Geleneðinde ''hayr'ý, 'eþine hayýrlý olmakla'' eþ tutan bir medeniyetin evladýyýz. Hz. Peygamberimiz þöyle buyurmuþlar: "Ey insanlar! Kadýnlarýn haklarýna riayet ediniz! Onlara þefkat ve sevgi ile muamele ediniz! Onlar hakkýnda Allah'tan korkmanýzý tavsiye ederim. Siz kadýnlarý, Allah emaneti olarak aldýnýz; onlarýn namuslarýný ve iffetlerini Allah adýna söz vererek helâl edindiniz! Sizin hayýrlýnýz, kadýnlarýna hayýrlý olandýr''...
Ama gün geçmiyor ki bir anne çocuðunun gözleri önünde dövülmesin, gün geçmiyor ki bir kadýn saçlarýndan tutulup yerlerde sürüklenmesin... Buna hiç birimizin vicdaný sessiz kalamaz.
6284 sayýlý kanun da 2012'de, bu amaçlar doðrultusunda yasallaþmýþtý; ''þiddete uðrayan veya þiddete uðrama tehlikesi bulunan kadýnlarýn, çocuklarýn, aile bireylerinin ve tek taraflý ýsrarlý takip maðduru olan kiþilerin korunmasý ve bu kiþilere yönelik þiddetin önlenmesi amacýyla alýnacak tedbirlere iliþkin usul ve esaslarý düzenlemekti' amacý...
Bu yasa içeriðine hiçbir kesimin itirazý olamaz. Ýnsani bir refleks olarak, þiddete uðrayan mazlumun yanýnda duruþun teminatý olma gerekesiyle ihdas edilmiþtir. Lakin uygulama konusunda ciddi maðduriyetlere yol açtýðý dile getirilmektedir. 6284 sayýlý kanuna karþý günümüzde yapýlan itirazlara, revizyon ve ýslah taleplerine hiç kulak vermeden; yasayý eleþtirenlere toptan kadýn düþmaný veya þiddet taraftarý kabul etmekse, haksýzlýk ve kolaycýlýktýr.
Kanunlar, adaleti herkes için yaygýnlaþtýrmak adýna yapýlýrlar. Baþta güvenlik, yaþama hakký, insan onuru, düþünce hürriyeti gibi temel cevher niteliðindeki haklarý teminat altýna almak ve temel hak ve hürriyetlerin iptalini, kýsýtlanmasýný, zorlaþtýrýlmasýný önlemek gayesini güderler. Kanunlar için adalet idesi, en büyük gerekçedir ve adalet, insanýn huzurlu yaþamasýnýn en büyük güvencesidir.
Medeni Hukuk derslerini aldýðýmýz iki güzide hocamýz, Prof. Dr. Ýsmet Sungurbey ve Prof. Dr. Salamon Kaneti, bizlere iki bakýþ açýsý hediye etmiþlerdi. Ýsmet bey, geleneksel hukukun mirasýný çaðýmýzýn sorunlarýna cevap veren hukuku üretirken istifade edilecek doðal bir sosyolojik arka plan olarak görürdü. Her toplumun kendi ihtiyaçlarýna uygun yasalarý, kendi istemiyle (milli irade) tabiri caizse icat etmesi gerekir derdi.
Prof. Kaneti de geleneksel hukukun ortaya koyduðu insani hakikatlere dikkatimizi çekerdi. Vicdan nedir diye sorardý bazý derslerinde. Evrensel hukuka atýf yapardý. Ýnsanlarýn etrafýnda uzlaþabilecekleri normatif kaidelerin insani vicdandaki deðerlerle ilgili olduðunun altýný çizerdi. On Emir, tüm insanlýðýn üzerinde konsensüs gerçekleþtirebileceði vicdani deðerleri muhteva ediyor.
Ýsmet bey ile hukuk üretirken, mahalli ve yerli olanýn önemini, Salamon bey ile evrensel olanýn yaslandýðý deðerler dünyasýný öðreniyorduk. Birbirini tamamlayan bu iki bakýþ açýsýna göre, hukuk; hem gündelik sorunlarýmýza sadra þifa olacak çözümler üretmeli, hem de evrensel hukuk nizamýyla kuracaðý iliþki gerçekçi olmalýydý...
Herhangi bir kanunun uygulanmasýyla veya uygulanmamasýyla ilgili; itirazlar, maðduriyet beyanlarý, düzeltme talepleri, gözden geçirilme istemleri, protestolar, tartýþmalar, mitingler, imzalar var ise... Siyasete düþen þey; bu seslere hiç olmazsa kulak vermektir. Çünkü siyaset pragmatisttir, ayrýca; hem millet temsilini saðlayacak mekanizmadýr, hem de yasalarýn yapým yeridir, siyasetin yapýldýðý yer olan Meclis, siyasetin aktýðý nehirlerin yataðýdýr.
6284 sayýlý kanun ile ilgili tartýþmada arkadaþým Av. Özlem Zengin'in adeta paratoner hale gelmesi benim için de çok üzücüydü. Açýkça söylemek gerekirse; seçim öncesi zamansýz bir tartýþmaydý, zaten çok feci deprem felaketiyle uðraþýrken, siyasi tabanýn konsolide tutulmasýnýn gerektiði bir eþikte gerçekleþmesi kötüydü, öte yandan muhalefet bunu Cumhur ittifakýna gol atabilecekleri bir alan olarak da gördü...
Özlem'i, en sert ifadelerle eleþtirenler, onun bir hukukçu olduðunu, hayatýn içinde yüzlerce maðdur kadýn ve çocuk hikâyesiyle bugünlere geldiðini bilmiyorlar. Hiç birimiz þu an'ýmýzdan ibaret deðiliz. Hepimiz bu noktaya, iþittiðimiz, þahit olduðumuz uzun ve zorlu tecrübelerle, dönemeçler, iniþler, çýkýþlarla geldik. Hemen her gün þiddet maðduru bir kadýnýn acý hikâyesiyle karþý karþýya kalýyoruz. Üzüldüðüm konu; sosyal medya üzerinden, muhafazakâr kesimde kadýn haklarýný önceleyenlerle, aile meselesini önemseyenler arasýnda bir çatýþma olduðu izlenimi verilmesidir. Evet, bizim aramýzda her cins düþünceden insan var, tartýþma da var, ama ölümcül bir çatýþma yok.
Onu yakinen tanýyan bir arkadaþý olarak, yasadan maðdur olduðunu iddia eden kesimleri, itirazlarý olan, revizyon talebi taþýyan sesleri de dinleyecek, iþitilmelerine alan açacak bir insaf ve vicdan kabiliyeti olduðunu da biliyorum... Aslýnda bu tartýþmanýn muhatabý Adalet Bakanlýðý'dýr, diðer muhatap bakanlýklardan farklý olarak, Adalet Bakanlýðýnýn yapmasý gereken halkla iliþkiler görevi burada niçin devrede deðildir? Bir yasa hakkýnda bu kadar çok soru, itiraz, tashih talebi varsa, bunun yatýþtýrýlmasý, taleplerin dinlenmesi, gerilime-gerginliðe imkân vermeden neyin niçin yapýldýðýnýn gerekiyorsa tane tane anlatýlmasý, yasadan kaynaklandýðý iddia edilen maðduriyetlerin giderilmesine dair çözüm üretme adýmlarýnýn atýlmasý, topluma açýk ve anlaþýlýr þekilde paylaþýlmasý gerekmiyor mu?
Yukarýda zikrettiðim iki engin hukuk dehasý hocalarýmýzýn bize öðrettiði þekliyle söyleyecek olursak: Bizler kendi yasalarýmýzý kendimiz yapabilecek kudrete sahip bir milletiz. Yasalar, insanýn hakikatine, doðal hukuk kriterlerine uygun olmalýdýr. Yasalar insanlar içindir, insanlar yasalar için deðildir. Dolayýsýyla bu yasa deðiþmez, bu yasanýn içeriði konstrükte edilemez, bu yasa toplumsal ihtiyaçlar çerçevesinde geniþletilemez denemez... Hukuk evet normatif bir düzen kurar ama statik de deðildir, derin dondurucudan bakamaz hayata, ihtiyaçlarýmýzla geniþleyen, yol alan, kalbi atan bir mimarisi vardýr...
Cumhur Ýttifaký, aile meselesini önemseyen, aile deðerlerine verdiði önemi, parti vizyonunda sürekli zikreden bir siyasi yapýdýr. Kendisini muhafazakâr demokrat olarak tanýmlayan bir partinin, aile deðerleri konusunda hassas olan kesimleri -ki bu kesimler kendi tabanýdýr - seçim öncesinde bir kanun etrafýnda tartýþmaya sokmaktan kaçýnmasý da gayet normaldir. Ama bu mesele halýnýn altýna süpürülecek, üstüne yatýlacak bir konu olmaktan da çoktan çýkmýþtýr. Ýnþallah seçimlerden sonra toplumsal uzlaþý adýmlarý atýlýr.