7 Haziran 2015 Seçimleri için son bir aylýk sürece girmiþ bulunuyoruz. 15 ayda üçüncü seçime giden Türkiye’de, tahmin edilenden daha az seçim yorgunluðu gözlemleniyor. Seçim havasýnýn bu haftaya kadar kuvvetlice esmemiþ olmasýnýn arkasýndaki temel saik ise son bir yýlda yaþanan iki seçim oldu ve her ikisi de müstesna seçimlerdi. Ne 30 Mart Yerel Seçimleri belediye seçimleri olarak geçti ne de Cumhurbaþkanlýðý Seçimleri ilk kez cumhurbaþkanýnýn halkoyuyla belirlendiði seçimler oldu.
30 Mart Yerel Seçimlerinin sonucu, üç ay öncesinden Gülen Grubu’nun 17 Aralýk darbe giriþimiyle belirlendi. 30 Mart Seçim sonuçlarý Cumhurbaþkanlýðý Seçimlerinin birinci turu için fotoðrafý netleþtirmiþti. 10 Aðustos Cumhurbaþkanlýðý Seçimleri ise 30 Mart’ýn teyit edilmesinden ibaretti. 7 Haziran Seçimleri, 2014 bakiyesi seçim üçlemesinin son halkasýný tahkim etmek üzere yapýlýyor. En azýndan AK Parti ve tabaný açýsýndan durum bu kadar berrak. Zira 10 Aðustos’tan bu yana büyük bir kýrýlma saðlayacak ve seçmen davranýþýný ‘iktidar denklemini deðiþtirecek’ boyutta etkileyecek bir geliþme yaþanmadý.
Özellikle Cumhurbaþkanlýðý Seçimleri sýrasýnda aday gösterme cesareti yerine kendileri adýna seçimleri kaybetme baþarýsý gösterecek bir isimle yola çýkan CHP ve MHP açýsýndan durum bu. HDP ise Cumhurbaþkanlýðý Seçimleri sýrasýnda ‘siyasal bir borçlanma’ ile elde ettiði sermaye yatýrýmýnýn meyvesini 7 Haziran’da toplamak istiyor. Lakin bu sermaye öz kaynaðý deðil. Büyük ölçüde CHP’den borç aldýðý bir krediden ibaret. HDP bir seçim kampanyasý sürdürmekten ziyade, 7 Haziran’da vadesi dolan siyasal borcuna CHP’den erteleme istiyor. Bunu yaparken de kendi öz sermayesini riske atacak düzeyde pervasýz davranýyor. Çözüm Süreci’ne yatýrým yapýp kazanmak yerine, CHP kapýsýnda Alevi seçmenlerden sol-liberal kesimleri de kapsayan oldukça dar ve marjinal bir kesim marifetiyle ‘borç ertelemesi’ talep ediyor.
HDP, þiþirilmiþ seçim kampanyasý rüzgârý ile kendi kehanetine fazlasýyla iman etmenin sancýlarýný, son bir aya girdiðimiz kampanya döneminde çok daha net bir þekilde hissetmeye baþladý. Milyonlarca oya ihtiyaç duyduðunu, bu oylarýn Doðan medyasýnda arz-ý endam edince gelmeyeceðini, seçmen davranýþýnýn bugünden yarýna kolay kolay deðiþmediðini, bir ayaðý muhafazakâr Kürt seçmeninde diðer ayaðý Ýslamofobik kesimlerde olduðu halde, ayný hedefe doðru yol almanýn imkânsýz bir siyaset anlamýna geldiðini içten içe hissetmeye baþladý.
HDP’liler hep beraber el ele tutuþup, “barajý geçeceðiz” sloganlarý eþliðindeki seanslarla seçmeni deðil, sadece dar halkalarýný motive ettiklerini görmeye baþladýlar. Ýçine düþtükleri kýsýr döngüden çýkmalarý artýk mümkün deðil. Gemileri yakmýþ durumdalar. Nehrin yarýsýný geçtikleri için, çok daha kontrolsüz bir söyleme savrulmalarýnda þaþýlacak bir durum yok. Tam da bundan dolayý, cahil Kemalist dilden farksýz bir þekilde Ýslam, Ýslami deðerler ve kurumlarla muhatap oluyorlar.
7 Haziran 2015 Seçimleri, 2010 Anayasa Referandumundan bu yana devam eden seçim kaynaklý atmosferin sakinleþip tahkim edileceði bir milat olacak. AK Parti dördüncü genel seçimini, 2002’den bu yana -2007 Cumhurbaþkanlýðý Seçimi hariç- sandýkta onuncu seçimini kazanmýþ olacak. Bu, AK Parti’nin demokrasilerde ‘hâkim parti’ olarak kabul edilen statüsünün tescil edilmesi anlamýna gelecek. Bu süreçte genel baþkanýný, grubunu, toplamda da siyasi elitlerini neredeyse baþtan aþaðý yenilemiþ olacak.
Buna mukabil, muhalefet on birinci seçim yenilgisine raðmen hem liderlik hem de sahici ve samimi yeni bir siyasal dil deðiþimi yaþayýp yaþamama baskýsý altýnda kalacaktýr. Bu yönüyle kuvvetle muhtemel olan ‘2015 seçim yenilgisi’ ardýndan muhalefetin, ayný anda liderlik yenilenmesine giderken siyasi yenilenmesini yapmak için en büyük fýrsat ‘yeni bir anayasa’ giriþimlerinde takýnacaðý tavýrla belli olacaktýr. AK Parti öncülüðünde baþlamasý gereken yeni anayasa süreci ayný anda hem Türkiye hem de muhalefet için bir çýkýþ imkâný sunuyor. Nasýl bir tercihte bulunacaklarýný hep beraber göreceðiz.