7 Haziran’ı kim doğru okudu?

Meclis “terör” gündemiyle toplandı. Türkiye Büyük Millet Meclisi çatısı altında ve kürsüde her düşüncenin sonuna kadar savunulmasından yanayım.

Lakin kürsüye çıkıp da yüreğimizin yandığı şu günlerde olup bitenlerin tamamının müsebbibi olarak Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı göstermek hadsizliktir.

7 Haziran sonrasında oluşan Meclis tablosunu fırsata çevirmek niyetindeki terör örgütlerinin eylem, cinayet ve faaliyetlerine ses çıkarmayacaksınız ama “devlet otoritesini” tesis için hareket geçen iktidarı, cumhurbaşkanlığı makamını töhmet altında bırakacaksınız.

Bu olmaz!

Peki soru şu, 7 Haziran’da tablo böyle çıkmasa idi terör örgütü PKK yine terör örgütü DAEŞ’in Suruç katliamını bahane edip…Asker, polis şehit eder miydi?

Ya da onca eylem, saldırı düzenler miydi? Hatta, DAEŞ o eylemi yapar mıydı?

Bence hayır!

Bir ihtiyat payı bırakmam gerekir… HDP mitingine Diyarbakır’da bomba koyan güç ile DAEŞ’i Suruç’ta eyleme iten gücün bir servis olacağı ihtiyatını..!

PKK otorite boşluğu oluştu sandı

Otorite boşluğu oluştuğu vehmine kapılan PKK terör örgütü Suriye’de oluşan fiili durumdan da güç alarak Türkiye’de eyleme geçti.  Bu eylem türünün bir benzerini biz aslında 17-25 Aralık darbe teşebbüsünde de görmüştük hatırlayın. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın döneminin bittiğine ve uluslararası aktörlerce Erdoğan’ın gözden çıkarıldığı vehmine kapılan Paralel Yapı, durumdan vazife çıkarıpErdoğan ve Ak Parti’yi tasfiye etmek istemiştir. Çünkü oluşacak boşluğu kendileri doldurmak istiyordu.

O gün Paralel Yapı’yı püskürten Erdoğan bir keresinde şöyle demişti, “Dışarısı sandığa bakar. Milletin ne dediğine bakar.” O gün Paralel Yapı’nın yapmak istediğini bugün PKK terör örgütü istediSeçim sonuçlarını yanlış okudu. Seçim sonucunu “AK Parti’nin yenilgisi… Tayyip Erdoğan döneminin sonu” şeklinde okuyan terör örgütü PKK ve siyasi uzantısı, fiili durum oluşturabileceğini sandı. Oysa 7 Haziran seçiminin galibinin de Ak Parti olduğu en son Meclis Başkanlığı seçiminde görüldü. Şimdi Ak Parti olmadan hükümet kurulamayacağı da anlaşıldı. Amerika seçim sonuçlarını doğru okudu diye düşünüyorum.

Geçtiğimiz hafta çarşamba günü ABD Başkanı Obama ile Erdoğan arasındaki telefon görüşmesinde mutabakata varıldı. Sonuç: Bir haftadır Amerika’dan gelen mesajların tamamına bakarsak… Türkiye’nin siyasi otoritesine ve silahlı bürokrasinin emir komuta zincirindeki organizasyona bakarsak bir şey görürüz. Türkiye, uluslararası camiada bir kez daha haklılığını kanıtlamıştır. Terörle mücadelesinde müttefikleri yanındadır. Siyasal muhataplar konusunda uluslararası çevrelerin okuması doğrudur.

Yakın bir tarihe kadar HDP’ye, PKK terör örgütüne, onun Suriye uzantısı PYD’ye koşulsuz destek veren devletlerin bile son 10 gündür Türkiye’nin yanında saf tuttuğuna şahit oluyoruz. Tıpkı 17-25 Aralık darbe teşebbüsünün Erdoğan tarafından püskürtülmesi gibi bugün de PKK terör örgütünün yedeğine aldığı diğer sol marjinal taşeron örgütlerle DAEŞ terörünü bahane ederek başlattığı çatışmayı Türkiye püskürtüyor.

Cumhurbaşkanı aynı noktada. Başbakan aynı noktada. Askeri bürokrasi aynı nokta. Polis aynı noktada. Türkiye aynı noktada.

Türkiye’nin karşısında olanlar ise düne kadar şeytanlaştırdıkları ile aynı çuvala girmeyi göze almış görünüyor. Paralel Yapıelemanlarının (özellikle polis, asker ve yargıdaki) terör örgütüne istihbarat sağlamaktan tutun da gözaltındakileri serbest bırakmaya kadar yaptıkları gözden kaçmıyor.

HDP ile Paralel Yapı, PKK terör örgütü ile Paralel Yapı aynı söylem, aynı duruş ile Türkiye’nin terörle mücadelesine karşı çıkıyor.

Onlar orada öylece duradursun Türkiye, elinde silah bulunanlar ve milleti tehdit edenlerle anladıkları dilden mücadele ediyor.

Bu mücadelede milletten yana olduğumuzu bir kez daha ilan edelim..!

Paralel devlet yok edilecek

Devlet nerede terörist varsa onları toplayacak. İç Güvenlik Paketi’nin gereği yerine getirilecek. PKK terör örgütünün Doğu ve Güneydoğu’da “Milli Birlik ve Kardeşlik Projesi”ni istismar ederek kurduğu paralel devlet yok edilecek.

'Taşımalı Seçim Sistemi' öneriyorum

Ak Parti CHP koalisyonu için epeyce bir çaba var. Lakin bu çabaların beyhude olduğu anlaşıldığı gün hızla seçime gidilecek. Yüksek Seçim Kurulu’na (YSK) bir önerim var. Doğu ve Güneydoğu’daki sandık güvenliği için “Taşımalı Seçim Sistemi” geliştirin. Mezra, mahalle, köy gibi küçük yerleşim yerlerindeki seçmenleri merkeze getirin ki sandığa milletin iradesi sağlıklı yansısın.