on yýllar boyu daha acýlar çekmiþlerdi..

Amerikan Baþkaný Truman o anda zafer sevinci esnâsýnda, 'yüksek insanî hassasiyetini de yerine getirmiþ, sabah merasiminde serçe parmaðý kýrýldýðý için, acýlar içinde kývranan o astsubayýn durumunu sormak üzere revire gitmiþ ve 'geçmiþ olsun' demiþ, doktorlardan bilgi almýþtý!!!!

Amerikan Baþkaný'nýn 'yüksek insanî hassasiyeti ve alçakgönüllülüðü' dünyaya da yansýtýlmýþtý.

Japonya, ilk bombanýn ne olduðunu bile anlayamamanýn þaþkýnlýðý içinde, ne karar vereceðini düþünürken, 3 gün sonra da -yine ciddî bir askerî birliðin bulunmadýðý bilinen- Nagazaki'ye ikinci Atom Bombasý atýlmýþ ve orada da yüzbinlerce sivil insan kavrulmuþtu..

Ve nihayet, Japonya da Almanya'dan 3 ay sonra (sadece Ýmparatorlarýnýn herhangi bir suçlama ve yargýlamaya mâruz kalmamasý þartýyla) teslim olmuþtu.

Almanya -Nürnberg'de ve Tokyo'da kurulan mahkemelerde, Almanya'nýn ve Japonya siyasî ve askerî liderleri yargýlanmýþlar ve deste deste kurþuna dizilmiþlerdi, 'insanlýk aleyhine suç iþledikleri' gerekçesiyle..

*

O iki 'atom bombasý'ný atanlardan bir pilot, attýðý bombanýn mahiyetini ve yüzbinlerce sivil insaný öldürdüðünü öðrenince çýldýrmýþ ve ömrünü týmarhanede geçirmiþti; bu da bir insanî haslet olarak þâyân-ý takdirdir elbette... Öteki ise, 'Bu gün olsa, o silâhý yine kullanýrým..' demiþti..

*

Þimdi, dünyada, elinde 'atom bombasý' olan 9 ülke var.. Her birisi birbirinden korkuyor.. Baþlangýçta, 'Atom Bombasý' kullanan bir güç, ancak barbar bir güç olabilir..' sözü artýk, geçer akçe deðil..

Ve bugün de Rusya, Ukrayna'da çok güç duruma düþerse, nükleer güç kullanmaktan çekinmeyeceðini açýklýyor..

NATO dünyasý ise, her halde, onun o güç duruma düþmesi halinde, bütün nükleer güçleriyle Rusya'ya saldýracaðý ânýn gelmesini bekliyor gibi...