7 Haziran seçim sonuçlarýnýn Türkiye haritasýna yansýyan silüetinden fazlasýyla dersler çýkarmak mümkün. Özetlemek gerekirse, iki netice öne çýkýyor. Birincisi, 2002 Devrimi’yle ortaya çýkan Türkiye omurgasý yerli yerinde duruyor. Ýkincisi, Türk tipi parlamenter sistemin kýsýr döngü üretme kapasitesi teyit edilmiþ oldu.
Türkiye’nin siyasal ve sosyolojik omurgasý, uzun yýllarýn ardýndan 2002 ile ortaya çýkabilmiþti. Bu omurgaya asýlý bir þekilde, coðrafi anlamsýzlýk içinde tutunanlarla birlikte Türkiye haritasý ortaya çýkýyor. Coðrafi anlamsýzlýk içerisinde, ancak ‘asýlý olanlar arasý’ blok oy kayýþlarý sonucu, omurga üzerindeki aðýrlýk merkez(ler)inde hareketlenme yaþanmasýyla siyasal süreçlerde deðiþim baþ gösteriyor.
Yaþanan deðiþimin ilginçliði için, bir yönüyle mütemmim cüzler olan MHP ve HDP’nin farklý coðrafyalar ve sosyolojik temsillerine, hepsinden önemlisi 1,5 milyon oy farkýna raðmen 80’er vekil çýkarmýþ olmalarýna bakmak yeterlidir. Bu, hem Türkiye omurgasýnýn son haline hem de parlamenter sistemin nasýl bir mekaniði olduðuna dair ders niteliðinde bir sonuç ortaya çýkarmýþ durumda.
Meclise dört partinin gitmesi, siyasal coðrafyada bir iyileþmeyi saðlamýþ deðil. AK Parti dýþýndaki partiler, coðrafi krizlerinde ciddiye alýnacak bir pozitif ilerleme yaþamýþ da deðiller. Onlarca þehirde varlýk gösteremeyen bu partiler, büyük ölçüde ancak var olduklarý yerlerdeki havuzlarýný ya geniþlettiler ya da daralttýlar. Baþka bir deyiþle, bölgeler arasý parçalý yapýlar için kurulmasý gereken siyasal ve sosyolojik köprüleri inþa edecek bir irade ortaya koyamadýlar.
HDP’yi ayrý bir yere koyan analizler de bu anlamda fena þekilde yanýlýyorlar. Koalisyon ihtimallerine, özellikle de AK Parti’ye, ortada bir teklif olmadan fanatikçe karþý olduðunu dillendirmesine raðmen, barajý aþmasýný her türlü al-ver dünyasýnýn unsurlarýyla baþtan aþaðý bir ‘koalisyon partisi’ olmaya borçlu olan HDP, siyasal parti olmaktan ziyade platform olma sürecini baþlatmýþ oldu. HDP sahnesinde bu denli farklýlýklarýn yönetilmesi, baraj aþma operasyonundan çok daha zorlu olacaktýr.
Bu dersin en zorlu sorusu ise sandýk kýsýr döngüsünün önümüze koyduðu ‘iktidar sorunsalý’. Evet, seçim ilkel temsili saðladý, Meclisin yapýsýný ortaya çýkardý ama iktidar sorununu çözmek için verilen uðraþtan anlamlý bir netice çýkaramadý. Dolayýsýyla iktidarý belirleme hakký seçim sandýðýna deðil, Meclis aritmetiðine býrakýlmýþ oldu. Zaten parlamenter sistemin iktidar sorunundan da kastettiðimiz tam da buydu.
Yüzleþilen kýsýr döngüden çýkýþ için iktidar sorununun çözülmesi gerekiyor. Lakin kendisinden sonraki partilere açýk ara fark atmýþ birinci parti ile ‘anlamlý’ bir koalisyonun nasýl olacaðýnýn bir cevabý bulunmasý gerekiyor. Muhalefet partilerinin açýk bir þekilde Mecliste var olmanýn ötesine geçecek bir perspektif ortaya koymamalarý, hatta MHP’nin tekrar seçimi istemesi, bizatihi (yapýlan veya yapýlacak olan) ‘seçimi anlamsýz’ kýlan bir yaklaþým üretiyor.
Bu durum için 7 Haziran seçim kampanyasýnýn baþýnda, “iktidarýn belirlenmesi amacýndan ziyade, demokratik sürecin ilk aþamalarý olan seçim ve temsil süreçlerini aþamayan bir kýsýr döngü üretmeye daha meyyal bir” yapý demiþtik. 7 Haziran sonrasý, bu yapýyý çözecek imtihana girmeye cesaret edenlerin kazanacaðý bir dönem olacak.